43 | #9370db

1.2K 178 43
                                    




🏜

"Bunu gerçekten bugün, şu saatte yapmak zorunda mıydık Ahu?"

Elinde iki büyük boy filtre kahveyle yanıma gelen Ahu karton bardağı bilgisayarımın yanına bıraktı.  Uykunun her türlü izini taşıyan suratı, zoraki bir tebessümle gerilmişti. Elinde olsa Yağmur için tek bir dakika dahi harcamazdı ama bu sabah onunla bir saat harcayacağı yetmezmiş gibi, beni de işine ortak etmişti.

"İnan bana o sahtekarla yüzgöz olmaya meraklı değilim. Bana kalsa sevimsizi bir kaşık suda kendim boğacağım ama biliyorsun, ne iş çevirdiğini öğrenmek zorundayız. Kızı bir saat oyalamamız lazım işte."

Yağmur'u bir saat oyalamamız lazımdı çünkü kendisi Tunç'un iş teklifini kabul etmişti ve bundan sonra ne iş çevireceğini öğrenmek için şirket telefonuna bir takip yazılımı yüklenmesi gerekiyordu.

"Tunç rica etti, ben de bir şey diyemedim," dedi Ahu. Çaresizliğe teslim olduğunu anlamamı istiyordu. "Şirkette durumlar malum. Şu an ne berbat bir halde olduklarını tahmin ediyorsundur sen de..."

Tahmin etmekten ötesini yaşıyordum.

Ahu kahvesinden büyük bir yudum aldı. Şiş gözlerini güçlükle aralarken omuzlarımdaki devasa ağırlığı geç de olsa fark etmiş olmalıydı ki ifadesi gölgelenmiş, gecikmiş bir merakla dolmuştu. "Çok yorgun gözüküyorsun, iyi misin sen abla?"

Sorusunda isabet vardı; beni Yağmur'la muhatap ederek çektireceği işkencenin demek ki az çok farkındaydı ve biraz merhameti de varsa belki beni azat ederdi. Ama sorusu talihsiz de bir soruydu, zira neden bunca yorgun olduğumu ona açıklayamazdım.

En azından tamamını. Şimdilik.

"Sana geçen gün bahsettiğim bir konu vardı... Yarım kalmıştı," dedim, laptopun ekranını kapatıp. "Londra'da ulaştığımız kadın..."

Ahu'nun gözleri önce şaşkınlıkla büyüdü, sonra bunu nasıl unuturum diyen türden bir esefle kısıldı. "Tabii ya! Soner'in eski sevgilisi! Tamamen aklımdan çıkmış benim! Evet, o konu ne oldu? Kadınla konuştunuz mu bir daha?"

"Konuşmaktan biraz daha fazlası oldu..."

Ahu kapıya baktı, Yağmur'un her an içeri gireceğini biliyor olmaktan şu an ölesiye nefret ediyordu. "Nasıl yani 'çok daha fazlası'? Anlat hemen!"

"Ben o gün... Toprak'ın bizimle buluşmaya gelmediği, şirketten çıkıp ortadan kaybolduğu gün yani... Onu hastanenin bahçesinde buldum. Öylece oturuyordu... Çok perişandı."

Ahu üzüntüyle başını salladı. "O erken doğum olayı çok canını sıktı, evet."

"İçimde tutamadım daha fazla... Anlattım olanları..."

Ahu onlarla ne kastettiğimi anlamış gözükmüyordu. "Soner'in eski sevgilisini bulmanızdan mı bahsediyorsun?"

"Evet."

"Bu neden gizlemek zorunda hissettiğin bir şeydi ki zaten? Yani öğrenmesinde ne sakınca var?"

Bunun cevabı son derece basit ve bir o kadar zordu, o cevapla doğruca söylemekten başka bir şey yapılamazdı.

"Kadın tıpatıp Toprak'ın ablasına benziyor Ahu."

Ahu'nun gözleri derin bir reddedişle irileşti. "Nasıl yani???!" Alçalttı sesini. "Abisinin karısına tıpatıp benzeyen bir kadınla mı aşk yaşamış?"

Bu cevabın da son derece basit ve bir o kadar zor olmasından mütevellit, sustum. Sessizlik yeterince şey söylüyor olsa gerekti ki Ahu başını sağa sola salladı, dehşet içinde.

Cemre Düştü | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now