BÖLÜM 15

46.3K 2.2K 377
                                    

(Multimedya: Baran)

ALKIM AKSOY

Sessiz geçen bir okul günün ardından okul kapısında Yalın'ın gelmesini bekliyordum. Alkım denen kız bugün bana hiç bulaşmamıştı. Sanırım halletmişlerdi. Yanıma yaklaşan arabayla gözlerimi kıstım. İçerisi gözükmüyordu. Yanımda duran arabanın camı indi.

"Hadi Alkın gel." dedi Yalın. İçeriye göz attım. Vallahi hakkını yemeyeyim şuan çok karizmatik duruyordu. Bir şey demeyip arkaya yöneldiğim sırada tekrar konuştu.

"Öne gel." dedi. Bir şey demeyip önü açıp bindim. Çocukça gelecek ama arkada oturmaktan daha çok severdim önde oturmayı.

"Günün nasıl geçti?" dedi Yalın arabadaki garip sessizliği dağıtarak.

"Normal. Senin?" nezaketen bende sormuştum ona.

"Klasik sıkıcı şirket işleriyle." dediğinde merak ile sordum.

"İşini sevmiyor musun?" yani bence gayet mantıklı bir soruydu. Yani işini sevse neden sıkıcı desin değil mi?

"Seviyorum ama bazen baya boğucu oluyor." dedi. Doğru, mantıklı bir cevaptı.

"Hım." diye mırıldandım.

"Şirkette yapacağın şey adamlarla olan iletişimimizi sağlamak. Korkacağın veya utanacağın bir şey yok." dedi.

"Meriç abimle babamda olacak mı?" diye sordum.

"Hayır. Onların aynı saatte başka toplantıları var." dedi. Ya keşke onlarda olsaydı. Yalnız olacaktım anlaşılan. Gözlerimi yola diktim.

"Beni affetmeyeceksin değil mi?" dedi aniden. Rahatsızca yerimde kıpırdandım. Nasıl böyle bir şeyi düşünebilirdi. Onlar her ne kadar aramızda bir abi kardeş ilişkisi olmasa da abilerimdi. Onlarla elbet barışacaktım sadece biraz kırgındım.

"Olay affedip affetmemek değil. Sizlerin davranışları. Başlarda bende sizin için ön yargılı olabilirdim değil mi? Ama olmadım demedim onlarda diğer ailem gibi beni dövecek. Size karşı iyi olmaya çalıştım çünkü nasıl ki beş parmağın beşi de bir değilse insanlarında hepsi bir değil. Ama siz bunu düşünemediniz. " diyerek sözlerimi tamamladım.

Arabayı sağa çekince şaşkınlıkla ona baktım. Koltuk altlarımdan tutup beni kucağına çekti. Hala onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Ben hala kucağında otururken konuşmaya başladı ama sesi hem acılı hem de pişmandı. Bu içimde bir şeylerin yanmasına sebep oldu.

"Özür dilerim benim küçük bebeğim. Ben hata ettiğimi biliyorum. Canını yaktığım için affet beni. Kırdığım kalbini kendi ellerimle onarmama izin ver. Yüzüm yoktu senden özür dilemeye ama senin abilerin ile olan ilişkini her gördüğümde canım acıyordu. Keşke zamanı geri alabilsem." dedi Yalın abi.

Ah şaşırdınız değil mi? Ama emin ki şuan benim yerimde siz olsaydınız aynı şeyi yapardınız çünkü yüz ifadesi, gözleri dediklerini doğrular nitelikteydi. Ve ben her ne kadar insanlar beni üzse de ben insanları üzmeyi sevmezdim. E o zaman şuan kucağında oturduğum bu koca adamı affetmem lazımdı değil mi?

Yavaşça kollarımı boynuna doladım. "Bana çikolata alırsan seni affederim abi." dedim gülerek. Bu cümle daha çok seni affettim demek gibiydi. Sıkıca kollarını bana sardı. "Sen iste ben sana çikolata dükkanı alayım bebeğim." dedi o da kısıkça güldü.

"O zaman hemen bir markete sürüyorum." dedi ve beni geri koltuğa geri oturtup arabayı çalıştırdı.

Birkaç dakika sonra dediği gibi bir marketin yanında durdu. "Hemen geliyorum." diyerek arabadan indi. Yaklaşık 10 dakika sonra marketten üç dolu poşetle çıktı. Ah umarım hepsi çikolatadır.

KARIŞAN HAYATLARWhere stories live. Discover now