26-Do Hyun'la seyahat

6.8K 348 74
                                    

Yazar notu: Çok beklettiğim için özür dilerim. Bu yüzden normalden uzun bir bölümle telafi etmeye çalışacağım.

Do Hyun'u son gördüğümden bu yana daha gergin gibiydi. Sanki gelirken takip edilmiş gibi tedirgin adımlarla odada volta atıyordu.

Yatakta yatan Yu-Mi'ye bakıp bana döndü, "fiziksel bir yarası var mı?" diye sordu. Ona merak etmemesini, uyandığı zaman hastaneye kontrole götüreceğim söyledim.

"Size ne ikram edeyim?" diye sorduğumda "gerek yok" diyerek geçiştirdi. Biran önce konuya girmeye çalıştığını anlıyordum ama ne kadarını anlatmak zorunda kalacaktım işte onu bilmiyordum.

"Her şeyi anlatmanızı beklemiyorum ama en azından aklımdaki şüpheleri silmeme yardımcı olabileceğinizi umuyorum."

Ajanın dürüst sözleri içimdeki son tereddüdü de silip atmıştı, her şeyi açıklamaya karar verdim.

"Keşiş olarak yaşadığım dönemde bazı ruhani açılımlar yaşadım" diye başladım. "Üçüncü gözün ne olduğunu bilir misiniz?"

"Evet az çok bir bilgim var ama çok da inandığım söylenemez."

"Ben Tibet'e üçüncü gözümü açma niyetiyle gitmiştim. Orada kaldığım aylar boyunca normalden hızlı bir gelişme gösterip bazı güçler edindim."

Şimdi tüm dikkatini bana vermiş olarak gözümün içine bakıyordu, gözlerinde şaşkınlık görsem de bana inandığını hissediyordum.

"Önce üçüncü gözüm açıldı, ardından duru görü ve astral seyahat yeteneklerimi geliştirdim."

Biraz durup duyduklarını sindirmesini bekledikten sonra devam ettim.

"Astral seyahate çıkışlarımdan birinde, Yu-Mi'nin kaçırıldığı mekana çekildim ve ardından kızın tutsak olarak tutulduğunu fark ettim."

Sanki bir macera romanı dinler gibi heyecanlandığını hissedebiliyordum. "Yu-Mi'yi kurtarmak için Yalu nehrinin yakınlarına geçiş yaptım."

Şimdiye kadar sesini çıkarmayan ajan aniden ilgiyle sordu. "Geçiş yaptığınız kısmı daha detaylı anlatabilir misiniz? Bilim kurgu filmlerindeki gibi ışınlandığınızı mı düşünmeliyim?"

"Hayır, bu daha farklı bir olgu. Evren'in aslı yanılsamadır, sizi kısıtlayan fizik kuvvetleri yüzünden her şeyin belirli bir hızda yol alması gerektiğine inanırsınız. Bu şartlanmalarınız yüzünden de belli bir hızı geçemezsiniz. Oysaki bir yerden bir yere gidebilmek için kendimizi hızlandırmak yerine evreni bükerek, mekânı kendimize yakınlaştırabiliriz."

Tamam, bu son söylediğim şeyin açıklaması yenir yutulur cinsten değildi. Yaptığım halde ben bile tam olarak nasıl işlediğini bilmiyordum. İnançla ilgisi olduğa emindim, bu yüzden kendime inandığım sürece başarabiliyordum.

Do Hyun'un en çok bu konu üzerinde kafa yorduğuna inandığım için küçük bir gösteri yapmaya karar verdim.

"Bir deneme yapmak ister misiniz?"

Ajan bana şüpheyle baktı, ardından neden olmasın der gibi omuz silkip ayağa kalktı. Elimi sırtına koyarak "gitmek istediğiniz özel bir yer var mı?" diye sorduğumda "Tekrar İstanbul'u görmek isterdim" dedi.

Hem şüphesini gidermek hem de ülkemi göstermek için çok iyi bir fırsattı. "Gözlerinizi kapatın ve ben aç deyince açın lütfen" dedim ve bir adım atıp onu da sırtından ittim.

"Açabilirsiniz" dediğimde ürkekçe gözlerini açtı. Etrafına dikkatle baktığında boğazın siluetini görerek "harika" diyerek hayranlığını ifade etti.

Üçüncü Göz (SY)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ