Damga

4.4K 371 64
                                    

"Hass..." Rıdvan yüzünü sertçe yastığa gömerken yastığı dişleri arasında ezmişti.

Her yer bembeyazdı. Dışarıda hayat rutinden çok farklı biçimde ilerliyordu. Akşam üzerine doğru tüm kalabalık kasaba halkı evlerine çekilmişti. Bütün gün dışarıda karla oynamaktan ellerini soğuk ısırmış çocuklar sıcak bir banyo yapmak ve soba kenarında portakal yemek üzere evin yolunu tutmuşlardı. Babaları akşam üzeri onları sevindirmek için portakal,mandalina ve kestane poşetlerini doldurup evin yolunu tutuyordu.
Bunun haricinde sokakta lambaya yansıyan kar tanelerinin zarif dansı haricinde herhangi bir hareketlilik yoktu.

Rıdvan ise her zaman olduğu yerdeydi.
Mirza'nın koynunda bir yerlerde,Mirza'nın kolları arasında ve onun yatağında boylu boyunca uzanır bir vaziyetteydi.

"İz çıkarma."diye tısladı Rıdvan.
Mirza'nın sıcak ağzı Rıdvan'ın boyun derisini dişleri arasında eziyor,diliyle küçük oval darbeler bastırıyordu.
Dudakları arasında çekiştirdikçe morartı ve kızarıklar doluyordu.

"Amına koyayım Mirza."diye gürledi Rıdvan arzuyla.
"Pazartesi nikah var,iz yapma!"

"Evlenen biz değiliz."diye mırıldandı Mirza oğlanın ince belini sertçe bükerek.
"Bize ne ?"

Mirza ,Rıdvan'ın içinde sert bir git gel ile birlikte boynundaki ısırık şiddetini de arttırmıştı.
Rıdvan ise bir küfür savurup , kalçalarını onun için daha belirgin hale getirerek bacaklarını aralamıştı.
Yüzü yastığa basılı şekilde sertçe savruluyor,Mirza'nın bitmez tükenmez ısırıkları ve öpücükleri arasında mayışıyordu.

İlk kez bunu yaptıkları zamana dönmüş gibi hissediyordu.
Bir gece yarısı lavaboda,soğuk ve ıssız bir yatılı okul yurdundayken de böyle heyecan vericiydi.
İlk önceleri bunun derin bir dostluk olduğuna hemfikirlerdi.
Zorbalar her yerdeydi.
Kavga aranan,belalı binlerce tipin arasında Rıdvan'ın bir strateji belirlemesi gerekliydi.

En belalıyla arkadaş olmak ve onu kendine kabul ettirmek!

Öyle de olmuştu sahiden.
Mirza o rahat uyusun diye herkesi susturuyordu,Rıdvan yemek yemeden yemekhanede durmuyor,onsuz yemeğe dahi oturmuyordu.
Mirza saf bir şekilde Rıdvan'ı koruyordu.
Hatta ileri gittiği zamanlar oluyordu.
Bazen amcasının Rıdvan'a okul harçlığı olarak yolladığı parayı kullanmasına dahi müsade etmiyordu.

Mirza derinlerinde bir yerlerinde Rıdvan'ın olmayan babasının yerini almak için derin bir savaş veriyordu. Bunda da başarılı olmuştu.
Rıdvan gerçekten de ne zaman bir şeye ihtiyacı olsa Mirza'nın dizinin dibinde bitiyordu.
Bir kaç kez başka arkadaşları bir şeyler ısmarlamıştı ki sonu felaketle bitmişti.

Mirza hiddetle masaları ters çeviriyordu.
"Senin benden başka kimseye ihtiyacın yok."

Daha evvelinde bu durum Rıdvan'ı sıkınca biraz daha abi figürünü yansıtmaya başlamıştı Mirza.
Zaten yaş olarak daha büyüktü ve bu sırıtmıyordu.
Bazıları dikkat çekiyordu.
Bu arkadaşlıktan öte bir durumdu,insanlar da kör ve sağır değildi.
Hele ki lal hiç değillerdi. Konuşup duruyorlar,kelimeler birbirini kovalayarak katlanarak artıyordu.

Ve neticede bir akşam üzeri Rıdvan duştan çıkınca Mirza içindekileri bastıramamış temasın dozunu arttırmıştı.
Rıdvan "Dur."dememişti.
Mirza da "Biz ne yapıyoruz?"diye sorgulamamıştı.
Rıdvan en ufak dokunuşta kucakta kendinden geçerken Mirza oğlana kayıtsız şartsız halde tam odak yaşamaya başlamıştı.

"Yüzüme bak."diye inledi Mirza.

Rıdvan duymazdan gelerek nefesini tuttu ve onu daha da delirtmek için kendini "sıktı.",Mirza boğuk bir inleme koyverirken Rıdvan yandan bir gülüşle birlikte ismini çağırdı.

"Mirza..."

"İçine geleceğim."
Mirza oğlanın yüzünü sertçe sıkarken ağzını elleriyle kapattı.
"Ve hayır yok."

"Siktir ,karın mıyım lan ben?"

"Sus!"

Rıdvan kalçasındaki tokat ve ısırık izlerinde sıcak şeffaf sıvı akarken derin bir nefes verdi.
Kendisi de çarşafa epeyce sıçratmıştı.
Mirza kendi vücudunu sola atarken nefes nefese gözlerini kapattı.

"Eve gideceğim."dedi Rıdvan tembelce.
"Bana temiz bir şeyler ayarla."

"Uzaktayız."dedi Mirza tebessümle.
"Bence sabaha bırakırım,ha?"

Rıdvan düşünceli bir tavırla olumsuz anlamda başını salladı.
"Dolu mu?"

"Boş."dedi sigara paketini işaret eden Mirza.
"Normal sigara bu,şurada var. Dolu."

Rıdvan içinde beyaz ve renkli tanecikler olan paketten bir dal çıkarıp dudakları arasına yerleştirdi.
Zar zor yanan gazı bitik çakmakla ateşlerken boş bir bakış yolladı.

"Ailemle son bir yemek yiyeceğim."dedi Rıdvan usulca.
"Kuzenlerim ya da kardeşlerim işte,anneler,amca."

"Gelin oluyor. Çatışmaya gitmiyor kocasıyla."dedi Mirza alayla.
Güldüğünde tek kaşı havaya kalkardı ve tek kaşındaki faça izi daha karizmatik bir hal katardı.
Yüzü bu kadar güzelken nasıl bu kadar bela saçabiliyordu bilmiyordu.

Kocası.
Rıdvan'ın aklı direkt olarak Oktay'a kayıyordu.
Dumanı içine çekerken cigarada yanan teller gibi çıtır çıtır aklında geziyordu adam.
Adam, Pınar'ı çok uzaklara götürdüğünde yarım yamalak da olsa yapabilecek bir şeyi kalmıyordu Rıdvan'ın.

"Bu gece benimle kal."diye fısıldadı Mirza.
"Herkesin amına koyayım,sen ve ben."

"Böcekler gibi ha ?"dedi Rıdvan alayla.

Bağ evine gelmişlerdi.
Zira Mirza aşiret oğluydu,konakta kalıyorlardı ve oraya Rıdvan'ı sokamazdı.
Bu yüzden gece vakti hamam böceği gibi tenhalarda dağ başlarında iş görüyorlardı.

"Sana yeni bazı güzellikler getirmiştim."dedi Mirza alayla.
"Tadına bakmak istemiyorsun herhalde."

Rıdvan ise çıplak kalçalarını yatağa yaslayıp omuz silkti pencereden kar yağışını izlerken.

"Kardeşim evden gidecek. Evde son günleri.
Onunla oturmak istiyorum."

"O senin kardeşin değil."dedi Mirza altını çizerek.
"Kuzenin."

"Ee?'

"Bizim binlerce kuzenimiz var Rıdvan."dedi Mirza sertçe.
"İlk defa seninki evlenmiyor."

"Oktay ile evleniyor."dedi Rıdvan dalgınca.

"Ukala psikopatla evlenecek olan Pınar."dedi Mirza hırsla küllüğü duvara fırlatırken.
"Ama ağzından Oktay lafı düşmeyen sensin!"

İktidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin