ON DÖRT

6.8K 488 86
                                    

Ali Nejat, düşünceli bir şekilde arabayı sürerken, ıssız yolda ilerliyordu. Sabahları kimse işi olmadığında buradan geçmezdi bu yüzden de yalnızdı.

Asaf'ı tek başına şantiyeye göndermekle iyi etmişti, en azından bir süreliğine alışana kadar ondan uzak durmayı tercih ediyordu.

Zaten Raşit'in her fırsatta onun etrafında bitmesi ona hiç yardımcı olmuyordu. Ne vardı sanki biraz yardımcı olup uzak durmayı denese.

Ama nerede? Raşit'te bir düşünce ne gezsin.

Yine onu aklına getiren düşüncelerine içinden saydırarak sinirle kendi kendine konuşmaya başladı.

" Aptal adam, ben senden uzak durmaya çalıştıkça daha çok yanaşıyorum sanki. Ne olmuş yani, sende benim gibi yapıp bana yanaşmasan? "

Sinirle elinin altındaki direksiyonu sıkıyordu.

" Tamam, anlıyorum. Belki duygularına ket vuramıyorsun ama en azından bana zarar verme. Uzak dursan ölür müsün? " 

Söylenmeleri yol boyunca bitmezken, arabayı sinirli bir şekilde hızlı sürüyordu.

Bir anda çapraz yoldan önüne çıkan arabayla, gözleri büyürken anında frene bastı. Lastikler ses çıkararak dururken, arabaya önden bodoslama girmesine engel olamamıştı.

Kemerini takmadığı için direksiyona doğru savrulduğunda başının çarpmasına engel olamadı.

Doğrulup çarptığı kişiye baktığında, tanıdık gelen beyaz araçla kaşlarını çattı. Yine Raşit'ti. Bu adamın şantiyede olması gerekmiyor muydu? Şirket ve şantiyenin yolları birbirinin tam tersi yöndeydi. Burada ne işi vardı?

Sinirle arabadan çıktı. Kaşının üzeri sızlarken umursamadan kapıyı sertçe çarpmıştı.

Aynı saniyede onu gören Raşit de endişeyle arabadan çıkıp hızla yanına geldi.

" İyi misin? "

Telaşla sözlerini sıraladığında bir yandan da gözleriyle Ali Nejat'ı kontrol ediyordu. Gözleri kaşının üzerindeki kızarıklıkta durduğunda, Ali Nejat gözlerini sinirle devirdi.

" Ne işin var senin burada? "

Öfkesi dinmezken, burada karşına çıkması daha da sindirmesini sağlıyordu. Ondan kaçarken ona yakalanıyordu. Böyle kör talihin!

" Özür dilerim, seni göremedim. Bir yerine bir şey oldu mu? Hastaneye gidelim mi? İyi misin? " 

Onu söylediğini umursamadan ard arda sözlerini sıralayan Raşit'e baktı.

Her zaman olduğu gibi yine tesbihi elindeydi. Böyle bir durumda bile unutmuyordu ya, Ali Nejat buna bile sinirlenmişti. Emindi ki, Raşit kaza yapsa ilk önce tesbihi iyi mi diye bakardı.

Kollarını tutup ona endişeli gözlerle bakarken, Ali Nejat bir an için oldukları konumu unutmuştu. İlk defa biri onun için bu kadar endişeleniyordu. Ve bu da Raşit'in dibindeki bedenine afallamayla bakmasına neden olmuştu.

Raşit, hala bir cevap vermeyen adamla iyice telaşlanırken, tuttuğu kollarından birini bırakıp onu çekiştirmeye başladı.

" Yürü hastaneye gidiyoruz. " 

Kollarını çekiştiren adamla kendine gelip kaşlarını kaldırarak kolunu çekmeye çalışıyordu. Bir yandan da durmuş,  onun gitmesini engelliyordu.

" Hayır, dur. Ben, iyiyim ben. "  dediğinde, Raşit ona kaşlarını çatarak baktı.

" İyi misin! Hayır bence hiç iyi değilsin! "  dediğinde, Ali Nejat onun neye bu kadar sinirlendiğini anlamamıştı.

HUSUMET-GayOù les histoires vivent. Découvrez maintenant