51 | #ff00ff

1.1K 148 100
                                    



Merhaba,

Kışın ne kadar kara geçtiğine aldırmadan cemrenin hep düştüğü, baharın hep geldiği bu topraklar, yakında sonsuz bir bahara kavuşuyor... 🍃🍂💧🌤️

Cemre Düştü, son 5 bölümü ile sizlerle olacak.

İyi ki buradaydınız. 🤎

Sağlıcakla, afiyetle,

V.


🏜️

"Bunu açıklamak ister misin Soner?"

Soner, Tunç'un önündeki sehpaya bıraktığı telefonu eline aldı ve henüz birkaç saat önce, buradan sadece metreler uzakta çekilmiş olan fotoğrafına kayıtsızca göz gezdirdi.

"Peşime adam mı taktın Tunç?" dedi, uzun, anlamsız bir esin ardından. Ortağının sorusunun cevabının bu olmadığını bildiğini, ama ona o cevaptan başka her şeyi vereceğini söylüyor olmalıydı.

Mesela, sert bir gözdağı.

"Tam olarak neyin hesabı sorduğunu öğrenebilir miyim? Ve başlamışken Ahu ve Bahar'ın neden aramızda olduğunu da anlatmak istersin belki. Çünkü besbelli, hassas bir şirket meselesinden söz ediyoruz."

Otelin suit'indeydik. Tunç yanımıza geldikten ve Soner'in hastane yöneticileriyle locada olduğunu söyledikten sonra barın dış kapısından, kimse bizi görmeden çıkmıştık. Tunç, otelin süitinin müsait olup olmadığını öğrenmiş ve Soner'i arayıp bir saat içinde orada buluşmak istediğini söylemişti. Ardından da Toprak'ı çağırmıştı.

Toprak ayağa kalktı ve gömleğinin şeritlerini çekiştirdi hafifçe. "İstersen olayların gidişatını ben anlatayım, Soner," diyerek söze girdi. Sesi sinir bozucu derece boğuk ve kalındı. "Yönetim Kurulu toplantımız, sen bir işin olduğunu söylediğin için erken bitince, Tunç da ofis dışına çıktı. Bir saat kadar sonra beni aradı. Bu otelin barında olduğunu söyledi ve beni çağırdı. Pek içki havamda değilim, dedim. O da bana, önemli bir şey var ama, dedi. Aslında Tunç buraya tesadüfen gelmiş. kızların burada buluştuklarını öğrenince yanlarına uğramak istemiş. Bak sen şu işe ki, içeri girince enteresan bir manzara ile karşılaşmış... Bu anı ölümsüzleştirmeden de edememiş çünkü şirket ortağımız, yani sen, yargıya taşınmak üzere olan bir olayın yaşandığı kurumun yöneticileriyle, aynı masadaymışsın."

Soner Toprak'ın sesindeki iğneleyici tondan belli etmemeye çalışsa da açıkça rahatsız olmuştu. "Sesindeki imayı anlamakta zorlanıyorum, Toprak," dedi, düz, kuru bir sesle. "Ben profesyonel bir yöneticiyim. Herkesle yemek yiyebilirim, bir şeyler içebilirim. Söz konusu hastanenin, sektörün en büyük gruplarından biri olduğunu farkındasın herhalde. Münferit bir davadan başka Ahmet Bey'lerle konuşacak pek çok konumuz olabilir."

Toprak'ın gözlerinde, Soner'e sabretmekte zorlandığını ve maval okumayı hemen kesmezse her şeyin mümkünmüş gibi daha da kötü olacağını ilan eden bir ifade oluşmuştu. Tam ağzını açacak gibiyken Soner sözüne devam etti.

"Ayrıyeten, ortağı olduğum şirketin çıkarlarını gözetecek adımlar atma yetkimin de olduğunu sanıyorum. Hastane yönetimi, davacıları geri adım atmaları konusunda yönlendirebilir mi, yönlendiremez mi, hazır görüşmüşken bunu da bir yoklamak istedim, doğru... Bu gibi meselelerde diplomasi sandığından çok daha etkili bir yoldur. Siz ikinizin bunu bu kadar tuhaf karşılamanızı garipsiyorum açıkçası."

Cemre Düştü | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now