39-Açığa çıkmak

4.1K 352 59
                                    

"Ünlü oldun Mert" dedi yarı şaka yarı ciddi. "Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?"

Günün sorusu bu olsa gerek, artık ifşa olmuştum ve ne yapacağımı bilmiyordum.

"Acaba üst düzey yetkililerden yardım talep etsek videoyu kaldırmaları mümkün olur mu?"

"Sanmıyorum Mert, youtube üzerinde böyle bir baskı uygulamayı başaramazlar."

Aklıma başka bir yol gelmiyordu. Casusların, hükümetin, ailemin, Kang Ho'nun bu videoyu izleyebileceğini düşündükçe içim daralıyordu.

Yu-Mi bana inanıp güvendiği için sorun olmazdı. Do Hyun'dan yana da bir endişem yoktu. Fakat diğer ajanların benim hakkımda meraklanması an meselesiydi.

Eskiden izlediğim bir film geldi aklıma, "Jumper." Filmdeki karakterin gücünü bilen kötü adamlar kahramanı yakalamak için sevdiği kadını kullanıyorlardı.

Benim için en büyük felaket senaryosu, Yu-Mi'yi bana karşı kullanmalarıydı. Do Hyun'un bana dikkatle baktığını görünce meraklandım.

"Bu sorunu nasıl çözeceğimi bilmiyorum. Senin de başını derde soktuğum için özür dilerim. Adamlarında benimle aynı karelerde ifşa oldu. O an için ateş altında koltukla beraber gidebileceğim tek yer açıkta bir alandı. Böyle bir durumda kalacağımız aklıma gelmedi."

"Asıl sorun bu değil Mert, başbakan seni ve güçlerini bildiği için elinden geleni yapar. Fakat Kang Ho Ssi ve kız kardeşinden dolayı endişeliyim."

Kang Ho zaten benden şüpheleniyordu, artık bana karşı kullanabileceği bir kozu olmuştu. Kız kardeşi yani Yu-Mi'nin halası ise düşmana çalışıyordu. Kim bilir başıma ne çoraplar örecekti.

Aklıma yeni gelen soruyu sordum, "bizi videoya almayı nasıl başarmışlar, sanki orada olacağımızı biliyorlarmış gibi."

Do Hyun videoyu başa aldı, "şuradaki kızı görüyor musun? Videoyu çeken kişinin kız arkadaşı. Çekim sırasında tesadüfen siz ortaya çıkmışsınız."

Tesadüflere inanmazdım, her şeyin bir hikmeti olduğunu bildiğimden, bu olayın da sebebinin ortaya çıkacağına inanıyordum.

Do Hyun çalan telefonuna açtı, bir kısa konuşmadan sonra kapatıp Mert'e baktı.

"Buna inanmayacaksın ama koltuğu almaya gönderdiğim ajanlar eli boş dönmüşler. Birileri koltuğu oradan götürmüş."

Kerametin koltuktan kaynaklandığını zanneden saf insanların işi olmalıydı. Adamları koltuğun üzerinde, başka bir yere götüreceğine inanarak oturduklarını hayal edip, kendi kendime gülümsedim.

"Bu kadar ciddi bir sorun karşısında nasıl gülebiliyorsun?"

"Kusura bakma çok komik bir görüntü aklıma geldi de. Neyse bu durum daha yayılmadan bir şeyler düşünmem lazım. Ben otele gidip üzerimi değiştireceğim" dedim.

"Her yerde seni tanıyan insanlar çıkabilir, böyle gidemezsin."

"Madem ifşa oldum o zaman kendi yöntemimle giderim" deyip otelimi düşünüp adım attım. Odadan kaybolduğumda arkamda kalan ajanların bir kez daha hayrete düştüğüne emindim.

Duş alıp üstümü değiştirdim, tek istediğim bu durumdan kurtulmaktı. Danışabileceğim büyüklerimi düşündüm, Hacı Anne veya Cemile bana yardım edebilir miydi? Bu düşüncelerle yatağa uzandım.

Hacı Anne'yi son gördüğümde ajanları ne olursa olsun kurtaracağımı söylediğimde "sonuçları düşündüğünden farklı olabilir" demişti. Şimdi ne demek istediğini anlamıştım.

Üçüncü Göz (SY)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora