ELLİ BEŞ

3K 303 31
                                    

Asaf, yatakta boylu boyunca yatan adamla ne yapacağını bilemedi. Şaşkınlıktan baka kalmıştı.

Kendine geldiğinde elini Rıdvan'ın göğsüne bastırıp sarstı. Rıdvan uyanmadı.

" Lan! " diye bağırdı yavaşça. Ne yapacağını bilemiyordu.

" Uyansana lan salak. Niye bayılıyorsun? " diye sordu kendi kendine, sanki cevap alabilirmiş gibi.

Rıdvan'ı ne kadar sarstıysa da uyanmamıştı. Eğer odaya biri girer de ne olduğunu sorarsa Asaf'ın verecek hiçbir mantıklı cevabı yoktu. Öptüğüm için bayıldı diyemezdi ya!

" Ulan seni öpen kafamı sikeyim! " diye kendi kendine kızdı. Böyle olacağını tahmin etmemişti. Onu öpme nedeni bile çöp olmuştu çünkü ne hissettiğini tam anlamamıştı bile, Rıdvan bayılarak ona hiç yardımcı olmamıştı. Uyanınca Asaf onun kafasını kıracaktı!

" Ulan Rıdvan. Lan uyansana." sarsmasına rağmen öylece yatan adamla bıkkın bir nefes aldı. Bayılan adam nasıl uyandırılır bilmiyordu ki Asaf.

Rıdvan'ın yüzüne hafif tokatlar atarak uyandırmaya çalışırken dışarıdan gelen seslerle duraksadı.

" Lütfen buraya gelme, lütfen buraya gelm- " babasının ve Raşit ağanın sesini duymasıyla gözleri büyürken hızla Rıdvan'ı sarstı ama uyanmıyordu.
" Şerefsiz Rıdvan! Senin ben ağzına sıçayım! " küfür ederek açılan kapıyla aklına gelen ilk şeyi yaptı. Kendini Rıdvan'ın yanına attığı gibi ölü taklidi yaparak gözlerini sıkıca yumdu. Madem ayıltamıyordu o da bayılırdı onun gibi.

Kalbi küt küt atarken açılan kapıdan içeri giren adım sesleri duydu. Başı Rıdvan'ın boynuna yakın olduğu için istemsizce kokusunu soludu. Salak adam bayılmasa daha güzel bir an yaşayabilirlerdi belki de.

Ali Nejat ve Raşit yatakta yatan çocukları görünce duraksadı. Konuşmayı kesip yavaşça yanlarına gittiklerinde ikisinin de uyuduğunu görünce kaş göz işareti yaparak dışarı çıktılar. Rahatsız olmamaları için kapıyı arkalarından yavaşça kapattılar.

" Bırakalım da uyusunlar, bizim yüzümüzden hastane köşelerinde perişan oldular zaten. " diyen Ali Nejat'a başını salladı Raşit.

" Haklısın. Odaya geri dönelim madem. " diyerek kapıdan uzaklaştılar.

Asaf uzaklaşan seslerle gözlerini açarak  yakalanmamanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes aldı. Ödü kopmuştu bir an için. Ve hepsi de yanında yatan Rıdvan yüzündendi.

Yerinden doğrulup ayıltamadığı adamın verdiği sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. Yandan bir bakış atıp masum bir şekilde duran ifadesine baktı. Eğer baygın olmasaydı çok güzel görünebilirdi Asaf'ın gözüne.

Biraz önceki gergin hâli dağıldığında onu uyandırmayı boş vererek üzerine eğildi. Nasıl olsa kendi ayılırdı birazdan.

Rıdvan'a yaklaşıp dibinde durdu. Mavilerini onun esmer ve pürüzsüz teninde gezdirdi. Elinde tesbihle gezen bir kıro için fazla saf ve masumdu.

Başını yana çevirerek yüzünü inceledi. Gözleri yavaş yavaş yüzünün her zerresinde gezinip en sonunda biraz önce öptüğü ama Rıdvan sağolsun tadının nasıl olduğunu bile anlamadığı dudaklara kaydı gözleri. Şimdi onu öpse ondan yararlanmış mı olurdu acaba?

Biraz düşündükten sonra boş vererek üzerine eğildi. Rıdvan'ın ağır ağır aldığı ılık nefesler Asaf'ın dudaklarını karıncalandırıyordu. Her yaklaştığında teni sanki sıcaklaşıyordu. Dudaklarını onun sıcak ve yumuşak dudaklarına bastırdığında gözleri çoktan kapanmıştı.

Bu sefer Rıdvan'ın bayılmak gibi bir sorunu olmayacağı için yavaşça dudaklarını aralayıp pembe alt dudağını kavradı. Nefret etmesi gerekirken karnının alt kısmına aniden keskin bir ağrı girmişti. Asaf nefes nefese dudaklarını çekti.

Gözlerini aralayıp Rıdvan'a baktı. Umduğu gibi olmamıştı, nefret etmemişti. Hatta hoşuna gitmişti. Yani bu demekti ki Asaf Rıdvan'ı seviyordu...

Farkına vardığı şeyle titrek bir nefes çekti içine, Rıdvan'ın üzerinden kalkıp üstten ona bakmaya devam etti.

Elini kaldırarak baş parmağını biraz önce ıslattığı dudağına sürerek sildi. Aralanan dudaklardan eline sıcak nefesi vurduğunda yutkunarak geri çekildi. Sanırım gidip bir elini yüzünü yıkasa iyi olurdu yoksa o da Rıdvan'ın yanına bayılacaktı sahiden.




Yarım saat boyunca odada boş boş takılmaktan vazgeçerek, daha önce yaptığı gibi belki ellinci kez Rıdvan'a bakmaya gitti. Telefondan uğraşacak bir şey de kalmamıştı ama Rıdvan hâlâ uyanmıştı. Asaf iyiden iyiye korkarken yatağa oturdu. Elini Rıdvan'ın omzuna sarıp sarstığında birkaç saniye sonra Rıdvan'ın kirpikleri kıpırdanmıştı.

" Hah, sonunda! " diyerek Rıdvan'ın ayılmasını bekledi.

Kahveleri yavaş yavaş aralanıp birkaç saniye sonra tamamen kendine geldiğinde elini başına götürmüştü. Asaf onu izlerken Rıdvan gözlerini ona çevirdi.

" Asaf..." diye fısıldadı gözleri şaşkın şaşkın bakarken. Asaf'ın kaşları çatıldı.
" Ne oldu? " diye sordu merakla.

Rıdvan elini yatağa koyup bedenini doğrultarak gözlerini Asaf'a dikti.
" Ben çok değişik bir rüya gördüm..." diye mırıldandı.

Asaf ilk başta anlayamasa da ardından onun öpüşmeyi rüya sandığını anladığında kafasına bir tane geçirmemek için kendini zor tuttu.

" Hm, nasıl mesela? " diye sordu.

Rıdvan kocaman açtığı gözlerini bu sefer ondan kaçırarak kucağındaki ellerine indirdi.
" Olmaz, söyleyemem. " diye mırıldandı.

Asaf onun büzdüğü dudaklarına ve eliyle oynamasına baktığında dudakları kıvrıldı, çok tatlı duruyordu şu an. Acaba Rıdvan'ı öpse tekrar bayılır mıydı şapşal?

" Neden söyleyemezsin? " diye diretti Asaf. Bir de ağır abi takılırdı salak adam, bildiğin bebekti Rıdvan.

Rıdvan gözlerine bakıp tekrar kaçırdı bakışlarını. " Söyleyemem işte ısrar etme." diye söylendi.

Asaf sırıttı.

" Yoksa rüyanda öpüşüyor muyduk? " diye sordu aniden.

Rıdvan olayı kavrayamadığı için başını salladı hâlâ ona bakmazken.
" Evet çok garipti, sen beni bir anda öpüyordun ve sonra ben bayılıyordum..." sonlara doğru sesi kısılırken gözleri büyüdü. Hızla başını kaldırıp Asaf'a baktı.

" Sen nereden biliyorsun? Yoksa sende mi aynı rüyayı gördün? " diyen adamla, Asaf onun bu salak hâline güldü.

Daha fazla onunla oynamak istemediği için gerçeği söylemeye karar verdi.
" Hayır çünkü rüya değildi. "

Rıdvan'ın gözleri büyüdü. Olayın gerçekliğini kavrayamıyordu. Nasıl yani Asaf onu kendi rızasıyla mı öpmüştü? Sanırım hâlâ rüyadaydı Rıdvan yoksa böyle bir anın gerçekleşmesinin imkânı yoktu.

" Gerçek miydi? " diye sordu şaşkınca.

Asaf başını salladı. " Gerçekti. "

Rıdvan anında başını olumsuz anlamda sallayarak Asaf'a baktı.

" Hayır beni kandırıyorsun. Böyle bir şeyin olmasının imkânı yok. " dediğinde, bir anda üzerine eğilen Asaf'la gözleri büyürken geri gitti. Asaf durmak yerine üzerine gelmeye devam ettiğinde Rıdvan'ın sırtı yatağa değmişti.

" Kanıta ihtiyacın varsa hemen verebilirim. " diyerek göz kırptı Asaf.

Rıdvan ona bön bön bakarken Asaf'ın sıcak dudaklarını teninin üzerinde hissettiğinde gözleri kapandı. Tıpkı rüyadaki gibiydi öpüşü...
Ya da onun kavramakta zorlandığı gerçeklik gibiydi.

Kalbi göğüs kafesini delercesine atarken bu sefer bayılmamak için kendini zor tutarak Asaf'a karşılık verdi. Bir daha nerede bulabilirdi böyle bir şansı ki.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now