Portakal Çikolata

6.8K 456 96
                                    

Boğuk iniltiler yükseldikçe ensesini sarmalayan eller daha da sertleşiyordu. Boynundan tutarak sıkıca bastan eller  tenine zamklanmış gibiydi. 

Rıdvan iştahla dilinin üzerinde kaydırdığı iriliğe gözlerini dikti. Tadı,kokusu ve görünüşü iştahını arttırıyordu. Ağzının tamamını almaya zorlandığı kadar iriydi. İrilik hoş bir estetiğe sahipti. Kasığının yanında duran bene varana dek Rıdvan'ı daha da yükseltiyordu. Buram buram daha afrodizyak etkisi gibi onu saran bir kokuya sahipti. Rıdvan ağzına aldığı iriliği emerken burnunu durmaksızın tenine sürttürüyordu. Oktay'ın kasıklarından ,toplarından ve erkekliğinden yayılan zevk dolu kokuyu sevmişti. İri,uzun ve kalındı. Rengi soluk  bir gülkurusu rengine çalıyordu. Rıdvan ağzına aldıkça daha da parlak bir renge bürünüyordu.

Rıdvan aç bir iştahla gırtlağına kadar bastırılırken kayan gözlerinden yaşlar savuruyordu. Ağzı neredeyse yırtılacak kadar geniş açılmıştı ve durmaksızın küçük diline baskı yaparak boğazında aletini gezdiren adam nefes almasına müsade vermiyordu.

Gelmesi bir hayli sürüyordu ve daha da fenası Rıdvan onun gelmesini istemiyordu. Ağzının içine emdiği,dilini gezdirdiği,boğazına kadar hissettiği ve sulu öpücükler kondurduğu şeyle oynamayı sevmişti.En nefret ettiği aktivite ağız işi vermekti ama şuan en sevdiği ve en  zevk aldığı şeylerden biri haline gelmişti. Normalde bundan tiksiniyordu ve açıkçası kendine yaptırmayı da yapmayı da pek tercih etmiyordu. Çok çabuk midesi bulanıyordu.

Hafifçe kendini okşarken bilerek kendi de gelmemeye çalışıyordu çünkü Oktay'ı ağzında ezmek hoşuna gidiyordu. Islak dilini oval hareketlerle onun kasıkları ve toplarının üzerinde gezdiriyor,eliyle sıvazlıyor ya da dudaklarını sürtüp sulu öpücüklerle ona boğuk iniltiler koyverdirmeyi seviyordu.

Sertçe kafasına bastıran el ensesini ve saçlarını okşarken Rıdvan dilini sertçe iriliğe çarpıyordu. Kendini de sıkıca kavrıyor,kendi elini hedefliyordu.

"Siktir,siktir..."

Oktay koyulaşmış gözleri,yarım aralık ağzı ve boğuk bir iniltiyle birlikte oğlanın ağzının içine doğru akmıştı. Sıcak ve hafif tuzlu sıvı ağzına doğru dolduğunda Rıdvan gözlerini çekmeden yutkunmuştu. Kendi sıcaklığını akıttığı eli koltuğa bulaşırken Rıdvan usulca koltuğa uzanmış olan Oktay'ın yanına sokulmuştu.

"Ağzımı sevdin galiba,hı?"

"Ağzın için..."dedi Oktay soluk soluğa. "Adam vururum." Baygın gözlerini sıkıca yumarken Rıdvan onun elinin üzerine kendi yanağını yaslamıştı.

"Doymadım."diye fısıldadı Rıdvan. "Sevdim tadını,bir daha kaldırayım mı ?"

"Sikimden ruhumu çektin yavru,rahat dur...Kaza bela çıkartma gece gece bana."diye mırıldandı Oktay.

"Çok içiyorsun."dedi Rıdvan masadaki viski şişesini işaret edip. "Hani tadımlık alıp bırakıyordun."

"Dertliyimdir."diye yanıtladı Oktay. Şişeye doğru uzanırken Rıdvan kırgın bir bakış yollamıştı.

"Benim yüzümden mi?"

"Sayılır."diye yanıtladı Oktay. Paketteki çikolataya ve viskiye uzanmak istese de o masanın üzerine uzanıp üstünü düzeltmeden Rıdvan yanağına bir öpücük kondurmuştu.

Oktay'ın eli yine havada kalmış,gözleri oğlanın çıplak bedeninin üzerine sabitlenmişti. "İlk defa aşık oluyorum ve ilk defa aşık olmak için epey geç bir yaş. Bu sikik şeyle nasıl baş edilir bilmiyorum."

"İlk aşkın benim ?"diye mırıldandı Rıdvan neşeli bir sesle. "Hı?"

"Evet."

Yarım bıraktığı dala bakınırken küllüğün üzerinden almış ve bir nefes daha çekmişti. Kendi kendine gülümseyen Rıdvan anlam veremez biçimde yüzünün kızarmaya başladığını hissediyordu. Adamın evinde çırılçıplak erkekliğine oturup sürtünmüştü. Adamın tüm uzuvlarını ağzında ballandıra ballandıra emmiş,yalamış ve yutmuştu. Adamın fermuarı hala savruk vaziyette teri bile soğumamıştı lakin Rıdvan aptalca bir utançla kulakları ve boynunda bile yanma hissediyordu.

İktidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin