YİRMİ YEDİ

5.4K 425 41
                                    

Gençler ben Ali Nejat'ın Asaf ve Handan hariç bir de ikizleri var diye belirtmiştim ya, işte o ikizler artık yok. Bence gereksiz ve hiç onlarla ilgili bir şey yazasım yok. O yüzden siz Ali Nejat'ın sadece 2 çocuğu olduğunu bilin.
--------

Ali Nejat sabahtan beridir deli gibi ağrıyan başına rağmen yine de dosyayı bırakmadı. Asaf dün gece burada sabahlayacağını söylemişti, Karan'ın da şansa eve gidesi tutmuştu.

Artık sabah erkenden şirkete gelip akşam geç vakitte çıkmayı o kadar alışkanlık haline getirmişti ki, çalışmasa kendini tuhaf hissediyordu.

Ama şimdi ilk defa olarak başı bu kadar ağrıyordu, kendini inanılmaz yorgun hissediyordu.

Raşit'e olan öfkesini bir kenara bırakıp artık ona sıradan davranmaya karar verdiğinden beri kötü hissediyordu. Acaba yanlış mı yapmıştı onunla arasında kurduğu duvarı kaldırmakla?

Ama içinden bir ses Raşit'in bunu hakettiğini söylüyordu. Eğer onu gerçekten sevmese bunca yıl durur muydu, hayır. O yüzden de aklından geçenleri anında geri gönderip kendini doğru şeyi yaptığına ikna etmeye çalıştı.

Sol elini başından çekip saatine baktı. Saat 3'ü geçiyordu ve yarına yetiştirmesi gereken bir dosya olduğu için işi daha çok vardı. Normalde patron olduğundan dosya işlerini müdürüne bırakabilirdi ama bu önemli olduğu için kimseye bırakmak istememişti. Eğer birkaç saat bile geç kalsa mahvolacaktı onca emek.

Zaten Raşit'le birlikte giriştikleri şantiye işinin bitmesine de az kalmıştı. Bugün Raşit orada durması gerektiği için hiç yanına gelmemişti. Her ne kadar kendine yalan söylemeye çalışsa da, içten içe onu görmeye alıştığını inkâr edemiyordu.

İçindeki sıkıntı baş gösterirken gözlerini ovarak kalemi dosyanın içine bıraktı. Bir saatlik ara verse iyi olurdu yoksa daha kötü olacak gibi görünüyordu.

Bedenini rahat koltuğunda geriye yaslayarak başını arkaya attı. Beyninin içi zonklarken gözlerini yumdu. Tavandaki desenler sanki gözünün önünde hareket ediyordu.

Birkaç dakika boyunca öyle kaldıktan sonra kapı çaldı, ardından açıldı. Ali Nejat kimin geldiğine bakmadı bile.

Birkaç saniyelik bir sessizliğin ardından kapı yavaşça kapanarak adım sesleri ona yaklaşmıştı.

Ali Nejat kapalı gözlerinin ardından burnuna dolan kokuyla gözlerini açtı. Raşit çıkardığı ceketini uyudu sandığı adamın üzerine atacakken, biraz önce kapalı gördüğü mavilerin ona baktığını görünce istemsizce irkildi.

Bir adım geri giderken kalçası masaya çarpmıştı. Kısık mavileriyle ona bakan adama göz devirdi. " Ödümü kopardın! Niye ses çıkarmıyorsun? " diye sordu.

Ali Nejat onun korkmasına istemsizce sırıttı, birkaç saniyesini almıştı sadece. Raşit'in hayal gördüğünü sanacak kadar kısa bir dudak kıvrımıydı.

Raşit hâlâ dudaklarına şaşkınca bakarken Ali Nejat doğruldu.
" Senin burada ne işin var? " diye sordu, doğrulmasından dolayı geri çekilen adama bakıp. Raşit ceketini koltuğun kenarına bırakarak oturdu.

O da biraz önce Ali Nejat'ın yaptığını yapıp başını arkaya atarak kafasını sevdiğine çevirdi. Ali Nejat'ın hâlâ kendisine baktığını görünce gülümsedi.

" Yokluğuna daha fazla dayanamadım, bunun için beni suçlayamazsın. " diye cevap verdi. Ali Nejat'ın gözleri kısılırken tam kızacaktı ki Raşit konuştu.
" Ayrıca orası çok sıcak, bunaldım güneşin altında. Hem zaten önemli olan işleri halledip gerisini senin müdüre bırakıp geldim. " diye mırıldandı, sıcaktan dolayı açtığı birkaç düğme gömleğinin altındaki teni terden  parıldarken. Güneş tenine vurduğu için daha koyu gösteriyordu.

Ali Nejat'ın gözleri istemsizce Raşit'in açıkta kalan tenine değerken, ilk defa kendisine baktığını gören Raşit'in kalp ritmi hızlanmıştı. Bu bir saniyelik bakış bile ona yeterdi.

Ali Nejat kendisine olan siniri yüzünden başını sağa çevirip gözlerini sıkıca yumdu. Ne diye aptal gibi çıplak tenine bakmıştı ki!

Raşit kendine sinirlenip kaşlarını çatan adamdan gözlerini alamadı. Gözleri dalarken Ali Nejat'ı seyretti. Onu görmek için akşama kadar olan işleri saatler öncesinden bitirdiğini bilse ne derdi acaba?

Herhalde odasından kovardı diye düşündü. Bazen Ali Nejat'la ilgili hayallerini çok abarttığını düşünüyordu. Çünkü Ali Nejat öyle bir şeydi ki, onun hakkında fazladan hayal bile kuramıyordu. Bir gün ona iyi davranırken ertesi gün burnundan getiriyordu.

Biraz da olsa dinlenip kendine geldiğini hissederken bakışlarını dosyaya gömülen adama çevirdi. Garip bir şey fark etmesiyle gözleri kısıldı.

Ali Nejat'ın kalem tutan elleri titriyordu.

Oturduğu yerde doğrularak Ali Nejat'ı süzdü. Yüzünü arada bir buruşturuyordu ve fazlasıyla yorgun bir hâli vardı.

" Ali Nejat? " diye seslendi sesindeki endişeye engel olamayarak.

Ali Nejat yumduğu gözlerini açıp karşısında ona endişeyle bakan kahvelere çevirdi. Gözleri döner gibi olduğunda kendini toparladı. Başı çok ağrıyordu.

" Efendim? " diye mırıldandı, baş ağrısı sesine de yansımıştı.

Raşit yerinde doğrularak ayağa kalktı. Ali Nejat'ın ona kızmasını umursamadan yanına gitti. Elini koltuğun yaslanma yerine atarak kendine çevirdi.

Ali Nejat ona baygın gözlerle bakarken elindeki kalemi alıp masaya bıraktı.

" Ne zamandan beri dinlenmedin sen? Berbat görünüyorsun, kalk hadi. " dedi.

Kolunu onun koluna atıp yavaşça tuttu tepkisinden korkarak. Ali Nejat gözlerini yumup kendine gelmeye çalıştı. Şimdi olmazdı, onun yanında kötüleşemezdi.

" İyiyim ben. " diye mırıldandı ama sesi bile kısık çıkıyordu.

Raşit bu sefer emin olarak diğer kolunu beline sarıp kaldırdı. Ali Nejat ona engel olacak gücü kendinde bulamazken bedenini Raşit'e yasladı. Etraf ve Raşit gözlerinin önünde dönüp duruyordu.

Gözlerini açık tuttukça daha kötü hissederken, yumdu. Elleri istemsizce Raşit'in koluna tutunmuştu.

" Ali ayakta duramıyorsun bu nasıl iyi olmak? " diye çıkıştı Raşit. Ali Nejat'ın başını omzuna yaslamasıyla düşmemesi için belinden destek oldu.

Sıkıca tutarak yürütmeye çalıştı.
" Çok kötü görünüyorsun. Hastaneye gidelim mi? " diye sordu, bir yandan yürürken.

Ali Nejat'ın belli belirsiz olumsuz anlamda mırıltılar çıkardığını duydu. Başını çevirip kapalı gözlere bakacakken bir anda kucağında yığılan bedenle içine bir korku düşerken anında kucağına alıp şirketten çıkarak hastaneye sürdü.

İçinde garip bir korku vardı.

HUSUMET-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin