Anne Ben İnsan Oldum

5.8K 484 103
                                    

"Geceleri yaşanmış sayılmaz.Bir yardan bir anadan cayılmaz.Aç oldum, açık oldum.Toz oldum, bakır oldum.Seyyah oldum, yol oldum.Bir çocuğa ilaç buldum."

Evden içeri adımladığında istemsizce tebessümüne engel olamamıştı. Evden yayılan sıcak hava dalgası yüzüne çarptığında,hamurun kokusu hücrelerine dek sinmişti.

"Anne?"

Rıdvan dağınık eve gözlerini gezdirdi.İnsan psikolojisini daha da geren programların açık olduğu köşeye baktı. Muhtemelen daha demin Pınar'ın uyuyakaldığı belli olan pikeye boş bir bakış yolladı. Mutfak masası üzerinde mavi silgi tozları,deneme testlerini boyayan fosfor kalemler yoktu. Bu da Dilan'ın yokluğunu belli ediyordu. Banyo kapısının önünde ise fırlatılmış havlu ,çorap gibi şeyler yoktu. Bu da Rıdvan'ın artık bu evde olmadığını gösteriyordu.

Bu evde kendi küçük ailelerine dek geride kalan tek şey annesinin elleriyle açtığı ve bir bir kestiği tereyağlı eriştelerin kokusuydu. Sıcak tereyağı ve nane -pul biber yakılmasıyla elde edilen,bolca sarımsaklı yoğurtlu eriştelerin kokusu evin her yanını istila etmiş gibi duruyordu.

Kaynar tencere başında bilmemkaçıncı kez erişteleri kaynatan kadın oğlunu görünce önce bir öfke ile alevlenmişti. Çatılan kaşları ansızın yukarı kıvrılmış,şaşkınlığa yerini bırakıvermişti. Aydınlanan gözleri,genişleyen yanakları ve belli belirsiz bir tebessümle birlikte Rıdvan'ı selamlamış ve oğlunu sarmalamak için adımlamıştı. Elindeki kepçeyi bile bırakmaya vakit bulamadan oğlanı sımsıkı sarmalamış kendi dilinde oğluna "Eşşek,aptal.."gibi sözler söyle söyleye sitemle sarmalamıştı.

"Haftalardır neredesin ?"

Cevap almayı beklemeden  oğluna tabak hazırlamak üzere tez biçimde adımlamıştı. Seri adımlarla raflardan tabak çıkarırken Rıdvan donuk bir bakışla yengesinin her daim oturduğu koltuğa bakındı.

"Yenge yok mu aney ?"

"Amcanla çarşıda."

"Pınar uyuyor mu ?"

"Sorma."dedi annesi yüzü ekşirken. "Adı batasıca."

"Ne oldu ?"

"Azad Ağabey'in başını yaktı,nolcak ? "

"Ne?"

Annesi bir sır verir gibi yüzünü ekşitmiş,çatık kaşlarıyla oğlunun kulağına eğilmişti. "Piçlenmiş ya,evli barklı adamdan. Gizlemiş işte,Komutan'a kakalamaya çalışmış kendini. Oğlanda bunu ondan nikaha almadan bıraktı. Yine delikanlı çocukmuş,ele güne rezil etmedi bizi. Şikayet ettirmiş ama rezil olduk,ölü doğurmuş. Anası duyunca o gece beddua etti zaten içinde kurusun ,çatısında kalsın diye dediydi,öyle de oldu..."

"Aklınıza hiç Azad'ın zorla yaptığı gelmedi mi ?"dedi Rıdvan boş bir bakışla. "Kızı zorla,tehditle susturduğu falan?"

"Dişi köpek kuyruk sallamazsa ,evli barklı adam niye meyletsin. Anlamamıştır bile. Neyse kapandı gitti, Apo'ya verdi babası. Onun da karısı doğuramıyordu ,boşadı. İmam nikahı kıyacağız haftasonu,bekle bekle yoksun ortada. Sen nasıl abisin ? Nerelerdesin."

"Ben kuyruk sallamadım."dedi Rıdvan acı bir tebessümle. "O kuyruk sallamanın ne demek olduğunu bile bilmiyordum daha."

"Fatura geldi,elektiriğin iki günü var..."

"Defalarca kez Pınar'a ,Dilan'ın yanına git dedim."dedi Rıdvan dişlerini sıkarak. "Neden babası yaşında adama veriyorsunuz?"

"Babası evlen dedi,o da olur dedi."dedi diye tembihledi annesi. "Sen karışma,kız değil bir şey değil,namus mevzuna döndürürler. Ses etme,bitsin gitsin."

İktidarWhere stories live. Discover now