SEKİZ

7.5K 576 64
                                    

Güneş daha doğmamışken üzerindeki adamın ağırlığı yüzünden gözlerini açan Raşit, görüş açısını giren saçlarla uykusundan tamamen sıyrılmıştı.

Gözleri siyah saçlarda gezinirken elleri ondan bağımsız bir şekilde yavaşça havaya kalktığında hislerine engel olmayıp içinden geldiği gibi davrandı.

Parmak uçları kuzgun karısı saçların arasına girerken 46 yıldır ilk defa yaşadığını hissediyordu. Bir elini başının altına koyup onu daha rahat görebileceği bir pozisyon elde ettiğinde, göğsünde yatan Ali Nejat'ın saçlarını onu uyandırmamaya çalışarak usulca okşamaya başladı. Bu anı rüyalarında görmekten o kadar yorulmuştu ki şimdi bile rüya gördüğünü sanıyordu. Çünkü bu gerçek olamayacak kadar mükemmel bir hayaldi onun için.

Güneş yeni yeni çıkmaya başlamışken okşadığı saçların uçları güneşin turuncu ışıkları ile aydınlanmıştı. Erken uyanmaması için içinden bildiği bütün duaları ederken elini tenine değdirmemeye çalışıyordu. Çünkü biliyordu Ali Nejat'ın uykuya olan hassaslığını. Onunla geçirdiği her saniye hayatındaki en kıymetli zamanlar olduğu için bu anı olabildiğince uzatmaya çalışıyordu.

Belki bu dokunuştan sonra yıllarca bir daha dokunamayacaktı. Ya da belki bir daha dokunmaya ömrü yetmeyecekti...

Göğsünde huzurla uyan adamın bahar kokusu genzine dolarken derince soludu ciğerlerine. Gözlerini kapatıp bu kokuyu ilk soluduğu an aklına geldiğinde yüzünde bir tebessüm oluştu. Ah ne de güzeldi o an... Onunla tanıştıran da kokusu değil miydi zaten?

" Raşit! "  diye seslenen arkadaşına döndü on altı yaşındaki genç delikanlı.

Tahtadan yapılma banka oturmuş elindeki suyu dudaklarına götürürken arkadaşına yönelik göz kırptı. Ozan yanında iki çocukla gelirken, Raşit içtiği suyu çantasına bırakıp üzerindeki siyah tişörtünü düzelterek ayağa kalktı.

Birazdan maç yapacaklardı ve arkadaşları şimdi top getirmeye gitmişlerdi. Onlar da o sırada arkadaşları gelene kadar dinleniyordu.

" Adam eksiğimiz vardı ya, tamamlandı. " Diyen arkadaşına kaşlarını çatarak baktığında, ozan'ın arkasında duran iki genci göstermişti.

" Bunları diğer sokakta kendi başlarına top oynarken buldum. Adam eksiğimiz var bizimle oynar mısınız, dedim onlar da kabul etti. "  Dediğinde, Raşit yan tarafta ona bakan iki gence döndü.

Biri kumral ve kahverengi gözlü sıradan biriyken, diğeri fazlasıyla dikkat çekiciydi. Öyle ki Raşit onun ay gibi beyaz teninden ve gökyüzü kadar mavi olan gözlerinden alamamıştı gözlerini. Hayatında ilk defa nutku tutuluyordu belki de.

Niye böyle hissediyordu? Kalbini bu kadar hızlı çarpmasının sebebi neydi?

" Ee bizimle oynasınlar mı? " 

Dakikalarca gözlerini ondan ayıramazken arkadaşının dediği ile zar zor kendine gelip yutkunarak başını hızla sallamıştı, çünkü konuşmaya mecali yok gibi hissediyordu.

Uzaktan arkadaşları ellerindeki topla koşturarak onlara gelirken toparlanıp tozdan sahaya ilerlediler hep birlikte. Başlarının üzerinde kavurucu bir sıcak vardı. Ama bu bile onların futbol oynamasını engel değildi.

Herkes kendi takımını seçip yerlerine geçtiğinde Raşit forvet olduğu için en öne geçmişti. Bütün golleri atan o olduğu için takım o olmadan bir hiçti neredeyse.
Bu yüzden oynadığı her oyunda daha dikkatli olmaya çalışıyordu.
Çünkü şimdiye kadar hiçbir şekilde yenilmedikleri için kazanmak onlar için bir onur meselesiydi.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now