KIRK ÜÇ

3.3K 348 19
                                    

Günün 4. bölümü. Parmaklarım koptu ama değdi aksdşskkdkd
Yorum atın ki çabama değsin yavrular.
---------

Akşamdan sonra Karan eve geldiğinde, Asaf her hareketine artık ayrı bir titizlikle dikkat ediyordu. Yediği yemekten, içtiği suya, yürüdüğü yollara kadar inceliyordu.

Rıdvan'ın dediği gibi yine bir ilaç almıştı ama daha görmemişti Asaf. Akşam üzeri tekrar Rıdvan'ı arayıp daha önce sakladığı ilaçları ona vererek güvendiği bir doktora vermesini istemişti.

Gördüğü kendi fotoğraflarından sonda Rıdvan hâlâ yüzüne bakarken utanıyordu ve bu durum Asaf'ın hoşuna gidiyordu istemsizce.

O kendi kendine düşünürken gelen adım sesleriyle yataktan çıkıp kulağını kapıya yasladı. Birkaç saniye sonra adım sesleri onun odasının önünden geçip merdivenlere ulaşmıştı. Uzaklaştığında Asaf bekletmeden kapıyı açtığı gibi kapatmadan aşağı indi.

Çıplak ayakları ses çıkarmazken sessizce bir ses aradı. Mutfaktan geldiğini anlayınca hızlı davranarak ilerledi. Karanlık koridorda başını ışığı açık mutfağa uzattı. Karan arkası dönük bir şekilde önüne bakıyordu.

Tezgâhta duran suya cebinden çıkardığı ilacı koyup karıştırdığında, Asaf sinirle baktı. Acaba o ilaç ne işe yarıyordu? Bir an önce öğrenmeliydi yoksa işler rayından çıkardı. Ve tabii bir de o şerefsiz ilaçları kime içiriyordu.

O düşünürken bir anda arkasını dönen Karan'la kaçacak yeri kalmadığı için mecburen mutfaktan içeri girip, yeni uyanmış numarası yaparak gözlerini ovuşturdu. Yanından geçen Karan'a çarptığında, elindeki suya dikkat kesilerek geriye çekilmişti Karan.

Asaf belli etmeden uyku mahmuru bir şekilde baktı. Gözlerinin uykusuzluktan kızarması da oyununa tuz biber olmuştu.

" O kayınço? Hayırdır gece gece? " diye alayla sataşan adamla, gözlerini devirmek istese de yapmadı. Onun yerine her zamanki çatık kaşlı, sinirli ifadesini takındı.

" Sana ne! " diye çıkıştığında, Karan güldü.

Asaf'ın gözleri elinde sıkı sıkıya tuttuğu suya kaydı. Ardından çok susamış gibi yaparak eline uzandı.

" Hop hop! " diyerek, panikle elini geri çeken adamla duraksadı. Karan yaptığı şeyin şüphe uyandırdığını fark ettiğinde boğazını temizledi.

" Ne var ki versen, alt tarafı bir su! " dedi Asaf saf gibi görünmeye çalışarak.

Karan da kendini gülmeye zorlamıştı. Ardından kırdığı potu telafi etmek için sözlerini sıraladı.

" Alt tarafı su değil işte, ben ona limon sıktım. " diye açıkladığında, Asaf hm'ladı. Ardından inanmış gibi yaparak omuz silkti.

" İyi. Kime götürüyorsun ki? " diye sordu. Tahmin edebiliyordu kime olduğunu ama kesinleştirmek istiyordu.

Karan Asaf'ın bir şey anlamadığını görünce rahat bir nefes aldı. Asaf içten içe sırıttı. O aldığın rahat nefesleri gün gelecek götüne sokacağım şerefsiz!

" Kime olacak? Handan için yaptım, belki iyi gelir. " dediğinde, Asaf başını salladı.

" İyi. " dediğinde, Karan daha fazla durmayıp yanından geçti.

Asaf birkaç saniye arkasından bakıp peşinden çıktı. Merdivenlerden çıkacakken bir anda kapıdan tıkırtılar gelmeye başladığında duraksadı. Gecenin köründe kimdi ki?

Adımlarını bu sefer kapıya çevirdiğinde, hâlâ tıkırtılar gelmeye başlayan kapıyı açtı. Ali Nejat kapının önünde durmuş, elinde anahtarla deliği tutturmaya çalışırken bir anda açılmasıyla dengesini kaybederek açık kapıdan içeri düştü.

Asaf şaşkın bir ifadeyle kucağına düşen babasını tuttu. Buram buram içki kokarken yüzünü buruşturmadan edemedi. Babasının bu kadar içtiğine çok nadir şahit olurdu ama ilk kez ayık olmayan bir kafayla eve geliyordu. Normalde içse bile kimseye ayak bağı olmadan sessiz sedasız odasına çıkardı. Belli ki bu sefer işler farklıydı.

" Baba? " diye seslendi şaşkınca.

Ali Nejat kendisini havada yakalayan kişinin kim olduğunu idrak edemeyip kollarından tutunarak kalkmaya çalıştı. Bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini bilmiyordu.

" Raşit... " diye bilinçsiz bir şekilde konuşan babasının kolunu omzuna atarak kapıyı ayağıyla kapattı. Ardından onu içeri taşıyarak zor bela odasına çıkarıp yatağına yatırdı.

Üzerinde ceketi yoktu ve kravatı rastgele çözülmüş bir hâlde boynunda duruyordu.

Asaf başını sağa sola sallayarak kravatı boynundan çözüp babasının ayakkabılarını da çıkarıp üzerini örttü. Tam gidecekken elini tutan adamla durup baktı.

Ali Nejat'ın gözleri kapalıyken elini sıkı sıkıya tutmuştu, sanki gitmesinden korkuyordu.

" Raşit..." tekrar Raşit'in adını mırıldandığında Asaf üzgün gözlerle bakarken üzerine eğildi. Aklına Rıdvan'ın dediği şeyler gelince kalbi ağrımıştı. 30 yıl... Raşit ağa babasını 30 yıldır seviyordu...

Bilinçsiz de olsa adını sayıklayan adamın da bir şeyler hissettiği görebiliyordu. Yoksa kim düşmanını çakır keyif bir hâlde sürekli sayıklardı ki?

Babası tekrar sessiz sessiz mırıldandığında sesini çıkarmadan dinledi.

" Aptal Raşit... Beni de yaktın... Kendini de yaktın... Aptal..." sonlara doğru tuhaf ve anlamsız sözler söyleyen adamla doğruldu. Kim bilir neler yaşamıştı bunca yıl. İçten içe acıyordu ikisine de. İnsan sevdiğiyle olamadıktan sonra yaşamasının ne anlamı kalırdı ki?

Odadan çıkarak kız kardeşinin odasına gitti. Kapıyı çalıp bekletmeden içeri girdi. Tek temennisi babasıyla uğraşırken kız kardeşinin o ilacı içmemiş olmasıydı.

Odada göz gezdirdiğinde Handan kapıdaki abisine şaşkınca bakarken, Karan'ın getirdiği su hâlâ dolu bir şekilde önünde duruyordu. Asaf rahat bir nefes alarak içeri girdi. O sırada Karan banyodan çıkmıştı.

" Abi? Hayırdır? " diyen kız kardeşinin yanına gitti.

" Rahatsız ettim ama gömleğimi bulamadım da, burada mı diye baktım. " dedi, birkaç saniyede uydurduğu yalanla kendini tebrik etti içinden. Karan sayesinde usta bir yalancı olup çıkacaktı en sonunda.

" Gece gece ne gömleği kayınço? Sabahı bekleyemez mi? " diyen Karan'la, ona döndü.

" Bekleyemez. Sabah giyeceğim o yüzden dolabına bak. Belki yanlışlıkla seninkilerin arasına karışmıştır." dediğinde, Karan bir şey diyecek gibi olsa da Handan'ın demesi üzerine homurdanarak dolabına gitti.

Asaf da Karan'ın arkasından gıcık bir ifadeyle bakıp, Handan'ın yanına giderek oturdu. Karan arada bir ona bakıp tekrar dolaba dönerken, Asaf kız kardeşiyle havadan sudan konuştu. Ama bir gözü sürekli sudaydı.

Birkaç saniye sonra Karan sinirli bir ifadeyle döndü. " Yok burada. " dediğinde, Asaf ayağa kalkarken elini rastgele savurarak bardağa vurup devrilmesini sağladı.

Sanki istemeden yapmış gibi şaşkınca bakarken, Karan'ın korku dolu ifadesini görünce bıyık altından sırıtarak baktı.

" Ah, döküldü tüh..." diye geveledi ağzının içinde Asaf, içten içe zaferine sırıtırken.

" Önemli değil abi zaten içmeyecektim. " dedi Handan ayağa kalkarken.

Karan yanlarına gelip Handan'ın kolunu tuttu. " Olur mu öyle şey gülüm, ben sana yeniden getiririm. " dediğinde, Handan karşı çıktı.

" Gerek yok canım. İçesim yoktu zaten. " diyerek devrilen bardağı masaya koydu.

Karan'ın yüzünde sinirli bir ifade oluşurken birkaç defa daha ısrar etti ama Handan her seferinde reddetti. Daha fazla üstelemeden vazgeçtiğinde, Asaf iyi geceler dileyerek odadan çıktı.

Odasına giderken ellerini birbirine çırptı.
" İşte böyle böyle bütün planlarını başına geçireceğim Karan. Bekle sen. "

HUSUMET-GayWhere stories live. Discover now