6-Clairvoyance

14.4K 531 42
                                    

Bu bölüm yeniden düzenlendi


Tenzin'i, biricik dostumu izlerken, gözlerini açmadan "yoksa bana âşık mı oldun?" dedi. Yüzümdeki gülümseme iyice yayıldı. Kaybettiğimi sandığım dostumun başında dikilirken, daha öncesinde kâbus gördüğümü fark etmediğim için kendi kendime hayıflandım.

"Uyan uykucu, konuşacaklarımız var" dedim.

Tenzin zaten fazla uyuyan biri değildi. Uyandığında tamamen dikkatini bana vermişti. Yüzümdeki gülümsememin arkasındaki endişe ve korku hislerimi algıladığını biliyordum.

"Kâbus görmüşsün" dedi zihnimdekileri algılayarak. "Seni çok etkilemiş olmalı."

"Seni kaybettiğimi düşündüğümde yaşama isteğimi kaybettim. İnanmak istemiyordum ama bu kâbuslar çok zeki yaratıklar değiller galiba, gerçek olmadığına dair ipucu bulunca gerçeği algıladım."

"Sana daha önce de söyledim, onlar yaratık değil. Gördüğün kâbuslar senden sadır oluyor. Bu durumda zeki olmayan sensin" dedi gülerek.

Benimle dalga geçmesini önemsemedim. Yanında sağ salim durduktan sonra, istediği kadar dalga geçebilirdi.

"Bunlardan korunma yolları yok mu? Her astral çıkışta bu tür tehlikelerle yüz yüze mi kalacağım?"

Bana sır vermek ister gibi kendisine doğru eğilmemi işaret etti. Kulağımı ağzına yaklaştırdığımda "ben acıktım, kahvaltı edelim sonra anlatacağım" dedi.

Yine tongaya düşmüştüm. Elinden tutup ayağa kalkmasına yardım ettim. Yer yatağı olarak kullandığı hasırı toplayıp kaldırdı, yemek için mutfağa doğru ilerledik.


Türkiye'deki Mert'in annesi

"Osman Bey, dün gece rüyamda Mert'i gördüm. Başı dertte gibi gözüküyordu. Arayıp hatırını sorsak mı acaba?" dedim Mert'in babasına.

"Hanım biliyorsun tapınakta cep telefonuna izin yok. Acil durumlar haricinde, üstadın sabit hattını aramamamızı istemişti. Kendi başına idare edecek kadar büyük kerata."

"Biliyorum ama içim rahat değil. Bir görüşsek de gece rahat uyusam."

Osman Bey, teslim olmuş bir tavırla "peki ama orası ile aramızda 6 saat fark var. Öğleden sonra arayalım olur mu?" dedi.

"Ne yapalım o kadar beklerim artık" dedim ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim.

Eşime söylemediğim şey ise, Mert'in bulut gibi belli belirsiz şeklinin etrafında gördüğüm karanlıktı. Belki benim vehmimdi ama bu konudan bahsetmemem uygun gelmişti. Eşim dini vecibelerini yerine getirmeyen, kâğıt üzerindeki Müslümanlardandı.

En iyisi ben Hacı Anne'ye danışmalıydım. Çevremizdeki en bilgili insan oydu. Bunları daha fazla düşünmeden sofrayı kurmaya devam ettim.

Tibet

Sabah üstat tarafından çağırıldığımda, annemin telefonda olduğunu söylemişti. Önemli bir şey olmasa aramazdı, meraklandım.

"Alo anne, bir sorun mu var?" dedim endişe ile.

"Ah oğlum ben senin için endişeleniyorum, sen ise benim için" dedi.

Gece gördüğü kâbusu anlattı ve iyi olup olmadığımı sordu. İyi olduğuma ikna ettim ve babamın hatırını üstünkörü sordum. Aramız biraz gergin olduğu için benimle konuşmak istememesine şaşırmamıştım.

Telefonu kapattığımda, üstadı selamlayıp Tenzin'in yanına koştum. "Annem dün gece yaşadıklarımı görmüş ve kâbus olduğuna inanıyor."

Tenzin hiç de şaşırmış görünmüyordu. "Annenin algıları da senin gibi gelişmiş anladığım kadarıyla. Kâbus gören kimseler bunu çok ciddiye almaz hatta çoğu zaman, çok yedikten sonra sıkıntıdan gördüklerini düşünürler. Annen seni ve gölgeleri görüp ciddiye aldığına göre, büyük potansiyele sahip."

"Annemin de üçüncü gözü açık mı diyorsun?" dedim şaşkınlıkla.

"Tam olarak değil ama İslam'ın emirlerini yerine getiren insanların âlemi algılaması farklı oluyor. Kutsal kitaplarını okuyarak kendilerini geliştirip, bizim yıllarımızı vererek çözdüğümüz olguları daha çabuk çözümleyebiliyorlar."

"Anladım sanırım. Ben burada kendimi geliştirmek için uğraşırken, asıl önemli kaynağın elimin altında olduğundan habersizmişim."

Gün boyunca kabuslar ve astral seyahat üzerine sorduğum soruları sabırla cevaplayan Tenzin, sonunda pes etti ve meditasyon yapmak için yanımdan ayrıldı.

Bende meditasyon yapmak için hazırlandım. Zihnimi boşaltıp özüme yöneldiğimde, amacım sadece sakinleşmekti.

Aylar birbirini kovaladı. Kâbuslarla karşılaştığım astral çıkışlarımda, kendimi onlardan uzak tutmayı öğrenmiştim. Buna rağmen, zaman zaman ruhum aniden bir yerlere çekiliyor ve daha önce hiç görmediğim yerlerde daha önce karşılaşmadığım insanları izliyor ve sonrasında yatağımda uyanıyordum.

Böyle geçen bir gecenin ardından, Tenzin'e danışmaya karar verdim. Yaşadıklarımı anlattığımda, aylar öncesinde yaşadığım kâbustan sonra, ilk kez ilgisini çekmeyi başarmıştım.

"Mert büyük ilerleme kaydetmişsin. Clairvoyance denilen hâli yaşıyorsun. Yakın gelecekte olabilecek olayları, karşına çıkabilecek kişileri ve yerleri görmüşsün. Hiç tanımadığın insanlarla ve görmediğin yerlerle karşılaştığında bu seni şaşırtacak, çünkü sen onların gerçekliğinden emin değilsin ama hepsi gerçek ve yakın zamanda karşına çıkabilir."

"Gördüğüm insanlar gerçekten bir yerlerde yaşıyorlar diyorsun yani. Peki, neden onları görmek için ruhum oraya çekiliyor" dedim.

"Bunu ancak o insanlarla karşılaşınca anlayacaksın. Aranızdaki bağlantıyı bilmiyorum ama çözülür, merak etme" dedi beni teselli ederek. "Bir dahaki sefere o insanları gördüğün yerleri tanımlamaya çalış, belki bir ipucu elde ederiz."

-DEVAM EDECEK-

Clairvoyance : Durugörü.

Üçüncü Göz (SY)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum