74-Yeniden özür dilemek

2.3K 182 69
                                    

Özet: Mert Yu-Mi'nin vurulduğu ile ilgili görü görür. Fakat görüsü yanlış çıkar. Otel odasına iden Mert uykuya dalar. Rüyasında Teykel'i görür. Fakat bu Kâbuslar Kraliçesinin bir oyunudur. Uyandığı zaman Tenzin'i ziyaret etmek ister. Tibet'teki tapınağa gittiğinde ilginç güçleri olan bir gençle tanışır.

*** Yeni Bölüm ***

Lobsang'ı yanımda getirmek benim için ilginç bir deneyimdi. Onun güçleri ile benimkiler arasında ne gibi farklar olduğunu merak ediyordum. Fakat o benimle ilgili hiçbir şey merak etmiyor gibiydi. Tek odaklandığı şey doğanın, şehir içinde kendini gösterecek az bir alan bulabilmesiydi.

Tapınakta yaptığı şey yüzünden doğa ile iç içe bir yaşantı sürdürdüğünü düşünmeye başlamıştım. Belki de şehir ona göre değildi.

"Başka ne gibi güçlerin var?" diye sordum.

"Bilmiyorum."

"Nasıl bilmezsin?" diye itiraz ettim.

"Yapabildiğim şeylerin hangisi normal, hangisi olağanüstü onu ayırt edemiyorum."

"Yani senin için bir müzik aleti çalmakla, ağaçları yeşillendirmek aynı şey mi?"

"Bir anlamda haklısın. Bir şeyi yaptığım zaman insanlar şaşkınca baktığında, yaptığımın normal olmadığını anlıyorum."

Lobsang çok ilginç biriydi. Benim gibi güçlerini bilinçli bir şekilde kullanmıyordu. İçinden geldiği gibi davranıyordu. Hacı Anne ile tanıştırmayı çok istiyordum ama önce iznini almalıydım.

Kore'de kalmasını istiyorsam, önce Ajan Song'la bağlantı kurup yardım istemeliydim. Bildiğim kadarıyla Lobsang'ın bir pasaportu yoktu. Hatta bir kimliği olduğunda bile emin değildim.

"Lobsang bir kimliğin var mı? Pasaport için gerekebilir."

"Pasaport dediğin şey bu mu?" dediği zaman elinde bir Pasaport belirdi. Ne zaman çıkarmıştı anlayamamıştım. Daha sorum yeni bitmişken elinde bir pasaport belirmesi çok şaşırtıcıydı. Pasaportun bir yanılsama olduğuna emindim. Elime almaya kalkınca kaybolacaktı.

Pasaportu elime aldığımda kaybolmadı. Sayfaları çevirirken kâğıdın dokusunu hissedebiliyordum. Lobsang'ın şu anki halini gösteren bir fotoğraf bile vardı. Sanki birkaç dakika önce çekilmişti. Onaylanmış Güney Kore vizesini görünce, bu işte bir gariplik olduğuna emin oldum.

Bunu nasıl yaptığını anlamamıştım. Sormak yerine düşüncelerimi okuyup anlatmasını bekledim.

"Merak ediyorsun" dedi. "Merak iyidir, insanı öğrenmeye teşvik eder."

"Ama nasıl..." işte dayanamayıp sormuştum.

"Zaman bir doğru mudur? Sadece ileri giden anların bütünü müdür?"

Bu soruların cevabın bilmiyordum. Konsantre olup Kozmik Bilinçle bağlantı kurdum. Zaman ile ilgili bilgileri alıp gözlerimi açtım. Ne demek istediğini anlamıştım. O da benim anladığımı fark edip gülümsemişti.

"Seninle iyi anlaşacağız Mert."

Zamanla ilgili sorularını anlamıştım. Pasaportu çıkarmak bir süreçti. Bu süreçte resim çektirip başvuru yapardın. Pasaportun eline geçince vize alırdın ve onay damgası ile ülkeye giriş yapardın. Sonra birisi pasaportunu sorunca damgalanmış pasaportunu uzatırdın.

İşte Lobsang'ın yaptığı buydu. Aradaki zamanı atlayıp direk sonuca gelmiş ve damgalanmış pasaportuna sahip olmuştu. Yine de yapabildiği şey olağanüstüydü. Ben böyle bir şey yapabileceğimi sanmıyordum.

Üçüncü Göz (SY)Where stories live. Discover now