41. Bölüm

2.7K 211 252
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yarın yayınlayacaktım ancak size bu hafta iki bölüm atmak istediğim için bu gün atıyorum yeni bölümü. Sizden ricam okurken yorumlarınızı da hoşunuza giden satır aralarına yaparsanız çok sevinirim. Ben sizi siz de beni mutlu edin. Bekliyorum. 🥰😘🥰🤩🥰🥰

Ertesi gün Nazlı'yı evin yakınlarında bir yerlerde bıraktık. Bırakmadan önce sürekli annemlere olanları söylememesini ve kendisini toparlamasını söyledim. En azından onların bir şey anlamaması için benim eve geleme saatime kadar idare etmesini istiyordum. Nazlı eve gittiğinde bizde bir kaç saat Ateş’le önce bir yerde yemek yedik. Daha sonra otele geçtik. O balkonda sigara içerken yavaşça yanına yaklaşarak arkasından kucakladım. Yaptığım şeyden dolayı sigarasını söndürdü ve kolumdan tutarak yüz yüze gelmemiz için çekti. Yüz yüze geldiğimizde elaları yeşile dönmüş kısık gözlerle gözlerime bakıyordu.

Konuşmak için yeltendiğimde önce davranarak. “seni burada bırakmak içime sinmiyor.” Dedi elini saçlarımda gezdirerek.

Sakın yalnız başına evden dışarı çıkmaya kalkışma.” Saçımdaki elini köprücük kemiğime indirdi. Orada gezdirdi.

Orhan’ı burada bırakacağım. Dışarı çıktığında mutlaka ona haber ver. Kafana göre bana bir şey olmaz diye davranma. Bu sefer alttan almam haberin olsun.” Dedi elini boynuma çıkararak.

Hem arzulu hem de tedirgindi. Onu rahatsız eden şey her neyse saklamayı tercih ediyordu. Söylemese de bir şekilde öğrenirdim nasıl olsa. Benim gibi meraklı birinden ne kadar saklayacaksa artık bilemiyorum.

Seni rahatsız eden ne?”  dayanamayarak sordum. Ve yakasının ilk düğmesini açtım. Onun gibi davranıyordum isteklerimi yaptırmak için etkilemeye çalışarak.

Son zamanlarda yaşadıkların” dedi gözleri vurulduğum kolum ve karnımda gezinerek.

Yeterli değil mi?” Dedi tahmin ettiğim gibi gerçek korkusunu saklıyordu.

Geçti gitti” dedim yumuşak ve rahatlatıcı olduğunu düşündüğüm ses tonu ile.

Ellerini yanaklarıma koydu. Baş parmağıyla dudaklarımın üzerinde parmağını gezdirirken gözlerini de dudaklarımda geziniyordu. “Geçti evet. Yenisi de olabilir. Tunç ortalarda geziyor. Sana silahlı saldırı düzenlendi. Orhan sayesinde amacına ulaşamadı. Tekrar deneyip denemeyeceğini bilemeyiz Güneş.” Dedi. Alnıma dudaklarını bastırarak.

Dudaklarını alnımdan çekip, “bizi Riva’ya kadar takip ettiklerini de unutma” dudaklarıma dudaklarını indirdi. “Seni kaybedemem ”konuşurken  dudakları dudağıma değiyordu. O şekilde bekliyordu. Öpmüyordu da “söz ver bana Güneş. Asi olmayacaksın.”  söz vermezsem bu şekilde bekleyip beni çıldırtmak istiyordu anladığım kadarıyla. “Bana sormadan dışarı çıkmayacaksın.” Bir an önce dudaklarımızı birleştirsin istiyordum. Ancak ben yaklaştıkça sadece dudaklarımız birbirine değebileceği kadar mesafede bırakıyordu. “Benden habersiz bakkala dahi gitmeyeceksin” diye devam etti.

Yine gerçeği gizliyor ve aklımda onu sıkıştırmak için ısrarla soracağım soruları unutmam için. Doğru yoldaydı. Sorular şu an umurumda dahi değildi.

Söz veriyorum” dedim. Beklenti içinde. Beklentimi verdiğim cevap ile anında karşıladı. Ve dudaklarımız arzuyla birleşti. Balkonda uzun süre dudaklarımızı nefessiz kalana kadar ayırmadık. Ateş her yönden kazanmıştı. Sorularımdan kurtulmuş,  itaat etmem için söz almış ve zaten arzuladığı dudaklarıma kavuşmuştu. Hileyle yapmıştı ancak hiç de şikâyetçi değildim.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now