33. Bölüm

3.7K 324 265
                                    

Merhaba, 33. Bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı ihmal etmezsiniz. Sizleri çok seviyorum keyifli okumalar🥰😘🥰😘🥰😘

Gözlerimi, kapıdan gelen ses ile açtım. Birileri kapıya vuruyordu. Kesin bu vuran kat görevlisi değildi. Onların böyle kapıyı kıraçasına vurmayacaklarını biliyordum. Gözlerimi ovuşturarak üzerime sabahlığımı giydim. Hızlı adımlarla kapıyı açmak için aşağı kata indim. Kapıyı açtığımda birden karşımda Orhan’ı görmek çok şaşırttı. Onun gelecek olması tamamen aklımdan çıkmıştı. Ben bu şaşkınlığı yaşadığım sırada, Orhan yüzünü buruşturarak, baştan ayağı süzdü. “Kızım saat on iki oldu. Ne uykusu bu? ” dedi eliyle üzerimi işaret ederek.

Orhan’ın söylediklerine takılmadan mutlulukla kollarımı beline doladım. Orhan ise benim bu hareketime karşılık kahkaha atarak kollarını oda bana doladı.

Bu kadar çok özlediğini bilseydim daha erken gelirdim” dedi. Onun da sesi mutlu çıkıyordu.

Evet özledim ve gelmene çok sevindim. Ne zaman geldin?” Diye sorduğumda hala ona sıkıca sarılıyordum.

Sabah saat dokuzda buradaydım. Bekliyorum ki Güneş hanım uyansın da mesajıma cevap verisin. Ama nerde. Güneş hanım güzellik uykusuna devam ediyor. Daha ne kadar güzelleşecekse artık.” Diye yalandan söylendi.

 Daha sonra, beni kolunun altına aldı. Orhan’ın kolunun altında salona doğru yürüdük. Salona geldiğimizde yan yana üçlü koltuğa oturduk.

hastaneden çıktığından bu yana görmüyorum seni, özlemişim.” dedi içten ve samimi bir şekilde.

Bende özledim hepinizi.” Dedim. Gerçekten de özlemiştim. Orhan’ın yanında kendimi çok iyi hissediyordum.

 “Ne yapmak istersin güzellik” dedi. Tek gözünü kırparak.

Ardından, da “Ateş bey, sen nereye gitmek istiyorsan oraya götürmemi söyledi. Aklının hiç bir yerde kalmamasını istiyor.” Dedi

O kadar çok beni düşünüyor ise bir zahmet kendi gezdirseydi ya” diye içimden söylendim

Düşüncelerimi dışıma yansıtmadan, “Ben İtalya’nın gezilecek yerlerini bilmiyorum ki. Bu yüzden sen nereye götürürsen ben de oraya gelirim. Yani sana bırakıyorum kendimi.” Dedim ayağa kalkarak. Üzerimi değiştirmen gerekiyordu. Bu yüzden yatak odasına doğru merdivenlere yöneldim.

O iş bende o zaman. Sen merak etme. Unutamayacağın günler bekliyor seni. İnan hafızandan silemeyeceksin” dedi eline kumandayı alarak.

Orhan’a gülümseyerek yatak odasına çıktım. Üzerimi değiştirip elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı at kuyruğu yaparak topladım. Daha sonra da aşağıya Orhan’ın yanına indim. İndiğimde Orhan, babasının çiftliği gibi ayaklarını orta sehpaya uzatmış televizyon izliyordu. Bu haline gülümseyerek, yanına gidip oturdum. Oturur oturmaz  bana döndü. “Karnın acıkmıştır. Önce senin karnını doyuralım. Ondan sonra gezmeye gideriz” dedi. Televizyonu kapatıp ayağa kalkarak. Daha sonra elimi tutu ve beni de kaldırdı. Önüne geçirip omuzlarımdan ittirdi, odanın kapısına doğru.

Odadan çıktığımızda, otelde kahvaltı yapacağımızı zannederken, otelin dışında çok güzel bir yere gittik. Burası tarihi bir yerdi büyük ihtimal. Yada o şekilde dekore edilmişti. İçi ve dışı, bana bu izlenimi veriyordu.

Anladığım kadarıyla Orhan buraya daha önce gelmişti. Her şeyin gayet farkındaydı. Sanki sürekli geliyormuş gibi.

Ayrıca garson geldiğinde benim fikrimi sormadan düzgün İngilizcesi ile siparişleri verdi. Bana  sorsa da zaten buranın kahvaltı kültürünü bilmediğim için yine ona bırakacaktım. O da büyük ihtimal tahmin etmişti ve siparişimizi vermişti. Siparişimizin gelmesini beklerken Orhan’a hakkında merak etiğim şeyleri sormak istedim.

VAROLUŞ TAMAMLANDIKde žijí příběhy. Začni objevovat