Düzen Değişiyor

5.3K 437 68
                                    

Tadı damağındaydı.
Gökyüzü daha renkli olacaktı.
Tatsız yemekler nasıl baharatla anlam kazanıyordu tuz ile hazırlanıyordu işte öyleydi.
Tatsız bir yemeği tatlandıran masum baharattı.
Kat kat yufkadan fıstıklı cevizli o hamuru  lezzetlendiren tereyağı idi.
Kaynar şerbetin fokurdaması gibi fokuruduyordu kanında.

İhtiyacı vardı hemde karşı koymaya cürret edemeyecek  kadar yoksundu.

Damarlarında şerbet misali tatlanacak o sıvıya ihtiyacı vardı.
Dudakları kurumuş dili dişine yapışmıştı.
Susuz hissediyordu öyle ki Kerbela sahrasında esir düşmüş kadar susuzdu.
Beyninde hissettiği aciziyet hissi ile yatakta kıvranırken bir an önce Mirza'yı aramak için telefona uzanmaya çabaladı.

Lakin rüya ile uyanıklık arasında bir yerlerdeydi.
Yoksunluk hissi bir karabasan misali çökmüştü.
Dizlerine ağrı veriyordu,eklemlerinde sızıydı.
Zihninde binlerce kare vardı.
Durmaksızın değişen korkunç anlar üstüne kara bir perde gibi çekilmişti.
Nefessiz kalıyordu,elleri titriyor ve ayakları üzerinde durmaya mecali bile yoktu.

"Amca..."diye inliyordu Dilan'ın sesi.
"Yapma!"

Yine dövüyordu amcası.
Ha abisinin kızlarını ha kendi öz kızı Pınar'ı fark etmez.
İlla ki birilerini döverdi.
Çok severdi. Ama döverdi.
Rıdvan'ı seve seve her fırsatta döverdi misal.
Rıdvan'ı dövmeyi de ayrı bir severdi doğrusu.

"Kalk!"diye emretti zihnindeki aciz sesi.
"Kalk..."
Tıpkı Oktay Komutan'ın sesi kadar gür çıkmaya çalışsa da bir çare zavallıydı,aciz ve cılızdı.
Kendine emir veremeyeceği kadar kendinden kopuktu.

Ne zihni sağlamdı ne de bedeni.

"Amca..vurma."diye gürlüyordu kız.

"Ne yapmış çocuk,ne yapmış..."diye çığlık atan anne ve yengesinin sesi duvarlarda yankılanıyordu.

"Oğlanlarla gezmiş."diyordu amcası gür bir sesle.
Tokat sesleri duvarlarda yankılanırken sandalyeler ve masalar yerle yeksan oluyordu.
Halılar yine kayıyor,bardaklar yine parçalanıyordu.
Duvara itişme sesleri tok bir gürültüyle yankı buluyordu.

"Okul gezisiydi..."diye hıçkırıyordu Dilan.
"Sınıf arkadaşımdı hepsi!"

"Ben seni oku adam ol diye..."ve tokat çınlaması eşliğinde devamı geldi. "Okula yolluyorum, oğlanlarla gezip toz diye mi. Laf getir diye mi !"

"Okul gezisiydi bey..."diye arayan giren yengesini de savurmuştu ki şiddetli bir gürültü ile duvar "güm" sesi çıkarmıştı.

"Kız yok mu kız o sınıfta,ha? Kız yok mu. Adam gibi durup kızlarla gezemedin mi ? İlla fingirdeyecen mi?"

"Kalk..."diye gürlüyordu kendi zihni kendi bedenine.
Kalk yoksa canını alacak kızın.
Sen bunun için varsın amına koduğum diyordu kendisine sinirle.
Sen duracaksın ki karınları doyacak. Sen duracaksın ki sağ kalacaklar. Siktiğimin soluğunu kendine değil ,beş kişiye daha alacaksın.

Savruk adımlar ve yoksunluktan titreyen ellerine rağmen sıktı yumruklarını Rıdvan.

"Amca !"diye gürledi kendini şaşırtan gür sesiyle.
"Bırak kızı ,biliyorum ben. Geldi haberi. Sordum soruşturdum. Sorun yok."

"Evin erkeği..."diye gürledi amcası hırsla.
"Soğan erkeği, eksik herif. Bela mısınız ulan başıma bela mısınız? Üç bacıya sahip çıkamıyorsun babaların evinde daha. Senin karını sikseler senin ruhun duymaz,sen ne salak..."

"Amca abimin haberi de vardı ve..."

Elindeki oklavayı kızın sıska bacaklarına çaldı adam.
Dirseklerine ,diz kapaklarına ve bacaklarına.
Kız bacaklarına gelen sopayla acıdan yere devrilirken Rıdvan oklavayı almak üzere hamle yaptı.
Oklava savrulup Rıdvan'ın dudağına inmiş,her yer kan gölüne çevrilene dek oluk oluk damlaları savrulmuştu yerlere.

"Siktir git Dilan  odana."diye gürledi amcası  Rıdvan'ın patlak dudağına bakarken.

Pınar,korkuyla donup kalmıştı.
Öyle donup kalmıştı mi gören kızı bir heykel sanırdı.
Dilan'ı ve Rıdvan'ı dövdüğü kadar öz çocuğu Pınar'ı da dövüyordu Bekir.

"Korkuyorsun..."dedi Rıdvan alayla histerik bir kahkaha savrulup.
"Pınar'a dokunmaya korkuyorsun."

"Rıdvan."dedi annesi araya girip.
"Git kardeşinin yanına. Amcaya el kalkmaz..."

"Sus."dedi Rıdvan yoksunluktan delirirken.
"Pınar'a artık vuramıyorsun..."
Pınar korkudan kendi karnını sıkıca tutmuştu. İki büklüm hale gelip kamburlaştırıyordu kendisini.
Korkuyla Rıdvan'a baksa da Rıdvan gülmeye devam ediyordu.

"Oktay Komutan'a bak be.."diye gürledi amcasına Rıdvan alayla.
"Allah gibi korkmuşsun amca sen damadından ha. Delikanlılığın bana senin."

Nereden çıktığı belli olmayan bıçak delikanlının boğazına savrulurken gür bir sesle haykırmıştı amcası.
"Lan it! Adam mı oldun ! Allah'ı gelsin korkmam Allah'ından! O kimmiş!"

Bıçak Rıdvan'ın boynunu hafifçe kesmişti.
Öyle ki ince bir şerit halinde kesikten kan süzülmüştü usul usul.
Kapı zil sesi olmasa belki de o an o saniye amcası hapishanede kendisi mezarda olacaktı...

Bıçağın yakıcı ince kesisiyle inledi oğlan.

Kapıyı açan yengesi kapıda üç  sırım delikanlı görmeyi umut ediyordu.

Oktay Komutan ve iki askeri.
Çatık kaşlarla birlikte evi süzdü Oktay Komutan.
Kehribar gözleri adeta evi delip geçerken üç kadın da evi toplamaya çabalıyordu.

"Müsait olmayan bir anda densizlik etmedik ,inşallah."diye yanıtladı Oktay Komutan hırsla.
Ancak ses tonu daha ziyade "müsaitliğiniz sikimde bile değil." tınısına sahipti.

"Estağfurullah damat bey oğlum."dedi komutan karşısında el pençe divan duran Bekir Ağa.
"Buyrun geçin,bir tatsızlık yok inşallah."

"Yok."dedi Oktay evin haline göz atarken.
"Hayırlı bir iş için."


İktidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin