38-Güvenli ev

4.2K 511 74
                                    

Arabadan inenlerden biri bana, "Mert Ssi, bizi Do Hyun Ssi gönderdi, sizi acilen korumaya almamız lazım" dedi.

Bir yandan cebinden kimliğini çıkarıp bana gösterirken, diğer yandan etrafı endişeyle kolaçan ediyordu.

Kimlik sağlam gözüküyordu ama daha önce de ele geçirilmiş ajanlar yüzünden sorun yaşamıştım.

"Do Hyun'u aramam lazım" dediğimde, adamlardan biri telefonu uzattı. "O da sizinle konuşmak istiyordu."

"Mert adamlarıma güven ve götürdükleri yere git. En kısa zamanda gerekli açıklamayı yapacağım. Şimdi lütfen hızla oradan ayrılın."

Söyleyecekleri bitince telefonu kapatmıştı. Daha fazla soru sormadan araca bindim. Arka koltukta üç kişi biraz sıkışık olmuştu ama idare edecektik.

"Nereye gidiyoruz?"

"Güvenli eve" diye cevap verdi ajanın biri. Sanki soru sormamamı belirtmek ister gibi yüzünü cama çevirdi.

Sebebini açıklayacağını söylediği için Do Hyun'a güvenip beklemeye karar verdim. Uzun süren bir yolculuktan sonra sapa yollardan geçip ormanlık bir alanda durduk. Karşımda çok güzel bir dağ evi vardı. Gerçek ağaç kütüklerinden yapılmış, en az 150m2 olduğunu tahmin ettiğim iki katlı bir evdi. Çevresi ağaçlarla sarılıydı, temiz havanın keyfini çıkarmak için derin nefes aldım.

Ajanlar beni bir an önce evin içine sokmak istedikleri için daha fazla ciğerlerime bayram ettiremeden eve girdim. Evin içi de dışı gibi gösterişliydi, hiçbir masraftan kaçınılmamıştı. Son model eşyalarla donatılmış olan salona giriş yaptığımda rahat koltuklar gözüme çarptı.

Koyu renk koltuğa oturduğumda, kaba etlerimin daha önce hissetmediği yumuşaklıktan dolayı, mest olmuştum. "Burada sonsuza dek kalabilirim" diye düşünmeye başlamıştım.

"Efendim, Do Hyun Ssi sizinle ilgilenmemi emretti. Size yiyecek veya içecek ikram edebilir miyim?"

Soruyu soran genç ajana baktım. Yeni mezun olduğu yüzünden belli oluyordu. İngilizcesi çok düzgün ve akıcıydı.

"Teşekkür ederim, bir şeye ihtiyacım yok. Biraz gözlerimi dinlendirsem yeterli" dedikten sonra arkama yaslanıp gevşedim. Kötü yaratıklarla uğraşmak istemediğim için bilincimi açık tutmaya ve uyumamaya dikkat ediyordum.

Gözlerimi açmadan, "neden veya kimden korunduğumu söyleyebilir misiniz?" dedim.

"Bildiğim kadarıyla Amerikan ajanlarının yerini söyleyen muhbir ölü bulunmuş. Hapishanemizde bunu gerçekleştirdiklerine göre, size de saldırabileceklerinden endişelenmiş olmalılar."

"George öldü mü?" diye sorduğumda zaten cevabı aldığımı biliyordum ama inanmak istememiştim.

"Evet efendim, hücresinde karnı deşilmiş olarak bulundu. Çok feci bir ölüm şeklini layık görmüşler. Amaçları gözdağı vermek olsa gerek."

"George'u öldürenler intihar süsü vermek yerine, böyle bir cinayet işlediklerine göre haklısın."

"Sizle konuştuktan sonra itiraf etmeye karar verdiği için teşkilat içinde köstebek olma ihtimaline karşı sizi korumamızı istediler."

Şimdi olay netleşmişti. Sıradaki hedefin benim olmam ihtimali vardı. Do Hyun yöneticileri ikna edip beni korumaya aldırmış olmalıydı. Kendimi koruyabilirdim ama kalabalık saldırırlarsa işim zorlaşırdı. Keskin nişancıyla uzaktan işimi bitirmeyi de deneyebilirlerdi.

Daha düşüncemi tamamlamadan camlar kırılmaya başladı. Birileri dışarıdan bize ateş ediyordu. Makineli tüfeklerin seri atışları karşısında, halıya yapışmaktan başka bir çare bulamamıştım.

Üçüncü Göz (SY)Where stories live. Discover now