34-İyileşme süreci

4.4K 304 55
                                    

Tekrar kendime geldiğimde, diğer odadan gürültüler geldiğini duydum. Sanki büyük bir kavga var gibiydi. Burada olduğumu bilen kimse olmadığına göre, beni kurtarmaya kim gelmiş olabilirdi?

Belki de kendi aralarında bir anlaşmazlıktı, belki de kendimi kandırıyordum. Kavga kısa süre sonra bitti, sesler kesildi.

Bulunduğum odanın kapısı büyük bir gürültüyle kırıldığında, içeri giren kişiyi bulanık bir şekilde gördüm.

"Mert iyi misin?"

Do Hyun'un sesini tanımıştım ama cevap vermek için çok zorlandım.

"Hayır."

Do Hyun anlayışla başını salladı. Bağlarımı kestikten sonra içerideki birine seslendi. Yardıma gelen bir ajanla birlikte beni koltuk altlarımdan tutarak kaldırdılar. Ayakta durmakta zorlanmıştım, uzun süre bağlı kalmanın yan etkisiydi herhalde.

Yürüyemeyeceğime kanaat getiren Do Hyun, önüme eğilerek beni sırtına aldı. Hem acıdan hem de uyuşturulmaktan dolayı ara sıra bilincimi kaybediyordum. En son gözümü açtığımda tertemiz bir hastane odasında olduğumu fark ettim.

Sanırım ağrı kesici vermişlerdi, acılarım son bulmuştu. Gözümü açtığımı fark eden biri yandan üzerime doğru eğildi. Aksi halde ben kafamı çeviremeyecektim zaten.

"Aman Allah'ım Mert. Senin için çok endişelendik. Bilincin sürekli gidip geliyordu, şimdi nasıl hissediyorsun?"

Yu-Mi'nin endişeli bakışları altında halimden utandım. Yüzüm gözüm şişmiş ve bir gözüm kapanmıştı. Dişlerimin eksikliğini bir kez daha kontrol etmek istedim ama dilim bile bana itaat etmiyordu.

Yu-Mi'ye cevap vermek için ağzımı oynatmaya çalıştım ama fısıltıyla sadece "iyiyim" diyebildim.

Gözyaşları yüzüme damlamaya başladığında, benim için ne kadar endişelendiğini daha net anladım. Eğer elimi kaldırabilseydim güzel yüzüne dokunup onu teselli etmek isterdim.

Değil elimi kaldırmak, parmağımı bile oynatacak gücüm yoktu. Yu-Mi beni daha çok üzmemek adına olsa gerek, gözyaşlarını sildi ve zorla gülümsemeye çalıştı.

"O güzel yüzüne bunu yapan haydutları elime bir geçirirsem, yaptıklarını aynen ödeteceğim."

Onun gibi naif bir kızdan bu tehditkâr sözleri duymak beni bir an için güldürmüştü. Fakat gülmemin sonucunda etkisi geçen ağrıkesici yüzünden, çenemin acısından inledim.

"Çok ağrın varsa hemşireye söyleyeyim iğne yapsın."

"Hayır" diye fısıldadım. "Do Hyun nerede?"

"Hemen çağırayım, kapının önünde senin uyanmanı bekliyordu."

Odanın kapısını açıp ajanı içeri çağıran Yu-Mi, ajanın girmesinden sonra odadan çıkarak kapıyı örttü.

"Senin için çok endişelendim Mert. Güçlerini neden kullanmadın anlayamadım."

Ona uzun cevap verecek kadar iyi değildim. O yüzden sadece "sonra" diyebildim. Anlayışla kafasını salladı.

"Nasıl?" diye sordum.

"Seni nasıl mı buldum?"

Gözlerimle evet demek istedim. Derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.

"Ofisimde otururken, aynı senin yaptığın gibi biri aniden odanın içine adım attı. Orta yaşlarda bir kadındı. Adının Cemile olduğunu belirterek, senin başının dertte olduğunu ve acilen kurtarmamız gerektiğini söyledi."

Üçüncü Göz (SY)Where stories live. Discover now