OTUZ BİR

4.4K 377 39
                                    

Arabayı şantiyenin birkaç metre uzağında park ederek çıktı Asaf. Bugün aklında yapacağı şeyin planı varken, yolda bir yere daha uğraması gerektiği için bir hâyli geç kalmıştı ama umursamadı. Rıdvan bu süre içinde birkaç kez daha aramıştı ama Asaf aramalarına geri dönmemişti.

Şimdi ise arabadan çıktığı saniye koluna yapışan adamla irkildi. Rıdvan onlara bakan birileri olup olmadığını kontrol ettikten sonra Asaf'ı bir ağacın altına çekti. Gözlerinden ateş çıkarken, unursamaz bir şekilde ona bakıp kolunu çekmeden duran adamla gözlerini devirdi. O burada meraktan deli olmuşken Asaf'ın umursamazlığı onu çileden çıkarıyordu.

" Neredesin sen Asaf! " sinirine hâkim olamayarak sertçe konuştu. Asaf'a etki etmediğini görünce çatık kaşları daha da çatıldı.
" İnsan en azından nezaketen bir aramaya döner. Aklım çıktı burada! " diye soluduğunda Asaf'ın kaşları havalandı. Rıdvan onun için endişelenmiş miydi yani, ama neden?

Rıdvan ona şüpheyle  bakan adamla yutkundu.
" O şerefsizin sana bir zarar verdiğini sandım. " diye açıkladı. Gerçekten de öyle sanmıştı. Hele de Asaf'ı defalarca aramasına rağmen bir kez bile telefonu açmayan adamla iyice paniklemişti. Ama belli ki işler öyle olmamıştı. Eğer Asaf Karan denen şerefsizle karşılaşsa bu kadar umursamaz durmaz, sinirden kudurmuş görünürdü. Bu yüzden içi az da olsa rahat etmişti ama bu sefer de bunca saat nerede olduğunu merak etmişti.

" Önemli bir işim vardı da, ondan bu kadar geciktim. Merak mı ettin yoksa beni? " diye sordu keyifle, biraz önceki umursamaz hâli gitmiş yerine sinsiliğini devreye sokmuştu. Rıdvan'ı hep böyle endişeli ve korkmuş görmüyordu neticesinde.

Rıdvan son sözlerden sonra gözlerini devirdi. Hâlâ aynı adamdı Asaf.

" Babası kılıklı... " diye homurdandı kendi kendine. Asaf duysa da bir şey demedi. Ona yapacağı sürprizi bozmamak adına umursamaz davranarak önünden geçerken arkasında kalan adama yönelik konuştu.

" Hadi hadi işinin başına dön Aslanoğlu. "
Arkasından ağzını onun gibi yaparak taklit eden adamla istemsizce güldü. Rıdvan ise meraktan delirmek üzereydi, bunca saat gelmemesinin nedeni acaba biri miydi? Asaf kendine birini bulmul olabilir miydi?

Düşünceleri rahatsızlık verdiğinde kaşları çatıldı. " Yok canım. " diye mırıldandı kendine, bu kadar kısa sürede birini bulması imkânsızdı. Asaf'ı hiç telefonda gizlice konuşurken görmemişti. Belki onu ilgilendiren acil bir işi çıkmıştı... En azından Rıdvan kendini böyle kandırmak istiyordu.


Akşama doğru güneş batmaya başlamıştı. Etraf turuncu bir renkle parıldarken, gün batımını izleyen adamın yanına gitti Asaf. Rıdvan onu fark etmeden güneşin batışını izliyordu, arkasında onu izleyen adamdan habersiz.

" Pışt? " diye seslendi Asaf, Rıdvan'a.

Rıdvan ona dönerken, arkasında güneş battığı için daha karanlık duran gökyüzünün aksine kendisine masmavi gözleriyle bakan adamın gözlerindeki ışıltının asla karanlığa batmasına izin vermeyecek olan adama baktı. İç çekti istemsizce. Ne de güzel bakıyordu mavileri öyle...

" Alooo! Duymuyor musun beni? Hat mı çekmiyor? " diye alay eden adamla düşünceler denizinden sıyrıldı. Asaf gülerek onunla dalga geçerken, biraz önce sorduğu soruları anlamadığı için o da kendi hâline gülerek sordu.

" Afedersin dalmışım, ne diyordun? "

Asaf ellerini cepleriden çıkarmadan ona bir adım yaklaştı.

" Diyorum ki, eğer acelen yoksa bir yerlere gidelim? " dediğinde, onun için bütün acil işlerini erteleyebilecek potansiyele sahip olan adamdan habersizdi.

HUSUMET-GayWo Geschichten leben. Entdecke jetzt