YİRMİ ÜÇ

5.3K 405 29
                                    

Asaf şaşkınca karşısındaki görüntüye baktı. Bir yanda nasıl buraya geldiğini anlamadığı Rıdvan, diğer tarafta da yerde baygın bir şekilde yatan Karan.

" Senin ne işin var burada? " diye sorabildi en sonunda Asaf.

Rıdvan öfkeli gözlerini yerdeki adamdan çekip onu şaşkınlıkla karışık bir sinirle izleyen adama çevirdi. Asaf'ın gözleri ondayken, yerdeki şerefsize bir bakış atıp yanına geldi.

Biraz önce tesadüfen tanık olduğu şeyin siniri hâlâ üzerindeydi ve kolay kolay geçeceğe benzemiyordu.

" O adam seni taciz mi ediyordu? " diye sinirle soluduğunda, kendi kulaklarına bile iğrenç geliyordu öyle bir şey. O dokunmaya kıyamazken başkaları canını yakıyordu, ona izinsiz dokunuyordu.

" Seni ilgilendirmez. " diye geçiştirdi Asaf ama kollarını tutup onu sarsan ellerle şaşkınca Rıdvan'a baktı.

" Asaf beni deli etme, bak zaten cinlerim tepemde! Çabuk bana her şeyi anlat, üç saniyen var! "

Asaf Rıdvan'ı ilk defa bu kadar sinirli görüyordu. Aslında onun böyle bir şeye tanık olmasını istemezdi ama yerdeki Karan'a gözü kaydığında, zaten fazlasıyla ortada yer aldığını görebiliyordu. Bu yüzden de Rıdvan'ın kollarını kendinden uzaklaştırıp başını diğer tarafa çevirdi.

" Ne gördüysen o. " diye mırıldandı. Böyle bir şeyin içinde bulunmak bile midesini alt üst ediyordu.

Ama zoruna giden şey, Rıdvan'a bu şekilde göründüğüydü. Acaba hakkında yanlış bir şey mi düşünmüştü?

Rıdvan, başını diğer tarafa çevirip mırıldanan Asaf'la sinirle yumruklarını sıktı. O itin ağzını yüzünü dağıtmak istiyordu. Bunca zamandır Asaf sözlü ve sözsüz taciz ediliyordu ama kimse bilmiyordu. Kim bilir nasıl kötü hissediyordu böyle zamanlarda.

Rıdvan düşündükçe daha da sinirlenirken ayağının altındaki adama bir tekme attı. Hıncını alamayıp bir de tükürdüğünde, Asaf başını ona çevirdi.

" Ulan piç! Sen kendine gel, bak ben nasıl seni Mevla'ya kavuşturuyorum! " diye sinirle söylenmeye devam ediyordu Rıdvan.

Asaf ona bakarken içinde bir duygu hissetti. Rıdvan ondan iğrenmemiş miydi? Gerçi bu olanlar onun suçu değildi ama... İnanmayabilirdi de.

Yüzündeki tebessümden habersizken Rıdvan ona dönüp baktığında, sinir geçer gibi olmuştu. Asaf ona gülümseyerek bakıyordu.

Birkaç saniye bakıp gözlerini kaçırdı Asaf.

" Senin burada ne işin vardı peki? " diye tekrar sordu Asaf. Rıdvan'ın bu gece onun karşısına çıkması şans mıydı yoksa kader mi emin olamıyordu.

" Sabah da dedim ya arabadan ses geliyor diye. Eve gidiyordum ama yarı yolda kaldım. İyi ki de kalmışım. Yoksa kim bilir böyle bir şerefsize daha ne kadar dayanacaktın. " diye cevapladı Rıdvan.

Asaf başını salladı. Ardından etrafına baktıktan sonra Rıdvan'a döndü.

" Ölmemiştir değil mi? "

Rıdvan onun gözlerine bakıp yere eğildi. İki parmağını Karan'ın boynuna bastırdığında, parmaklarına değen damarlarla başını salladı.

" Yaşıyor şerefsiz. " diye mırıldandı doğrulurken.

" Ne yapacağız bunu peki? Babam görürse ortalığı yıkar. " dediğinde, Rıdvan düşündü.

Aklına gelen şeyle Asaf'a döndü.

" Gel yardım et bana. Ben nereye götüreceğimizi biliyorum. " diyip Karan'ı tuttuğunda, Asaf da eğilip bacaklarından tutup kaldırdı.

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now