ON YEDİ

5.8K 395 27
                                    

~Ali Nejat 15, Raşit 16 yaşında~

İlk karşılaşmadan birkaç ay sonra...

--------

" Ali Nejat? "

Arkasından seslenen annesine döndü genç adam. Vakit öğleni geçiyordu ve evde oturmaktan sıkıldığı için yemek yediği gibi kendini dışarı atmıştı. Ama daha konaktan adım atamadan annesi tarafından durdurulmuştu.

" Efendim anne? " diye bağırdı, biraz uzak olduğu için sesinin annesine ulaşması adına.

" Nereye oğlum? " diye soran annesine, engel olmamasını umarak konuştu. Babası dışarı çıkmasına pek izin vermiyordu.

" Biraz gezeceğim anne. Sıkıldım evde. " dediğinde, annesi başını sallamıştı uzaktan.

" Tamam, ama geç kalma tamam mı aslanım? Dikkat et kendine. "

Ali Nejat anında başını sallayıp dışarı çıktı. Birkaç ay önce futbol oynadığı çocuklarla birkaç kez daha oynamıştı. Ve bu bir rutin haline gelmiş gibiydi. Ne zaman Ali Nejat dışarı çıksa onların olduğu yöne gidiyordu. Onlar da anında onu oyuna alıyordu.

Ali Nejat'ın kafasını karıştıran tek şey ise, ne zaman oyuna girse kazandığıydı. Hâlbuki futbolda pek de iyi sayılmazdı. Buna rağmen hep kazanıyordu. Garip bir şekilde bu durumdan işkillense de sesini çıkarmadı hiç.

Sonuçta kazanıyordu, gerisi kimin umurunda.

Bugün çocukların top oynama günü olmadığı için kendi kendine bir şarkı mırıldanarak, ellerini ceplerine sokarak yürüdü. Başını öne eğmişti güneş yüzünden.

Tenini yakan güneşin altında biraz hızlı adımlar attı. Teni beyaz olduğu için güneşte fazla durunca anında yanıyordu. Tenini sevdiği için de güneşe çok çıkmıyordu.

Sırf bu yüzden babası sürekli ona vitaminsiz diyip duruyordu. Ama bu Ali Nejat'ın umurunda değildi. Hem annesi hemde babası esmer olmasına rağmen, onun teni kar kadar beyazdı. Ve gözlerini de dayısından aldığı için masmavi parlıyordu etrafta.

Her şeyiyle öne çıkan bir özelliği vardı. Çoğu kişinin arkasından erkek güzeli dediğini işitmişti. Ama bu lakap aşırı hoşuna gidiyordu. Kim göz kamaştırıcı olmak istemezdi ki? Zira o istiyordu.

Hayatında sevdiği tek şey kendi dış görünüşüydü. Tabii bazen de annesinin ona bebek gibi davranması. Ama bunun uzun sürmeyeceğini biliyordu Ali Nejat. Çünkü annesi hastaydı, biliyordu.

Günden güne gözlerinin önünde eriyordu. Sebebi ise babasıydı. Annesi ondan başka çocuk doğuramayınca, babası üzerine kuma getirmişti. Hem o hemde annesi bu duruma kahrolmuştu. Ama bir ağaya karşı gelemezlerdi.

Sırf Ali Nejat bir kez karşı çıktı diye, az kalsın dövüyordu. Annesi engel olmasa hiç acımazdı ona. Çok sert biriydi babası.

Ama Allah'ın sopası yoktu ya, getirdiği kumadan bir çocuk bile olmamıştı. Bu yüzden de birkaç yıl sonra onu boşamıştı.

Ali Nejat bu duruma en çok annesi için seviniyordu. Babasıyla istemeden evlenmiş olsa da, yine de üzerine kuma getirilmesini hazmedememişti.

Aklındani düşünceleri dağıtmak için kafasını sağa sola sallayarak kendine geldi. Ardından gözleriyle etrafı taradığında, hayatında hiç gelmediği bir yerde kendini bulmasıyla kaşları anında çatıldı.

O kadar çok mu düşünmüştü de kendini ağaçlarla çevrili, fazlasıyla güzel bir tepede bulmuştu. Uzaktan şehrin konakları görülüyordu.

Ali Nejat ellerini cebinden çıkarıp hayret eder gibi etrafa baktı. İlk defa bu kadar güzel bir yer görüyordu. Daha önce hiç görmemişti burayı. Babası pek dolaşmasına izin vermiyordu o yüzden çoğu yeri görmemişti.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now