28. Bölüm

3.9K 350 107
                                    

Merhaba 28.bölüm ile karşınızdayım. İnşallah keyif alarak okursunuz. Sizden ricam oy ve yırumlarınızı eksik etmeyin. Bir hafta içinde 100 oy olacak mı bakalım. Hadi beni mahcup etmeyin sizi çok seviyorum. 🥰😘🥰😘🥰

Rüzgar'ın söylediği 'ne yapıyorsun burada' sözüne karşılık, yaşlı kadın. "O ne biçim söz oğlum? Gelemez miyim yani?" Diye konuşurken yarı sitem yarı şaka yapar gibi bir hali vardı.

Rüzgar annesinin kızdığını düşündüğü için, yaşlı kadını kucaklayarak, "olur mu öyle şey annecim? İstanbul'a sen gelmezdin de o yüzden şaşırdım. Ondan öyle saçma sapan konuştum" derken o da annesine kendini aklamaya çalışıyordu.

Yaşlı kadın ise, "biliyorum evladım. Ben de şaka yaptım zaten. Bilmez miyim senin ne kadar patavatsız olduğunu" derken ortamı yumuşatmıştı. Bir taraftan da Rüzgar'ın kollarında gülüyordu.

Bunlar olurken Ateş de yanımdan uzaklaşıp annesinin yanına gitti. Annesini Rüzgar'ın kollarından alarak kucaklayıp saçlarından öptü. "Anne niye haber vermedin. Haber verseydin gelir alırdım seni." Diye kadını tatlı tonda ikaz etti.

Yaşlı kadın bu sefer de Ateşi kucaklarken, "süpriz yapayım dedim oğlum. Hep siz bana süpriz yapıyorsunuz. Birazda ben size yapayım" diye kendini savundu.

Bir süre Ateş ile de kucaklaştıktan sonra. Annelerinin gözleri Eda ve bende gezindi. Bunlar kim diye düşünüyor olmalıydı. Kadının gözleri bana değmesi ile yattığım yerden oturur pozisyona gelmeye çalıştım.

Benim bu hareketim ile Ateş hızlı bir şekilde yanıma geldi. "Kalkma sen Güneş" diye beni engelledi. Ateşe ve yaşlı kadına bakarak, "olmaz Ateş, ayıp olur. Koskocaman kadının karşısında nasıl yatayım" diye itiraz etmemin üzerine kadın yanıma yaklaşarak, "Yat kızım yat. Belli ki rahatsızsın." Derken gerçekten de içten söylüyordu.

Rüzgar annesinin yanına gelip karşı kanepeye yönlendirmesi ile karşımda oturdu. Rüzgar yanına otururken Ateşten yardım istemem üzerine beni oturur pozisyona getirdi. Daha sonra oda benim yanıma oturdu. Eda ise fazlalık gibi ayakta kalmıştı. Tam gelip bizimle oturacakken Ateş, "sen gidebilirsin Eda" diye söylemesi ile Eda bozularak yanımızdan uzaklaştı. Ben ise Ateş'in Eda'ya söyledikleri ile nerdeyse göbek atacaktım.

Ohh canıma değsin. Sen böyle yılışık olmaya devam edersen bak ben sana neler yapıyorum? Ne de güzel bozuldun ama." Diye kendi kendime seviniyordum.

Ateş'in Eda'yı göndermesi üzerine Rüzgar, konuya açıklık getirmek için annesine döndü, "Eda Güneşe bakmak için Utku abinin hastanesinden geldi." Diye açıklama yaptı.

Ben ise Rüzgar'ın annesi ile konuşması sırasında kadını çaktırmadan inceleme fırsatı buldum. Atmış yaşlarında uzun boylu, kumral bir kadındı. Saçları yaşına kanıtlar gibi bem beyazdı. Ancak bu beyazlık ona ayrı bir güzellik katmıştı. Belli ki kadın gençken oldukça güzel bir kadındı. Yaşlı kadının yüzü sanki her an ağlayacak gibi kederli duruyordu. Yüzündeki çizgilerin her birinin çektiği acıların bıraktığı bir iz gibi hissettirmişti bana. Durgun bir kişiliğe sahip gibi görünüyordu. Konuşurken sakin ve dinlendirici bir konuşma şekil vardı.

Ben kadını çaktırmamaya çalışarak incelerken Ateş, "anne bu Güneş. Kısa süre önce bir kaza geçirdi. Bu yüzden hareket etmesi yasak." Bu sözlerle tanıştırdı annesine beni. Tanıtırken hiç bir sıfat koymadı cümlenin sonuna. Arkadaşım, çalışanım, gibi basit bir sıfatı bile çok gördü.

"Güneş bu güzel kadın ise annem Cemile Doğanbey" diye annesini de benim ile tanıştırdı. Tanışma faslı bittiğinde "tanıştığıma memnun oldum Cemile hanım." Diye kibar olmaya dikkat ederek konuştum. Benim bu şekilde konuşmamın üzerine, "ben de memnun oldum kızım. Ayrıca geçmiş olsun. Çok büyük bir sıkıntın yoktur inşallah" diye içten bir şekilde durumumu sordu.

VAROLUŞ TAMAMLANDIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن