BÖLÜM 12

51.4K 2.5K 282
                                    

(Multimedya: Alkın)

ALKIM AKSOY

Gözlerimi açmaya başlarken aynı zamanda nerede olduğumu algılamaya çalışıyordum. Aklıma uyumadan önce olanlar gelince hafif tebessüm ettim. "Ne oldu? Neye gülüyorsun?" dedi Meriç. Ona hala abi deyip dememek konusunda karasızdım. Önce ona sormam lazımdı.

"Hiç. Saat kaç?" dedim.

"12." dedi.

"Ne? Kaç saattir uyuyorum ben?" dedim gözlerim sonuna kadar açılırken.

"5 ya da 6 saat oluyor. Neden?" dedi. Manyak bu adam. Kaç saattir hiç hareket etmeden nasıl durmuş bu? Her yeri tutulmuştur. Hem kahvaltıyı da kaçırdı.

"Ne neden? Kaç saattir böyle duruyorsun bir de soruyor musun? Hem her yerin tutulmuştur hem de kahvaltıyı da kaçırdın." dedim kucağından inmeye çalışırken. Ama kendisi bırakmamakta ısrar ediyordu.

"Senden önemli mi? Çok güzel uyuyordun uyandırmadım. Hiçbir yerimde tutulmadı, acıkmadım da. Aynı zaman da hayatımın en güzel manzarasını izledim. Pişman mıyım? Hayır." dedi. Yanaklarımın kıpkırmızı olduğunu yanan yanaklarımdan anladım. Hafif bir gülme sesi gelince kafamı ona çevirdim.

"Kızardın." dedi. Hiç anlamadım zaten. Sağ ol.

"Ve daha tatlı oldun." dedi.

Konuyu değiştirmek adına konuştum. "Bir şey sorabilir miyim?" dedim. Ciddileşerek kafa salladı. "Sana abi diyeyim mi?" dedim. İlk bir şaşırdı ama sonra "Demesen hata edersin." dedi. "İyi o zaman bundan sonra sana Meriç abi diyeceğim." dedim. Kafa salladı ve ayağa kalktı. Elimi tutarak çıkışa doğru ilerlemeye başladı.

"Seni kahvaltıya kim çağırdı?" dedim. Bizi kim bilir kim öyle gördü?

"Baran çağırdı. Hiç çaktırma baya da kıskandı. Hatta gelip alacak sandım." dedi. Bu durum bende gülme isteği uyandırdı.

Aşağı inince herkesin burada olduğunu gördüm. Bugün günlerden pazardı ve ben yarın okula başlıyordum. Biz salona girince hepsi bize döndü. Hepsi önce elimize sonra yüzümüze bakıyorlardı. Meriç abim hiçbirini takmayıp koltuğa oturdu. Beni de yanına oturttu. Başımı Baran'ıma çevirince gözlerini kısmış bize bakıyordu. Oy kıskandın mı sen? Ona şirince gülümsedim. O da sonra görüşeceğiz der gibi baktı.

"Çocuklar siz barıştınız mı?" diyen kişi, kocaman gülümseyen biyolojik babamdı.

"Hiç küsmedik ki." dedim abimden önce. Ona dönüp gülümsedim. Oda hafif bir tebessüm bahşetti bana. Tam o sırada salonda bir gürültü koptu. Ses kaynağına bakınca Yalın, Mirza ve Anıl salondan ayrılıyordu. Ne oldu ki şimdi?

Alkın yanıma geldi. "Senle konuşalım mı biraz?" dedi. Kafa sallayıp ayağa kalkıp peşinden gittim. Odasına gelince Ne oldu der gibi baktım. "Hiç sadece son zamanlarda hiç yalnız kalamıyoruz. Diyorum ki zaten yarın okula başlayacaksın. Bugün ikiz günü mü yapsak?" dedi.

"İkiz günü?" dedim merakla.

"Evet bizim için ürettiğim bir gün. Ne zaman birbirimizden uzak kalsak bunu yapalım. Ve ilki de bugün olsun." dedi.

"Olur. Neyle başlıyoruz?" dedim.

"İlk olarak sinemaya gidelim. Sonrasını da sonra düşünürüz." dedi. Kafamı salladım.

"Tamam. Giyineyim çıkarız." kafasıyla onaylayınca çıktım.

Koridora çıkınca babamla karşılaştım. Beni görünce gülümsedi ve "Hah kızım bende seni arıyordum. Al bakalım bunlar senin. Aslında daha erken verecektim ama imkan olmadı." dedi ve bana iki kart uzattı. Biri kimlikti diğeri ise banka kartı. Tam kart için itiraz etmek için ağzımı açacağım sırada "Sakın itiraz edeyim deme. Tüm abilerinde ve ikizinde olduğu gibi sendede olmalı." dedi. Kafa salladım ve teşekkür edip odama girdim.

KARIŞAN HAYATLARWhere stories live. Discover now