28 | #f5deb3

1.4K 214 89
                                    


Defterlerimin tümü bıraktığım yerdeydi. Hüma ofisteki çalışma masamın asla toplanmayan köşesinde, bir dertop halinde bıraktığım dosyaları bile düzenlemeye kalkmamıştı. Yokluğum, taşlaşmış kalıntılar halinde bu odada varlığını sürdürüyordu. Bir gün geri döneceğimi mi ummuştu yoksa hiç umut kalmadığını mı kabul edip bırakmıştı?

Bilgisayarı açtım ve boş sayfaya baktım. Boş sayfalar da dönüp bana baktı.

Hüma içeri girdiğinde, beni yerimde bulduğuna şaşkın görünüyordu.

"Burası olduğu gibi duruyor," dedim.

"Evet. Senin odan. Senin masan. Ne bekliyorsun?"

Hüma kararlı bakışlarını üzerimden çekmedi. Ayağa kalktım ve kenarda duran boş kutulardan birine defterlerimi yerleştirmeye başladım. Eşyaları oradan oraya koymamı izlerken gözleriyle sanki yolumu okumaya çalışıyordu.

"Tamamen oraya mı taşınıyorsun şimdi?"

"Oraya derken Soner'in basın karargahını kastediyorsan, hayır. Bunu yapmayacağımı söyledim zaten."

"Bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsin Bahar," dedi Hüma. Soner basın işlerini yönetecek başka birini elbette bulabilir. Yaptığı sadece emrivaki."

Davetsiz bir misafirliğe emrivaki denirdi, Soner'inkisi ölüm çağrısıydı.

"Emrivaki değil Hüma, mecburiyet. Bunu sen de biliyorsun. Ne kadar yakın, o kadar iyi."

Hüma sözcüklerin hiçbir birleşimiyle beni vazgeçiremeyeceğini anlamış görünüyordu. Neyi neyle bir araya getirse benim için anlamı olan bir bütün olmayacaktı, kabul etmek zorunda kalmıştı. "Bir davet vermeyi düşünüyorum," dedi, bir süre öylece dikildikten sonra. "Soner'in ortaklığı şerefine."

Bu yaştan sonda sözcüklerle olmadık tamlamalar icat etmeye başlamıştı demek. Davet, Soner, şeref, bir arada ne yapıyordu?

"Anlamadım."

"Haber müdürlerini de davet edeceğim, Ayşegül'ü falan," diye devam etti, anlamadığım kısım buymuş gibi. "Saffet buna pek gönüllü değil ama planladım bile. Bu hafta sonuna yetiştirmeyi düşünüyorum. Sen de geliyorsun."

"Ne yapmaya çalışıyorsun Hüma?"

"Ayşegül'ün ağzı gevşektir. Soner'in evindeki göz altı olayının haberini yapmak konusunda Saffet'le takıştılar o zaman. İstediği gibi bir haber yapamadı sonunda tabii ama, uğraştı. Şimdi ona dosdoğru elinde ne var ne yok diye sorarsam kabuğunu kapatır ama içini daha rahat dökebileceği bir ortam yaratırsam..."

"Ne yapmaya çalışıyorsun, Hüma?" dedim, sesini bastırarak.

"Gel işte Bahar. O davete gel. Eğer medya grubunda bilmediğimiz bir şeyler dönüyorsa, dumanı orada mutlaka tütecektir. Tütmese de tüttüreceğim. Şüphen olmasın."

Şüphem vardı. Hüma'nın niyetinden değilse de yapacaklarının sonuçlarından. Soner'in iş teklifini kabul eden bendim fakat yanından olabildiğince uzak durmak için elimden geleni de yapacaktım. Şerefine verilecek özel bir davet, bulunmak istediğim son yerdi.

En son şerefine verilen bir davetten çıktığımda, hayatım kararmıştı.

"Geleceksin, tamam mı bak?"

"Tamam. Israr etmeyi bırakabilirsin artık, tamam."

Hüma sesimin bıkkın tonundan değilse de aldığı cevaptan memnun kalarak yanıma geldi. Bir kenara ayırdığım boş defterleri, yaptığım küçük koliye yerleştirmeye başladı. "Bütün eşyalarını da toplayıp gitme sakın. İki gün oradasın, üç gün burada. Gerekirse Soner'le konuşurum."

Cemre Düştü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin