21-Cinlerle anlaşma

6.2K 343 42
                                    

Son çare olarak cinlerle anlaşma yapmak zorunda kalacaktım ama bunun nasıl gerçekleşeceğini bilemiyordum. Tenzin beni astral seyahate çıktığım zamanlar, onlarla karşılaşmamam gerektiği konusunda uyarmıştı, şimdi ise bir çözüm olarak öneriyordu.

Çaresiz hissediyordum, Yu-Mi kurtarmak için kendi ruhumu tehlikeye atmak zorunda kalacaktım. Astral seyahate çıkarsam onlarla iletişim kurabilirdim ama öncesinde kendimi korumak için neler yapabileceğimi öğrenmek zorundaydım.

Hacı Anne'ye danışamazdım çünkü beni vazgeçirmeye çalışırdı, ben ise vazgeçemeyecek kadar çaresizdim. Çeşitli kaynakları araştırdım, meditasyon yaptım, kendimi hazır hissettiğimde astral seyahate hazırlandım.

Yatağıma uzanıp sakinleşmeye ve bedenimden ayrılmaya çalıştım. İlk defa bu kadar gergin hissediyordum, sonunda bedenimi terk ettiğimde hazır olsam da olmasam da denemek zorunda olduğumu biliyordum.

Onlarla nasıl irtibat kuracaktım bilmiyordum, ilk aklıma gelen Kâbuslar Kraliçe'si oldu. Ondan bilgi almak düşündüğüm kadar kolay olmayacaktı. İlk karşılaştığımızda beni tehdit etmiş ve Hacı Anne'nin gelmesi ile kaçmak zorunda kalmıştı.

Kraliçeye ulaşmak için kâbusları bulmam gerekiyordu, bunun için de kâbus gören birilerini bulmam lazımdı. Yılanın başını bulmak için kuyruğunu yakalamam gerekiyordu. Rastgele insanların evlerine girip çıkmaya başladım, girdiğim dördüncü evdeki çocuğun başucunda bir gölge gördüm.

Beni gören gölge üzerime doğru gelmeye başladı, ben sakince bekledim. Bana dokunacakken "beni Kraliçe'ne götür, yoksa seni yok ederim "dedikten sonra üçüncü gözüm ile hafif bir ışık yaymaya başladım.

Kâbus, ışık karşısında biraz geriledi, az sonra Kraliçe gözüktü. "Seni uyarmıştım insan, kâbuslarımdan uzak durmalıydın."

"Kâbuslarınla ilgilenmiyorum, senin dikkatini çekmeye çalışmıştım ve sanırım başarılı oldum."

Kraliçe kendisini bulmak istememe şaşırmıştı, dekoltelerini gözüme sokmak ister gibi bana doğru eğildi, "dikkatimi çektiğine göre ne istiyorsun öğreneyim, belki yaşamana izin veririm."

"Belki de Hacı Anne'yi çağırmalıyım, son gördüğümde pek anlaşamamıştınız."

Hacı Anne'nin adını duyan Kraliçe, geriye çekilip korkusunu belli etmemeye çalıştı.

"Senden tek istediğim cinlerle nasıl buluşabileceğimi öğrenmek."

Kraliçe bir kahkaha attı, "küçük düzenbazlarla ne alıp veremediğin var bilmiyorum ama seni onlarla buluşturmak benim için bir zevk olacak."

Neden bu kadar çabuk kabul etmişti ve neden bu kadar keyiflenmişti? Bunu öğrenmek isteyeceğimi sanmıyordum.

Kraliçeyi izleyip hızla ilerlemeye başladım, nereye gittiğimi bilmiyordum, belki de bir tuzağın içine sürüklenmekteydim.

Durduğumuz zaman, yeryüzünden hayli yüksekte olduğumuzu fark ettim. Çevremizde hızlı hareket eden varlıklar vardı, Kraliçe beni getirdikten hemen sonra hızla kaybolmuştu.

Şimdi neler olacağını beklerken varlıklardan biri tam önümde durdu, kısa boylu varlık dikkatle bana bakıyordu.

"Burada bir insan görmeyeli uzun zaman olmuştu. Bizi bulmak için buraya kadar geldiğine göre önemli bir şey olmalı."

Sanırım aradığımı bulmuştum, "siz kutsal kitapta adı geçen cinlersiniz öyle değil mi?"

"Demek bizi biliyorsun ve buna rağmen buraya gelmeye cesaret edebildin."

"Siz Süleyman peygamberin köleleriyken de bu kadar gururlu muydunuz?"

Cin hırsla hareket etmeye başladı sanırım damarına basmayı başarmıştım. "Yardımınıza ihtiyacım var, sanırım yanlış yerden konuya girdim."

"Seni öyle bir çarparım ki buraya geldiğine pişman olursun."

Beni tehdit etmesine rağmen soğukkanlı kalmaya çalıştım. Karşımda gerçekten güçlü varlıklar vardı ama inanıyordum ki inançlı bir insana zarar veremezlerdi.

"Birçok Allah dostu ile bağlantım var, bana dokunursan bir savaş başlatırsın. Sadece bana yardım edin bende buradan gideyim."

Allah dostlarından bahsettiğimde gerildiğini hissetmiştim. "Bizim bundan ne çıkarımız olacak?" diye sordu.

Bu soruyu bekliyordum ama onlara ne önerebileceğimi bilmiyordum. "Yaşamınızı sürdürmeye ne dersin?" diye blöf yaptım. "Duyduğuma göre dünya zamanıyla 700 sene yaşayabiliyormuşsunuz. Erken ölmeniz çok yazık olur."

Bendeki de deli cesaretiydi, çevremde binlerce cin fink atarken onları tehdit etmeye devam ediyordum.

"Senden ne isteyeceğime sonra karar vereceğim ukala insan. Önce neden geldiğini öğrenelim."

"Birini arıyorum, Kore'nin neresinde olduğunu bulmam lazım."

"Kimi arıyorsun, bakalım şimdi öğreniriz."

Zihnime girdiğini hissediyordum, Yu-Mi'yi düşünmeye başladım. "Demek bulmak istediğin dişi bu? Kolay iş, diğerlerine dönüp anlamadığım bir dilde bir şeyler söyledi. Orda bulunanların yarısı aniden dağıldı.

"Aradığını bulacaklar ama sana vermek için değil, ukalalığının bedelini ödetmek için bana söyleyecekler."

Bir anda dünyam başıma yıkıldı, yardım beklerken düşman edinmiştim ve ne yapacağımı bilmiyordum.

-DEVAM EDECEK-

Üçüncü Göz (SY)Where stories live. Discover now