BÖLÜM 19

38.3K 2.4K 488
                                    

(Multimedya: Alkın)

ALKIM AKSOY

Gözlerim aralanırken baş aşağı şekilde durduğumu anladım. Vücudum sıkışmıştı. Başımdan aşağı kan damlıyordu. Gözlerim her yeri bulanık görürken abime seslendim.

"Abi?" dedim.

Ses yok.

"Abi cevap ver." dedim.

Ses yok.

"Abi ölmedin değil mi? Lütfen ölme abi!" dedim.

 Cevap yok. 

Hala abime seslenmeye devam ederken bilincim yavaşça kendini karanlığa bıraktı.

MERİÇ AKSOY

Piknik alanına gelmemizin üzerinden 1 saat geçmesine rağmen Anıl ve Alkım hala gelmemişti. Elime telefonumu alıp Anıl'ı aradım. Ama cevap veren olmadı. Bu sefer Alkım'ı aradım. Onun telefonuna cevap verilmişti.

"Alo Alkım nerede kaldınız?" dedim ama cevap veren Alkım değildi.

"İyi günler beyefendi. Ben trafik polisi Mehmet. Aradığınız kişi bir trafik kazası geçirdi. İkisini de hastaneye kaldırdık." dedi adam. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki.

Zorda olsa konuştum. "Yaşıyorlar mı?" dedim.

"Beyefendi size bunun hakkında ben bilgi veremem. Hastaneye gidin." dedi adam.

"Hangi hastane?" dedim.

"******** Hastane." dedi adam. Bende cevap vermeden kapatıp ayağa kalktım.

"Abi ne oluyor ne hastanesi?" dedi Baran.

"Anıl ve Alkım trafik kazası geçirmiş." dedim devamı gelmedi. Çünkü ben bile yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyordum. Herkes dediklerimle şoka girerken ben onları umursamayıp arabama doğru yürümeye başladım. Şuan tek düşündüğüm kardeşlerimdi.

Benim arabama binmemin ardından herkes binmişti arabasına. Yarım saatlik diken üstünde bir yolculuğun ardından hastaneye varmıştım. Arabamı gelişigüzel park edip hastaneye girdim. Danışmaya ilerleyip sordum.

"Anıl Aksoy ve Alkım Aksoy'un nerede olduğunu öğrenebilir miyim?" dedim. Kadın bilgisayarından bir şeylere bakıp bana döndü.

"Anıl Bey şuan 1962 numaralı odada, Alkım Hanım ise ameliyathanede görünüyor." dedi kadın.

"Ameliyathane ve oda  kaçıncı katta?" dedim.

"Oda 2. , ameliyathane 4. katta." dedi kadın. Ben asansöre ilerlemeye başladığımda annemlerde peşimden gelmeye başlamıştı. İlk olarak Anıl'ın kaldığı odaya girdim ama yoktu. Oradan çıkıp ameliyathaneye doğru ilerledim.

Ameliyathanenin önünde görüş açıma yüzü gözü dağılmış, bir kolu ve bacağı alçıda bir Anıl girdi. Koltuğa oturmuş ağlıyordu. Yanına gittiğimde başını kaldırıp bana baktı. Kırık bacağıyla ayağa kalktı ve konuştu. "Hepsi benim yüzümden. Önüme baksaydım o şimdi orada olmayacaktı. Çok kötüydü abi. Her yeri kan olmuştu. Doktorlar ambulans gelene kadar yaşamasının bile mucize olduğunu söylediler." dedi ağlamaya devam ederken.

Onun sözleriyle annemde ağlamaya başlamıştı. Önümdeki koltuğa oturdum. O küçük kızın şuanda içeride yaşam mücadelesi verdiği gerçeği canımı acıtıyordu. Küçüğümün şimdi içeride canı yanıyordu ama onun zaten canı yanmıştı. Yetmez miydi bu çektikleri? O küçük bedenine dünyalar kadar acı sığdırmışken bir yenisini daha bünyesi kaldırır mıydı?

KARIŞAN HAYATLARWhere stories live. Discover now