OTUZ YEDİ

3.5K 352 18
                                    

Asaf ceketini de alıp Handan'ı öperek evden ayrıldı. Kim bilir o Karan ne piçlik peşindeydi. Evde olmasının hayra alamet olmadığını biliyordu. Eskiden gözüne gözükmesini istemezken şimdi bir şey yapmaması için sürekli göz önünde bulunduruyordu.

İçinde bulunduğu duruma da Karan'a da söve söve arabayı çalıştırdı. Yolda Rıdvan'ı arayıp şantiyeye gitmeden önce konuşmaları gerektiğini söyleyerek bir adres verdi.

Kimsenin olmadığı bir yerde arabasını durdurdu. Rıdvan'ın gelmesine daha olduğu için arabadan çıkıp kaputa oturarak cebinden sigara paketi çıkardı. Normalde pek içmezdi ama ara ara canı çektiği için yanında bulundururdu.

Dudaklarının arasına bir dal koyup çakmakla yaktı. İçine bir nefes çekerek gözlerini etrafta gezdirdi.

Yaklaşık on dakika sonra yanında bir araba durup içinden Rıdvan çıkmıştı.

Rıdvan Asaf'ın yanına gelirken neden bu dağ başında durduklarını anlamamıştı.

" Selam. " diye seslendiğinde Asaf ona döndü.

" Selam, gel otur. " dedi eliyle yanını gösterirken. Rıdvan arada birkaç santim kalacak şekilde oturdu.

Birkaç saniye boyunca ikisi de konuşmadan önüne baktığında Asaf cebine uzandı. Rıdvan istemsizce hareketlerini takip ettiğinde Asaf'ın bir sigara paketi çıkardığını gördü.

Asaf göz ucuyla bakıp çıkardığı dalı Rıdvan'a uzattı. Birkaç saniyelik tereddütten sonra elinden almıştı.

Kendine tekrar bir dal çıkarıp cebine koydu. Çakmağı yakıp önce Rıdvan'a uzattığında, içi kıpır kıpır olurken ateşe eğilerek sigarasını yaktı Rıdvan. Asaf da yakıp çakmağı cebine koydu.

" Nasılsın? " diye sordu Asaf, konuyu açmaya hazır hissedene kadar havadan sudan konuşmak iyi gelebilirdi. En azından cümlelerini kafasında toparlamasına yardımcı olurdu.

Rıdvan daha dün görüştüğü adama garip garip baktı, kesin bir şey diyecekti. " İyi, sen? " dedi.

Asaf dumanı üfleyerek başını salladı.
" İyi. " diye mırıldandı.

Birkaç dakikalık bir sessizlik hüküm sürdüğünde, sigaralarını bitirene kadar konuşmadılar.

" Babamla babanın arasında ne var? "

Ani gelen soruyla az kalsın tükürüğü boğazında kalıyordu Rıdvan'ın. Gözleri şaşkınlıkla açılırken dudaklarını açamadı.

Asaf şoka uğrayan adama birkaç saniye süre verdikten sonra tekrar konuştu.

" Sana bir soru sordum Rıdvan?" diye sordu itiraz istemeyen bir tonda. Rıdvan Asaf'a döndü. Dudakları açılıp kapandı. Böyle bir şeyi ona nasıl söylese bilemiyordu.

" Ne demek istiyorsun? " diye sordu kısıkça, ne demek istediğini çok iyi anlamıştı.

Asaf güldü alayla. Rıdvan'a bedenini döndürdü.

" Oradan bakılınca aptala mı benziyorum? " diye sorduğunda, Rıdvan gözlerini kaçırdı.

Asaf çenesinden tutup kendine çevirerek göz göze gelmelerini sağladı. Rıdvan'ın ilk defa gözlerine bakamadığını görüyordu. Demek k ortada sadece Asaf'ın bilmediği ciddi bir şey vardı.

" Bir daha soruyorum, babamla babanın arasında ne var Rıdvan? "

" Şey..." diye mırıldandı Rıdvan, Asaf'ın elleri çenesindeyken doğru düşünemiyordu.

" Ney? " diye sordu Asaf alayla.

Rıdvan birkaç saniye düşündü. Acaba Asaf'a söylese babası ona kızar mıydı? Geçen günkü sinirini gördükten sonra artık bundan o kadar da emin olamıyordu.

" Düşünme, söyle. " dedi Asaf onun kararsız duran yüzüne bakarken.

Rıdvan yutkundu. Ne olacaksa olsundu diyerek dudaklarını araladı.

" Babam babana aşık. " dedi bir çırpıda.

Gözlerini kapatıp Asaf'tan gelecek hamleyi bekledi. Bir şey olmadığını görünce yavaşça gözlerini araladı.

Asaf kaşlarını düşünceyle çatmış duruyordu. Gözleri Rıdvan'a kaydığında elini çenesinden çekip yerine oturdu tekrar. Ne diyeceğini bilememişti.

Rıdvan dudaklarını dişledi. Acaba söylemekle hata mı etmişti?

" Asaf? "

" Ya babam? " diye sordu Asaf.

Rıdvan kaşlarını çattı. " Efendim? "

Asaf döndü, Rıdvan'ın gözlerinin içine bakarak sordu.

" Babam da babana aynı duyguları hissediyor mu? " dediğinde Rıdvan güldü. Bunu düşünmesine gerek bile yoktu.

" Hayır, yani babama göre hayır, sevmiyor. Sadece babam seviyor Ali Nejat ağayı. " dedi üzgünce. Babasına çok üzülüyordu, adam resmen kendine hayatı zehir etmişti Ali Nejat diye diye.

Asaf düşündü.

" Peki ya sana göre? " dedi.

Rıdvan sırıttı.

" Benim düşüncelerim çok mu önemli senin için? " dediğinde, Asaf göz devirdi.

" Cıvıma hemen. Cevap ver? " diye terslediğinde Rıdvan başını salladı.
" Tamam tamam, kızma hemen. "

Ardından önüne dönerek konuştu.

" Kusura bakma Asaf ama baban gibi bir duygusuzun birini sevebilme ihtimali bile gelmiyor aklıma. Babam otuz yıldır kendini kandırıyor. " dediğinde, Asaf'ın gözleri büyüdü.

" Kaç yıl dedin? " diye sordu şaşkınca.

Rıdvan hüzünle gülümsedi.

" Otuz yıl. Söylemesi ne kadar da kısa sürüyor değil mi? "

Asaf ne diyeceğini bilemedi.

" Demek biz daha ortada yokken sevmiş..." diye mırıldandı kendi kendine.

Rıdvan başını salladı.

" Neden baban bunca yıla rağmen ondan vazgeçmiyor peki? İnsan bir yerden sonra vazgeçer. "

Rıdvan Asaf'a bakarak dudaklarından dökülen sözleri içtenlikle fısıldadı.
" Bazen seni sevmesi ne kadar imkânsız da görünse vazgeçemiyor insan. Sanırım bizim kusurumuz da bu... Vazgeçememek. "

Asaf duraksadı. Rıdvan çok garip bir şekilde söylemişti o sözleri. Sanki kendi derdini anlatır gibi...

Rıdvan'a baktığında koyu kahveler zaten ona bakıyordu. Hemde çok garip bir şekilde...

Aklına gelen şeyle kaşlarını çattı. Daha önce Rıdvan'ın sürekli ona yakın davranmaları, küçükken sürekli onunla uğraşmaları, her fırsatta dibinde bitip onu sinir etmeleri geldi aklına. Ve şimdi ona bakarak kurduğu cümle... Yoksa Rıdvan da onu mu seviyordu?

Her şey uyuşuyordu.

Ya da Asaf kuruntu yapıyordu.

Ama içinde bir yerlerde öyle olmadığını hissediyordu.

Daha fazla durup yanlış şeyler düşünmemek için doğruldu. Rıdvan da ayaklanırken yüzüne baktı.

" Raşit ağaya bunu bildiğimi söyleme, eminim bilmem hoşuna gitmeyecektir. " dediğinde, Rıdvan başını salladı. O da öyle tahmin ediliyordu.

" Söylemem. "

Asaf başıyla arabayı gösterdi.

" Yeterince kaytardık, hadi işe. " diyerek arabasına yürüdü. Rıdvan onu onaylayıp kendi arabasına binerek şantiyeye sürdüler.

HUSUMET-GayDonde viven las historias. Descúbrelo ahora