30-Beynin derinliklerinde

6.1K 350 74
                                    

Y.N. Bu sefer normalden uzun bir bölümle karşınızdayım.

Daha önce denemediğim bir metot olmasına rağmen, başarılı olma ihtimali varsa denemek zorundaydım. En azından Yu-Mi için yapmam gerekiyordu.

Zihnine erişince her şey çözülecekmiş gibi düşünmeme rağmen, aslında hiçbir şeyden emin değildim. Zihnimi boşaltmak için Tenzin'in öğrettiği metotları uygulamaya başladım.

Yaptığım meditasyonlar sayesinde, zihnim su kadar berraktı. Kang Ho'nun zihnine nasıl erişecektim, hiçbir fikrim yoktu. Astral çıkışlarımda yaptığım gibi gitmek istediğim yeri düşünebilirdim ama Kang Ho'nun zihnine nereden gidecektim?

Beynine odaklanmayı denedim, düşüncelerini duyabilirsem zihnine erişmek için bir yol bulabilirdim. Hafızasını kaybetmek demek, aslında bilgilerin yok olması anlamına gelmiyordu. Anılara erişmek için izlenmesi gereken yollardaki nöronların zarar görmesi sebebiyle, erişim sağlanamıyordu.

Bu da hafıza kaybı olarak adlandırılıyordu. Benim çözmem gereken, bu nöronların yerine başka nöronların bağlantı kurmasını sağlamaktı. Beyindeki yeni nöron aktiviteleri zikir gibi bazı çalışmalarla devreye girebiliyordu.

Doğum anımızda elde ettiğimiz nöron bağlantılarının sayısı değişmese de daha önce bağlanmış nöronların devreye girmesinin sağlanması mümkündü.

Kang Ho'nun nöronlarının yeniden düzenlenmesini sağlamak amacıyla zihnine erişmeliydim. Bağlantı kurma çalışmalarım sonuç vermeye başlamıştı. Kang Ho'nun zihninde görüntüler vardı, eşi olduğunu tahmin ettiğim bir kadınla konuşuyordu.

Yu-Mi'nin bebekliğini düşünüyor ama şimdiki halini hatırlamıyordu. Bu anıların yolunu yeniden oluşturması için kızının şimdiki halini, adamın zihnine yansıtmaya başladım.

Direnen zihnine baskı yaptıkça, cihazlardan çıkan bip seslerinin sıklaştığını duydum. Beyninde yeni yollar oluşması için hatıralarını tekrar tekrar göstermeye devam ettim. İcat ettiği cihazı, kızının yüzünü, düşmanlarının yaptıklarını...

Zihni direnmeyi bırakıp hatırlamaya çalıştı, yolları tarıyor bağlantılar oluşturuyordu. Beynindeki elektrik nöronlardan geçtikçe yollar ışıldamaya başlıyordu. Ulaşamadığı anılara yeni yollar oluşturduğunda, zihnine kızı ve icadı ile ilgili görüntüler geldi.

Başardığımı hissettiğimde içimi bir sevinç kapladı. Yavaşça gözlerimi açtığımda, Yu-Mi'nin endişe ile bana bakan güzel gözlerini gördüm. Gülümsediğimi görünce başardığımı anlamıştı.

Başıyla teşekkür edip babasının yanına geçti. Elini tutup öpüyor, uyanması için sesleniyordu. Adam gözlerini açtığında kızına baktı, gözlerinden yaşlar akarken "kızım" dedi ve sarılmak için kendine çekti.

Yattığım yerden kalkıp Do Hyun'un yanına gittim. Başarılı olduğum için beni tebrik etmesi üzerine, teşekkür ettim. Yu-Mi babasının kendisini tanımasından çok mutlu olmuştu ve sevinçten ağlıyordu.

Burada işimin bittiğini düşündüğüm için ajana işaret ederek dışarı çıktım. Peşimden gelen ajan ile konuşmak istiyordum.

"Kang Ho'nun zihnine girdim ve her şeyi gördüm. Cihazın neden düzgün çalışmadığını bilmiyor."

Ajan bu haber karşısında başını üzüntüyle salladı, "eğer bu problemi çözemeyeceğini söylemek istiyorsanız, devletin desteğini kesmesini engelleyemeyecektir."

"Daha da önemlisi hayatları tehlike altında olacak ve casuslar peşlerini bırakmayacaklar. Keşke başbakanla görüşebilseydim" dedim.

Ajan bu fikrin saçmalığına güleceği yerde ciddiye almıştı. "Eğer başbakan sizin yeteneklerinizi bilse, size saygı duyup fikirlerinizi dikkate alabilirdi."

Üçüncü Göz (SY)Where stories live. Discover now