25. Bölüm

4.2K 369 111
                                    

Merhaba herkese keyifli okumalar diliyorum oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 😘🥰😘🥰😘🥰😘

                                                 Yazardan

Güneş ve Ateş birbirlerine kimin vurulduğunu anlamak için bakıyorlardı. Güneş Ateş’in vücudunda her hangi bir yara görmediğinde gülümseyerek gözlerini Ateş’in gözlerine çevirdi. Ateş ise Güneş’in kolunda ve karnında gördüğü kan nedeniyle endişe içinde Güneşe bakıyordu.

 Güneş  Ateş’in bakışlarının karnına indiğini görmesi ile, gözlerini kendi karnına indirdi. Gözlerini karnına indirdiğinde beyaz gömleğinin kan içinde olduğunu gördüğünde. Elini karnına koyup eline bulaşan kanı Ateşe göstererek,  “Ateş gömleğimde kan var.” Diye korku ve şaşkınlık içinde Ateşe elindeki kanı gösterdi.

O anda Güneş’in  gözünde  oluşan bir damla yaş yanaklarına doğru akmaya başladı. Ateş Güneş’in gözünden akan o bir damla yaşın yanağından süzülüşünde gözleri kilitlendi.  İçinde hissettikleri ise bu damlaya sebep olduğu için kendinden nefret etmek oldu.

Ardından Güneşe sarılıp elini  karnına koyarak “Tamam güzel gözlü melek. Bir şey yok. Korkma! Hemen hastaneye gidiyoruz” diye sakinleştirmeye çalıştıktan sonra. Telaşla  etrafta gözlerini gezdirdi. Gördüğü ilk adamına olanca gücü ile bağırarak, “Çabuk! Arabayı kapıya yaklaştırın” diye seslendi. Bu esnada Ateş Güneş'in daha fazla ayakta kalamayacağını anlayınca kendisi ile birlikte Güneşi yerde kucağına aldı.

Ateş, gözlerini Güneş’in karnında ve kolunda gezdirdiğinde kaşları çatıldı. Kurşunun geldiği yerlerden çok fazla kan geliyordu. Bu sırada Güneş ile göz göze geldiğinde. Pek başarılı olamasa da endişesini belli etmemeye çalıştı. Ateş ne zaman isterse yüz ifadesini saklaya bilme gibi bir yeteneği varken bu safer saklamayı başaramadı.

Güneş ise vurulduğunda yaşadığı adrenalin ve korku nedeni ile ilk başta hissedemediği acıyı, yavaş yavaş hissetmeye başlamıştı. Ayrıca Ateş’in de  yüzende gördüğü endişe iyiden iyiye Güneş’in ölüm korkusu yaşamasına neden oldu.

 Güneş bu korku ile gözlerinden akan yaşlarla birlikte. Ateş’in gözlerine gözlerini kilitleyerek “Ölüyorum Ateş? ” diye konuşurken acı bedeniyle kesik kesik konuşuyordu . Konuşması bittiğinde gözlerinden yoğun bir şekilde yaş akmaya başladı.

 Ateş Güneş'in bu konuşması ile ne yapacağını ve ne söyleyeceğini bilemez duruma geldi. Hayatında ilk defa yaşadığı bir durumdu. Söyleyecek kelime bulamamıştı. Güneş’in ölme ihtimali aklına geldikçe içinde bir yerlere gömdüğü geçmişteki ölümler gün yüzüne çıkıyordu. Gün yüzüne çıkan bu duyguların siniri ile Güneşe, “Sakın Güneş! Sakın! Yok öyle bir şey. Akılına böyle saçma sapan şeyler getireme. Ölmek yok. ”dedikten sonra sesini biraz yumuşatarak,” Sen yaşayacaksın ve benim baş belam olarak hayatını sürdüreceksin” Derken sinirli ses tonu git gide yumuşamıştı.

Ateş sakinleşince ilk  önce Güneş’in gözlerinde çoğalan yaşları sildi. Ardından alnına dudaklarını koyup, “kendini sakın bırakma. Sen güçlü bir kızsın. Bunu da atlatacaksın” diye Güneşe moral vermeye çalıştı.

Güneş, Ateş’in konuşmaları ile “Ateş ben güçlü falan değilmişim. Bu zamana kadar sadece güçlü olduğumu sanmışım. Şimdi bu acıyı çekince anladım. Aslında ben hiç güçlü olmamışım. Canım çok yanıyor Ateş. Dayanamıyorum bu acıya.” diye ağlayarak konuştu.

Tüm bunlar olurken, Orhan koşarak yanlarına geldi.  Güneş’in kanlar içinde olduğunu görünce önce ne yapacağını bilemedi. Daha sonra kendini toparlayarak “Güneş! Güzelim! Sakin ol. Korkma! Hiç  bir şey olmayacak ”diye oda Ateş gibi Güneşi sakinleştirmeye çalıştı.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now