Bitik

4.4K 404 102
                                    

Cebinden çıkardığı sarmaların çoğunu Mirza'dan çalmıştı.
Hoş Mirza,onları çalacağını bilmesine ragmen açığa koymaktan geri durmuyordu.
Issız mezarlıkta kanı sıcak akan sadece Rıdvan vardı ki sadece bedenen hayatta olduğu bir gerçekti.
Mezarların üzerini kar kaplamıştı,kabirler kara saplı haldeydi.
Ormanın içinde ıssız ve tenhadaydı mezarlık sanki ölüm gerçeğini insanoğlu göz ardı edebildiğince etmeye çalışıyor gibiydi.

Sardığı zehri tüttürürken usulca bir nefes verip ezbere bildiği mezar taşına bakındı.
Donmuş,morarmış elleriyle mezar taşının üzerinde isme bakarken buzlanan betona uzandı usulca.

Mezarın altında yatan kişi babasının bedeniydi.
Varlığını bile anımsamıyordu belleğinde silik bir anıydı sadece.
Mezarın üzerindeki ise kendi bedeniydi.
Sadece akan kan ve damarlardan ibaretti.

"Kendin öldün kurtuldun tabi."diye konuştu Rıdvan kinle.
"Beni üstte bıraktın."
Bir ölü adama sitemle bakıp kızarık gözleriyle tebessüm etti.
"Senin yapman gereken ne varsa ben yapmak zorunda kaldım."

Rıdvan titrek bir nefes verdi.
"Senin kuzenlerinden biri ırzıma geçtiğinde yapabildiğim tek şey baba kalk diye sana burada şikayet etmekti."

Rıdvan buzlu toprağı tırnaklarken hırsla bakındı.
"Ama korkma ahtını gerçek kıldı aile ,annem başkasıyla evlenmedi. Amcamın himayesinde çürüyor onun ailesiyle. Korkma, karını kimse almadı..."

Rıdvan dumandan başı dönerken kısık gozlerle fısıldadı.
"Büyük kızını en son ne zaman gördüm,bilmiyorum. Küçük de evden uzaklara gitmek istemiş."diye mırıldandı.
"Bana haber bile vermedi."

"Burada..."dedi tırnaklarıyla mezar taşını aşındırırken "Burada boş boş yatmak yerine başımızda olabilseydin benim de hayatım olurdu."diye konuştu Rıdvan hüzünle.
"Kimseyi doyurmak zorunda kalmazdım,kimseyi büyütmek zorunda kalmazdım. Kendimi büyütürdüm."

Rıdvan dudakları titrerken ağrı sırtını kesiyordu.
O kadar üşüyordu ki ağrı sırtına batıyordu artık.
"Boktan müptezel bir serseri olmazdım..."diye mırıldandı Oktay'ın cümlelerini tekrar ederken tebessüm eden Rıdvan.
"Belki ben de okurdum ,komutan falan olurdum..."

"Benim için geriye ne kaldı biliyor musun?"diye fısıldadı Rıdvan.
"Hayatta zehirli de olsa sevgisini dile getiren tek kişinin gölgesinde yaşamak kaldı."

Rıdvan burnunu çekip kulağına akan kar suyunu sildi ve yeniden başını mezar üzerine koydu.
"Hayatta beni düşünen tek kişi Mirza. Senin olman gerektiği yerde o vardı. O ,olmaya devam edecek. Çünkü başka bir aile yok,benim için..."

Rıdvan telefonuna gelen mesajla yorgunca gözlerini yumdu.

Dilan yazmıştı.

"Her şey için teşekkürler ,seni çok seviyorum ağabey. Annemler seni daraltsın istemiyorum,beni affet. Ne olur yanıma gel,onlara haber verme gelirken. Seni şimdiden özledim,iyi ve güvendeyim. O eve dönmeye korkuyorum,amcam o evde kimseyi sağ bırakmaz. Anlatamam ama ve eve uğrama. Beni seviyorsan lütfen eve uğrama.Özür dilerim..."

"RIDVAN!"

Rıdvan yorgun bir bakışla buz tutmuş yanağını mezarın üzerinden çekip başını kaldırdı.

"Komutan."diye mırıldandı usulca.
"Elin değmişken kirli çamaşırları da dökseydin ,güzel bir aile faciası çıkardı."

"Kardeşin iyi."dedi Oktay sinirle.
Karın altında gözlerini yumup usulca mezara yanaştı.
"Senin için aynı şeyi söyleyemem."

"Onlar hep iyi."

"İstanbul'da başları belada olmaz."dedi Oktay kaş çatarak.
"Tanıdıklarım ilgileniyor ve sen gebermeden kalk şuradan."

"İşine git."dedi Rıdvan kıkırtıyla.
"Damat tıraşı falan ol."

"Oğlum ,zorlama bir kaç seneye alta girecen zaten."diye homurdandı Oktay tersçe.
"Şimdi üstünde pinekleme yani."

"Su döker misin mezarıma ?"diye fısıldadı Rıdvan tebessümle.
"Çişler misin?"

"Rıdvan kalk."diye mırıldandı elini uzatan Oktay hırsla.

"Sen benim burada olduğumu nereden bildin?"

"Telefonuna GPS ekledim."dedi Oktay alayla.

"Pınar mı dedi."

"Telefonuna."dedi Oktay sinirle.
"Canlı takip ekledim diyorum , sıçmaya gitsen takiptesin diyorum. Mal mısın bir daha söyleyeyim mi?"

"Sapık mısın amına koyayım."
Rıdvan kısık gözleriyle dumandan uzun bir zehri içine çekti.
"Hayranım mısın?"

"Nerede ne bok yediğini gözlem altında tutuyorum.
Bağ evlerinde cesedin barajlara atılır falan bok yolunda niyazi olursun."
Oktay hırsla bağırdı oğlana.

"Kalksana amına koyayım!"

Rıdvan mezar taşı üzerine sere serpe uzanmaya devam ediyor tembelce kar yağışına bakınıyordu.
"Evine git komutan."

"Ne?"

"Sana Pınar'ı veriyorum,razıyım ben senden."diye fısıldadı Rıdvan.
"Köstek de olmam. Düğün olsa halay başı çekerdim.
Bundan sonra önce Allah sonra sana emanet. Ben çıktım aradan. Götür onu,kurtar."

Rıdvan sessizce mezar taşına bakındı.
"Bu olmadığı için kendimi herkesin babası olmaya fazla kaptırdım ama onun var babası. Amcam orada. İzin veriyor,sal beni. Al kızı pazartesi. Dilan da iyiymiş bak,herkes yerinde. Herkes yolunda."

"Donacaksın."dedi Oktay kaşlarını çatarak.
"Buz tutmuşsun."

"Tüh çıplak olsam güzel tekme atmalık gece..."

"Kalk!"

"Ben askerin değilim. Emrini almam."diye fısıldadı Rıdvan.

"Emir değil ,gebereceksin!"

"Git."

"Sen gitmiyorsan ben de gitmiyorum."dedi Oktay zebani gibi dikilirken.
"Sabaha kadar buradayım,montum var. Sen düşün sik kırığı."

"Mont dinlemez bu soğuk."dedi Rıdvan dalgınca.

"Arabam da var."dedi Oktay alayla.
"Kıçında gri eşofmanla sırılsıklam olan sensin,sen düşün."

İktidarWhere stories live. Discover now