35-Hacı Anne'nin fedakârlığı

4.8K 306 78
                                    

"Ne oldu Cemile" diye sordum.

"Hacı Anne" dedi. "Senin için kendini feda etti."

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Yatağımda yatan yaşlı kadının nur yüzüne baktım. Canlı olduğundan şüphem yoktu, Cemile'nin söylediği şeyi algılamaya çalışıyordum.

"Ne demek istiyorsun? Hacı Anne'ye ne olmuş olabilir. Burada yatıyor, işte bak."

Cemile gözyaşları içinde, "sadece bedeni burada, ruhu beni görmeye geldi ve seni korumam için bana emanet etti. Seni kurtarmak için kalan gücünü de tüketmiş anlaşılan" dediğinde hızla yaşlı kadının yanına gittim. Elimle şahdamarını bulmaya çalıştım, nefesini kontrol ettim.

Hiç birinde yaşam izi bulamadım. Nur yüzünde mutlu bir ifade vardı, gören hiç kimse vefat ettiğine inanmazdı. Ben bile inanamıyordum, inkâr etmek, geri gelmesi için yalvarmak istiyordum. Tüm gözyaşlarım kuruyana kadar ağlamak ve beni de yanına almasını istemek için bağırmak geliyordu içimden.

"Benim yüzümden..." dedim. "Başından beri beni korumak için hep yanımdaydı. Gücünü benim için tüketti.

 "Bu yüzden kendini suçlama" dedi bir ses.

Cemile'nin yanı başında Hacı Anne'nin ruhani bedeni duruyordu. Gözlerime inanamıyordum, "siz ölmüştünüz ama nasıl...?

Şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuştum. Hacı Anne melekler kadar gösterişli bir ruhani bedenle karşımda duruyordu.

"Benim yüzümden" dedim yine.

"Her şey Allah'ın izniyle olur evladım. "Senin, benim ve herkesin yapması gerekenler vardır. Bizler Yaratanın emir kullarıyız, o dilemedikçe hiçbir şey olmaz. Eğer senin yüzünden olduğunu düşünmeye devam edersen şirke girmenden korkarım."

Ne demek istediğini anlamıştım. Allah'ın sistemi işlerken, kullarının yaptıkları onun dileği doğrultusunda gelişirdi.

"Şimdi gitmem lazım, defin işlemini Cemile'ye bırak. Ben de her kul gibi sorgu sual edileceğim. Allah yâr ve yardımcın olsun evladım."

 "Gitmeyin lütfen, siz olmazsanız ben ne yaparım. Kılavuzum olmadan kör gibi kalırım ortalıkta."

"Merak etme Cemile sana göz kulak olur. Sen görevine odaklan Mert evladım" dedikten sonra geldiği gibi aniden kayboldu.

Hacı Anne'nin vasiyetini yerine getirmek için Cemile bekliyordu ama ben ondan ayrılmakta zorlanıyordum. Cemile bana daha önce duyduğum bir şeyi hatırlattı.

"Bedenlerimiz bizim için birer araçtır, görevini tamamlayan bu beden artık Hacı Anne değil. O artık bir kabuktan ibaret, o yüzden bu kadar bağlanma."

Haklıydı, acımasız gözükse de gerçekleri söylüyordu. Zaten kendimde görmüştüm, bu bedene ihtiyacı olmadan ruhani bedeni ile gelen Hacı Anne'yi.

Benimle konuşmadan terk etseydi, bir daha kendimi toparlayabileceğimi zannetmiyordum. Beni benden iyi tanıdığı için ziyaret etmişti ve bana öğütler vermişti.

Kendimi toparlamak için biraz bekledikten sonra, "yardıma ihtiyacın var mı Cemile?" diye sordum.

"Hayır, sen burada kal. Defin işlemi hazır olunca seni çağırırım."

Daha fazla konuşabileceğimi sanmıyordum. Başımı sallayıp onayladım ve yatağın üzerinde yatmakta olan Hacı Anne'ye son kez baktım. Cemile, yaşlı kadının elini tuttu, yatakla birlikte mekanı dürerek adım attı.

Benim daha önce görmediği bir şeydi bu, koskoca yatağı kendisi ile birlikte taşımıştı. Oda şimdi bomboş gözüküyordu. Sabah hemşirelere koca yatağın nasıl kaybolduğunu izah edeceğimi düşünürken, boş yatak Cemile ile birlikte geri geldi.

Üçüncü Göz (SY)Where stories live. Discover now