ON ALTI

5.9K 451 23
                                    

Akşam olmuştu ve Asaf daha yeni dönüyordu şirketten. Babasının garip davranışları yüzünden iyice dengesiz olmuştu.

İki haftadır Aslanoğullarıyla iş yürütüyorlardı. Asaf için bu durum, Rıdvan'ın sürekli damarına basmasını saymazsa gayet güzel gidiyordu.

Ama anlaşılan babası için durum aynı değildi. İki de bir Asaf'ı bir şirkete bir de şantiyeye gönderip duruyordu. Son günlerde babasının çok tuhaf davrandığını biliyordu ama bu sefer sanki bir şeyden kaçıyormuş gibi duruyordu.

Ne zaman Asaf'a şirkete gitmesini söylese, birkaç saat içinde gelip Asaf'ı bu sefer de şantiyeye yollayıp kendi şirkette kalıyordu. Babası yüzünden iyice manyağa bağlamıştı. Gerçi manyak olan o değildi ama.

Üzerine pantolon ve ince bir kazak geçirerek, biraz önce banyo yaptığı için ıslak olan saçlarını eliyle dağıttı. Karan yüzünden artık banyoya girdiğinde kapıyı kilitlemeyi ihmal etmiyordu. Şerefsizin nereden çıkacağı belli olmuyordu.

Eline telefonu alıp son gelen mesajlara bakarak aşağı indi. Akşam serinliği sayesinde dışarısı güzel göründüğü için arka bahçenin kapısını açıp içeri hava girmesini sağlamıştı hizmetliler.

Asaf salona girdiğinde etrafta kimse yoktu. Sadece ikizler vardı onlar da açık olan kapıdan bahçeye çıkıyorlardı. Asaf'ı görünce selam verdiklerinde, Asaf da karşılık verdi.

Onlar dışarı çıkarken Asaf da sessizlikten istifade ederek koltuğa yayılıp telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Hazır Karan ortada yokken sessizliğin tadını çıkaracaktı.

Babası en son şirkette birkaç işim kaldı diyerek geç geleceğini söylediği için diğerleri de kendi odalarına çekilmişti.

Telefondan bakacak bir şeyi kalmadığında kapatarak cebine koydu. Kollarını iki yana açıp başını da arkaya yaslayarak gözlerini dinlendirdi. Etrafta sadece yemek hazırlayan kadınların mutfaktaki fısıldaşmaları ve ayak sesleri geliyordu.

Kız kardeşinin evliliğinin üzerinden bir ayı geçmişti. Asaf, Karan bu eve girdiğinden beri bir kez olsun rahat edememişti. Sanki ona inat edermiş gibi gözüne gözüne batıp ona huzurunu berbat ediyordu.

Daha önce aşık olduğu adamdan bir ay içinde nasıl soğuyabildiğine şaşırmadan edemiyordu. Ama en azından onun yüzünü erken zamanda fark etmişti. Yoksa bazı şeyler için çok g olabilirdi.

Her ne kadar hayatı tepetaklak da olmuş olsa, en azından kendini bu konuda şanslı hissediyordu. Demek ki bazen felaket sanılan şeyler insanın kurtuluşu olabiliyordu. Karan da Asaf için en basit ve göze çarpan maddeydi.

Sessizlikle dolu geçen yarım saatin sonunda yukarıdan sesler geldiğinde kimin geldiğini anlamıştı. Çünkü ikizler dışarıdaydı. Zaten kısa bir süre sonra da kız kardeşinin sesini duymuştu.

Adım sesleri salondan içeri girdiğinde Asaf yavaşça gözlerini açıp onlara baktı. Karan bir elini Handan'ın beline koymuştu. Onunla birlikte gelip koltuklara oturduğunda, Handan Karan'a bir şeyler söylüyordu.

Asaf ilk defa kendisine bakmayan Karan'la şaşırmadan edemedi. Belki de onunla uğraşmaktan vazgeçmişti.
Düşününce bu söylediğine kendisi bile inanmamıştı.

Ya da diye düşündü. Belki de aklından şeytanca düşünceler geçiyordu. Çünkü Handan'ın konuşmalarını Karan sanki dinlemiyormuş gibi duruyordu. Gözlerini kısmış, sinirli duruyordu.

Asaf gözlerini kısıp ona baktı. Karan sanki onu fark etmemiş gibi duruyordu. Garip bir ruh hali içindeydi. Handan onu sarstığında irkilerek kendine gelmişti.

HUSUMET-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin