51.Bölüm

2.7K 165 18
                                    

Merhaba canlarım. Uzun aradan sonra yine birlikteyiz. Kusura bakmayın. Son zamanlarda yoğun ve yorucu günler geçirdiğim için bölümleri geç atıyorum. Anlayışınız için ise çok teşekkür ediyorum. VAROLUŞ kitabımızın sonuna çok az kaldı. Destek olan tüm okurlarıma çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Oy ve yorumlarınız için ayrı ayrı minnettarım. Keyifli kalın. SİZİ ÇOK SEVİYORUM.

Kısa uçak yolculuğundan sonra Ateş’le birlikte kaçırılmadan önce güzel anıları paylaştığımız evimize geldik. Evin bahçesine girdiğimizde adımlarımı yavaşlattım. Etrafta göz gezdirdikten sonra sabit kalarak gözlerimi kapatıp ciğerlerime huzurlu ve mutlu bir nefes çektim. Burayı ve burada yaşadığım o güzel anıları çok özlemiştim. Farkında olmadan sanki senelerdir bu evde yaşamışçasına sahiplenmiştim aslında.

Ciğerlerime çektiğim soğuk ve huzurlu nefes ile  birlikte Ateş sırtımı göğsüne yaslayarak kollarını beline doladı. Parmaklarını kızımızın olduğu yerde gezdirerek yanağıma öpücük kondurdu. Çok güzel hissediyor ve yaşıyordum. Uzun zaman sonra yine Ateş’i hisse bilmek çok güzel bir duyguydu.

Ateş bu sefer de saçlarımı koklayarak öptükten sonra, “sensiz burası cehennem gibiydi” dedi içten ve derinden çıkan ses tonu ile.

Ateş’in sözleri ile aklımda burada geçirdiğim anılar canlandı. Evet aslında burada çok güzel günler geçirmiştim. Bir sürüde kavgalarımız olmuştu. Bunlardan bazıları da Ateş’le vurulduğum günün öncesinde bahçede yıldızları seyrederken Demir yüzünden kavga etmemiz, ertesi gün gömleğimin yakası açık diye zorla üzerimi değiştirmek istediği an, yine bu eve ilk geldiğim gün gece kalmamı istediğinde bağırmış olmam sunucunda Ateş’in boğazıma yapışması gibi daha bir sürü olayımız olmuştu. Aslında anılarımızı değerlendirdiğimde sürekli Ateş’le kavga etmiş olduğumuzu fark ettim. Yine de o anları yaşamak bile mutlu etmiş ve özel anlarmış. Bunları yeni fark ediyordum. Ateş’le kavga etmek dahi ayrı bir keyif ve güzelmiş.

Ancak yaşadığım o anıları sanki üzülmüşüm gibi suratımı asarak, yönümü Ateş’e döndüm. “seninle bu bahçede bir sürü anılarımız olmuş” dedim. Yüz ifademin tersine olumlu bir cümle kurmam onu  çok şaşırttı. Şaşırsa da sonrasında yüzünde gülümseme oluştu. “evet sevgilim daha çok mutlu anlar biriktireceğiz bahçede ve evin her bir köşesinde” dedi neşeli bir şekilde.

Onun neşesine zıt bir ses tonu ve  suratımı daha çok asarak, “Ancak yüzde doksanında kavga etmişiz. Sürekli tartışıp birbirimizi üzmüşüz. Anlaşarak ve kavgasız geçirdiğimiz zamanlardan çok birbirimizi yorarak geçirmişiz.” dedim üzüntülü bir şekilde.

Kollarını hamileliğimden dolayı kalınlaşan belime doladı. Gözlerini  gözlerime sabitleyerek bir süre o şekilde kaldı. Gözlerime bakarken ne düşünüyordu bilmiyordum ancak üzüldüğünü anlayabiliyordum. Onu üzmüş olmaktan dolayı söylediklerimden pişman oldum. Tam gerçek duygularımı söyleyecekken o. Öpmeye doyamadığım dudaklarını aralayarak konuştu. “bundan sonra mutlu anılar biriktireceğiz. Bunun için elimden ne geliyorsa yapacağım. Senin ve kızımızın üzülmesine izin vermeyeceğim. Buna sebep olanlara ve olmaya çalışanlara acımayacağım. Buna sen bile engel olamayacaksın sevgilim. ” Dedi ve ardından da dudağıma tutkulu bir öpücük kondurdu. Bir süre sonra dudaklarımızı ayırarak, “hadi seni sabırsızlıkla bekleyen bir sürü kişi var içerde. Onlarda seni çok özlediler. Daha fazla bekletmeyelim” dedi. Elimden tutup yürümem için hareketlenerek.

Haklıydı herkesi çok özlemiştim. Burnumda tütüyorlardı. Ateş’in peşinden hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım.

Eve girdilimizde tüm sevdiklerim oradaydı. Annem, babam, kardeşim, Ada, Kader, Cihan, Cemile hanım ve Rüzgar  eksiksiz karşıladılar. İnanılmaz bir duyguydu. Aylar sonra onları görmek ve sevgilerini hissetmek yaşayacağım güzel his ve duyguların en güzeli diyebilirim. Hepsinde bir süre göz gezdirdim. Özlemlerini gözlerinde görebiliyordum. Annem dayanamayarak koşar adımlarla yanıma gelip göz yaşları içinde koşarak sarıldı. “kızım, canımın içi, iyi misin? Seni çok merak ettim.” diye hıçkırıklar arasında konuştu. Gözlerimden akan yaşlarla, “İyiyim annecim lütfen ağlama” dedim. Aslında ona ağlama diyordum da ben de kendimi durduramıyordum. Yine de ağlasam da annemle konuşurken, ağladığımı sesime yansıtmamaya çalıştım. Onu daha fazla üzmek istemiyordum. Annem kollarını çözerek, “torunum nasıl? Salığı sıhhati iyimi?” diye sordu. Annemin sorusu üzerine utanç içinde gözlerim babam ve Cemile hanımı taradı. Sonrasında ise anneme mahcup bir şekilde, “iyi anne. Bir sıkıntı yok” diyebildim.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now