OTUZ SEKİZ

3.8K 333 71
                                    

" Mustafa? " diye seslendi Asaf, başını elindeki dosyadan kaldırmadan. Siyah saçlarını örten sarı renkli bareti çıkarıp alnındaki teri sildi elinin tersiyle. Güneşten pişecekti artık. Bugün hava daha br sıcaklamıştı sanki ona göre. Dışarısı resmen duman çıkarıyordu.

" Buyur ağam? " diyerek yanına gelen adama elindekini uzattığında, adam anında bareti elinden aldı. Asaf sıcaktan oflayarak soludu.

" Rıdvan ağan nerede? En son gördüğümde senin yanındaydı. " diye sordu. Adam eliyle şamtiyenin arkasındaki kulübeyi gösterdi.

" Ağam en son oraya giderken gördüm. " dediğinde, Asaf başını sallayarak adamı gönderdi. Kendisi de Rıdvan'ı bulmak için küçük kulübeye ilerledi. Herhalde Rıdvan bu sıcakta oraya girecek kadar salak değildir diye düşündü. Çünkü hatırladığı kadarıyla havalar daha bu kadar sıcak değilken bile Asaf orada oturduğunda, Rıdvan'ın onun başının etini yiyerek dışarı çıkması için dil dökmüştü. Ve o aralar Asaf hâlâ ona gıcık olduğu için içeride kalmıştı yarım saat boyunca. Ama tabii Rıdvan çenesiyle onu istediğini yapmaya itmişti.

Aklına geldiğinde sırıtarak kapıyı açıp içeriye göz gezdirdi. Rıdvan içeride yoktu. Asaf dosyayı kulübede bırakıp bu sefer se arka kısma ilerledi. Arkası tente olduğu için Rıdvan orada olabilirdi.

En son Asaf onun elinde bir dosya görmüştü. Herhalde dosya üzerinde çalışıyordu çünkü işlerinin bitmesine az kalmıştı. Aylar hızlı bir şekilde akıp gitmişti.

Önceden Asaf ondan nasıl kurtulacağını düşünürken, şimdi kalan kısa anlarını sürekli onun yanında değerlendirirken buluyordu kendini.

Rıdvan'ı tanıdıkça ona olan öfkesi de siniri de gün be gün erimişti. Şimdi iki arkadaş gibilerdi. Tabii Asaf, Rıdvan'ın ona aşık olabileceği gerçeğini göz ardı edebilseydi.

Ama edemiyordu işte.

Arkaya geçtiğinde etrafta mavi gözlerini gezdirdi. Neredeydi acaba diye düşünemeden gördüğü bedenle duraksadı. Rıdvan ağacın altında uzanır vaziyette duruyordu.

Asaf yanına ilerledikçe onun uyuduğunu anladığında kaşlarını çattı. Asaf güneşin altında pişerken Rıdvan efendi keyfine bakıyordu!

Yanına ulaştığında göğsünün üzerindeki dosyayı fark etmesiyle duraksadı. Siniri yavaş yavaş geçerken çattığı kaşları düzelmişti. Rıdvan saçları dağılmış, ceketini başının altına koymuş, elindeki dosyayı göğsüne bastırarak uyurken yavaşça yanına çöktü.

İlk defa onu bu kadar masum bir görüyordu. Ve bu hâli Asaf'a garip gelmişti. Ama ona daha farklı bakmasına neden olan şey masumluğu değil, onu sevme ihtimaliydi. Şimdiye kadar hep nefret beslediği adamla şimdi bu kadar iyi anlaşması işi tuhaflaştırıyordu. En azından Asaf için işler tuhaf bir hâl alıyordu.

Belki Asaf kuruntu yapıyordu, belki Rıdvan erkeklerden hoşlanmıyordu. Sırf Asaf seviyor diye etrafındaki herkes erkek sevecek değildi ya... Gerçi Raşit ağanın da öyle olduğu belliydi. Emin olamadığı kişiler babası ve Rıdvan'dı.

Rıdvan da babası gibi olabilir miydi? Bunu merak ettiğini fark ettiğinde kaşları çatıldı. Ona neydi ki? Rıdvan erkek sevsin sevmesin, bundan Asaf'a neydi! Ne umuyordu ki Asaf!

Kendi kendine sinirlenirken Rıdvan'ın göğsündeki dosyayı kaptığı gibi kenarda duran ufak meşeden yapılma masaya ikisini bıraktı. Ardından yandaki çeşmeye gidip dibinde duran sürahiye su doldurup Rıdvan'ın başucuna gelerek hiç düşünmeden suyu kafasından aşağı boşalttı.

Birkaç saniye sonra Rıdvan irkilerek kendine gelirken, hızla yerinden doğrulup elini üzerine akan suya siper etti. Üstü başı sırılsıklam olurken üzerine akmayı bırakan suyla başını yukarı kaldırıp kendisini ıslatan kişiye baktı.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now