44 | #fde910

1K 171 45
                                    



🏜️

"Bu anlamlı gecede beni yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ediyorum sevgili dostlar! Tabii kitabı okumayı bir hafta içinde tamamlayanlara, özel bir teşekkür ödülüm olacak, o ayrı!!"

Küçük bir alkış furyası yüksek tavanlı salonun içinde yankılandı. Soner, hoş geldiniz konuşmasının aldığı tepkilerden memnundu. Lansman daveti için kurulmuş olan ve birazdan başlayacak soru cevap etkinliği için karşılıklı yerleştirilmiş iki sandalyeden birine oturmak üzere podyuma çıkarken yüzü gülüyordu.

"Kalabalık güzel. Mekân da şahane olmuş, elinize sağlık," dedi, Hüma ile benim yanımdan geçerken.

Sahte şükranını suni bir tebessümle karşılamak farzdı. "Bu akşam kolun biraz yorulacak, epey bir imza atmaya hazır ol," dedim.

Hüma bana katıldı. "Kalabalık bu kadarla sınırlı değil, dışarıda vale sırası feci."

Soner epey bir imza atmaya ve dakikalar içinde gözünün gördüğünden çok daha geniş hale gelecek kalabalığa hükümdarlık etmeye hazırdı. Podyumun karşısındaki sandalyelere yavaş yavaş yerleşen insanları izliyor, bir yandan da kısık sesle moderatörle son metinlerin üzerinden geçiyordu.

Topluluğun içinde kaybolmak için mekânın sütunlarından birinin arkasına girmiş olan Tunç ile Ahu'nun yanına gittim. "Toprak'ı gördünüz mü?"

Ahu, bunu onun bana sorması gerektiğini düşündüren bir ifadeyle bana baktı. "Haberin yok mu gelip gelmeyeceğinden?"

Haberim vardı ama haberim olan şeyden pek hoşlanmıyordum. Toprak bu ortamda bulunmayı her bir zerresiyle reddettiği için gelmeyeceğini söylemişti ve Soner'e ilan etmek üzere olduğumuz gizli savaşın politik bir hamlesi olarak sırf görüntü açısından da olsa burada olması gerektiğini ona kabul ettiremediğimden, şu an burada yoktu.

"Gelmeyeceğim diyordu," dedi Tunç, bu kararı benim kadar tasvip etmediğini belli ederek.

"Burada olması gerektiğini söyledim ama dinletemedim işte," dedim. Çıkmayan candan kesemediğim umuda takılıp kalan gözlerim, etrafı kolaçan etmekten vazgeçmiyordu.

"Haddinden çok insan var burada, belki de gelmediğini fark etmez," dedi Ahu, kendi kendisini bile ikna edemeyen bir ses tonuyla.

"Sence bu mümkün mü?" diye sordu Tunç.

Ahu buna cevap vermek yerine başka bir noktaya parmak basmayı uygun görmüştü. "Benim asıl merak ettiğim şey, Soner'in Yasmin çıkıp gelir diye korkudan altına sıçıp sıçmadığı. Neticede kadını resmen bu organizasyona davet ettiniz!" Gözleri marazlı bir merakla podyuma dikilmiş, böyle bir olayın vuku buluşunu izleme arzusuyla dolmuştu.

"Benim veya Hüma'nın ağzını aramadı bu konuda," dedim, Ahu'nun baktığı yere bakarak. Soner son derece özgüvenli ve korkusuz görünüyordu. "Organizasyondan kimseye sorup soruşturdu mu, bilmiyorum."

"Bu ihtimali düşünmemeye çalışıyordur," dedi Tunç.

"Bunun ihtimalden öteye geçeceğini de zannetmiyorum zaten," dedi Ahu. "Her ne kadar bu manzaraya tanıklık etmek istesem de o kadının henüz Soner'e şüpheyle yaklaşacak raddeye geldiğini sanmam."

"Henüz orada olmadığı doğru... Ama gelecek."

Hepimiz birden arkamızı döndük ve koyu lacivert takım elbisesinin içinde yıkık dökük bir adam için fazlaca yakışıklı görünen Toprak Çelebi'ye baktık.

"Gelmişsin!" dedim, içinde bulunduğumuz ortama da bana da fazla kaçan bir heyecanla.

Tunç Toprak'ın yanına gelip omzuna vurdu hafifçe. "İyi ettin abi. Hoş geldin."

Cemre Düştü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin