23. Bölüm

4.2K 417 108
                                    

Merhaba hepinize kayifli okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Hepinizi çok seviyorum. 😘🥰😘🥰😘🥰

Ateş'in beni bahçeye çağırması ile kızların kollarından çıkıp salonun kapısına yöneldim. Ateş bahçede ayakta elleri gözsünde bağlı Utku ile konuşurlardı.

Ateş'in arkası bana dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Onlara yaklaştıkça, Ateş'in, konuşmalarını duymaya başladım. Konuşmalarını bölmemek için adımlarımı yavaşlattım. Yavaşlamamın diğer bir sebebi ise ne hakkında konuştuklarını merak etmiş olmamdı.

Ateş'in " Oğlum şu siktiğimin planını eviriyorum çeviriyorum ama bir türlü içime sindiremiyorum." Diye konuşmasından sonra Utku, "Niye be abi? Kafana takılan ney?" diye sordu. Şu an Utku'nun kaşları çatılmıştı. Ateş'in bu endişeli konuşması, belli ki Utku'yu da germişti.

Ateş, "Sanki bu planda bir şey eksik gibi geliyor. Bu eksikliğin, ne olduğunu kahretsin ki bulamıyorum." Dedikten sonra kollarını çözerek tek elini ensesinde gezdirdi. Bu hareketini devam ettirirken, "Utku, bu piç Güneş'in teklifini neden kabul etti?" Diye sordu. Bu soruyu Utku'ya değil aslında kendine sorar gibiydi.

Ateş Utku'nun konuşmasını beklemeden devam etti, "Güneş'in tehdidinden korkacak adam olsa, bana bulaşmazdı. Bulaştığına göre Güneşten korktuğunu sanmıyorum. Bu piçin bir planı var. Ama ne? Ama ne?" diye düşünceli tekrarladıktan sonra. "Aklıma iki ihtimal geliyor, Utku. Birincisi, Güneş'in karşısına çıkarsa Güneş ten bir beklentisi olduğu içindir, diye tahmin ediyorum. Diğer ihtimal de kendisi değil başka birini çıkarması." Diye konuştuktan sonra, Utku , "sence hangisini planlıyor?" Diye sordu.

Ateş, gergin bir ses tonu ile, "Bilmiyorum oğlum işte. Sadece tahmin ediyorum. Şu an içim hiç rahat değil. Güneşi çok büyük bir tehlikenin içine sokuyoruz." Diye söylenerek konuşmasını bitirdi.

Her ikisi de düşünceli bir şekilde kafalarını önlerine eğmiş ayakları ile çimleri eşeliyorlardı. Onlar bu şekilde çimlere eziyet ederken yanlarına hızlandırdığım adımlarım ile ulaştım. Benim yanlarına gelmem ile ikisi de kafalarını kaldırıp bana baktılar.

Utku, içten gülümsemesi ile "Bana müsaade gençler. Sizin konuşacaklarınız vardır," dedikten sonra bana yönünü dönerek, "yenge görüşürüz" dedi. Ben de Utku gibi yüzümde gülümseme ile "Görüşürüz Utku" diye cevap verdim.

Utku'ya içim ısınmıştı. İyi birine benziyordu. Ondan negatif bir elektrik almamıştım. Gülümsemesi ve konuşmaları samimi geliyordu. Eğer ölmez yaşar isem, onunla da iyi anlaşacağımı düşünüyordum.

Utku'nun yanımızdan ayrılması ile zaten gözleri bende olan Ateş, bu sefer daha bir dikkatli ve endişeli bakıyordu. Bu şekilde bakmayı biraz daha sürdürdükten sonra gergin çıkan ses tonu ile "Güneş senin yerine bir başkasını yollayalım. Sana benzeyen birileri olabilir bu kişi. Bu olayda kafama yatmayan bir takım uyumsuzluklar var. Gel vazgeç. Çok geç değil vazgeçmen için. Bir yolunu buluruz." Diye endişeli ve yumuşacık çıkan ses tonu ile konuşuyordu.

Daha önce Ateşi bu şekilde hiç görmemiştim. Şu anda da görmek istemiyordum. Çünkü, Ateş'in bu hareketleri bana iyi gelmiyordu. Korkumu daha fazla artırıyordu.

Ancak korkum ne kadar artarsa artsın benim yüzümden bir başkasının canının yanması beni daha çok üzerdi. Ben böyle biri hiç olmadım ve bundan sonra da olacağımı sanmıyordum.

Bu yüzden, tedirginliğimi belli etmemeye çalışarak gözlemimi gözlerinin elasında gezdirerek "Hayır Ateş. Kimsenin benim için tehlikeye girmesine izin veremem. Sen söylemedin mi? Beni bir ordu adamın koruyacağını? Bu işin içinden sorunsuz çıkacağız demedin mi? Biliyorum dediğin gibi olacak. Bu işin içinden sorunsuz çıkacağız. Sana sonuna kadar güveniyorum. Sen bana zarar gelmesine izin vermezsin. " Diye konuşurken gözlerinin içine aşk ile bakıyordum. Ben ona aşk ile, o bana endişe ile bakıyordu.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now