32 | #92000a

1.4K 193 124
                                    


🏜

Ahu'nun evine girdiğimizde vakit öğleni bulmuştu. Hava sıcaktı. Kuruydu. Sabahki cılızlığına inat cayır cayır parlayan güneş tepeye kurulmuş, şehri sonbaharı aratan bir ateşle yakıyordu.

"Telefonda söyleyemeyeceğin bir şey mi oldu?" dedim, hızla koşarak kapıya çıkan Ahu'ya.

Ahu kapıyı kapatıp ardımızdan içeri girdi. "Evet," dedi. Toprak'la bana baktı. "Siz... kapıda mı karşılaştınız?"

Ahu sorduğu sorunun yersizliğini geç fark etmişti. Çok üzerinde durmazsa geçiştirip gidebileceğini düşünerek susmuştu. Konuyu değiştirmeye bile kalkmıştı. "Neyse, ne içersiniz?"

"Ben bir şey almayacağım," dedi Toprak. Gözüne bir damlası girmemiş uykuya olmadığı kadar, ağzına henüz girmemiş bir yudum suya da mı ihtiyacı yoktu? Gerçek bir kahramandı, belki ondandı. Emanetine göz kulak olmuştu, emaneti bunu bilmeden. Ben bilmeden. Kimse bilmeden.

Tunç pencerenin önünden ayrılıp içeri döndü. Sigarasını söndürdüğü küllüğü bir kenara kaldırdı. Yerine otururken Toprak'ı şöyle bir süzdü. Bir şey anlaması gerektiğini anlıyordu, ne anlaması gerektiğini anlamıyordu.

"Sen iyi misin abi?"

"İyiyim."

Ahu iki fincan kahveyle salona girdi. Bir şey istemeyişimize aldırmamıştı. Kahveleri getirdiği tepside ufak bir sürahi ve boş bardaklar da vardı. Kalkıp kendime bir su doldurdum.

"Ne oldu Ahu?" dedim, daha fazla sabredemeden.

"Şu mezarın açılması meselesi," dedi Ahu. Konuya girmeden, son bir detaydan emin olmak ister gibi Tunç'a döndü. "Toprak Yağmur'un mezarı açtırma fikrine ne tepki verdiğini biliyor, değil mi?"

Toprak söze girdi, bunun kendisinin cevaplayabileceği bir soru olduğunun altını çizmek ister gibi. "Biliyorum."

Ahu başını tamam anlamında sallayıp yerinden kalktı ve sehpanın başına yürüdü. Her ciddi bir şey söylemek zorunda olduğunda yaptığı gibi yerinde duramıyordu. "Ben de sebebi hakkında sanırım bir şeyler biliyorum," dedi, nihayet ağzındaki baklayı çıkararak. "Yağmur'un Ferit'le ilişkisi olabilir."

Telefonda söylenemeyecek bir şey olduğu konusunda belki de haklıydı.

"Adamın karısını araştırdım. Görünen o ki Yağmur'un bize anlatmayı atladığı bambaşka bir hikâye varmış orada. Ferit'le karısı boşanmak üzerelermiş meğer. Evleri ayırmışlar. Kadın dava açmak için hazırlık yapıyormuş. Ferit'in onu iş yerinden birisiyle aldattığına dair kanıtı varmış."

O birisinin kim olduğu galiba açıktı.

Birisi, Yağmur'du.

Başından beri ketum olması, kaçak dövüşmesi, Ferit'in karısıyla görüşmemize engel olmaya çalışması ve nihayet panikleyip kaçması bundan olmalıydı.

"Mezarın açılmasına da bu yüzden karşı demek," dedi Tunç.

"İçimden bir ses sadece bu kadarla sınırlı olamaz diyor," dedi Ahu.

"Adamın sevgilisiyse, çok daha fazla şey bildiği kesin," dedi Tunç.

"Ne biliyorsa ağzından almak zorundayız," dedi Ahu. "Aksi takdirde boşa kürek çekiyoruz."

Yağmur'un bu işi kurcalamamızı istemiyorsa, neden bize geldiğini anlamıyordum. Bu işi kurcalarsak eninde sonunda sırrına ulaşacağımızı biliyor olmalıydı. Biliyorsa sırrının nereye kadar sır kalacağını sanıyordu? Bilmiyorsa bunu bilmeyecek kadar aptal mıydı?

Cemre Düştü | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now