Adige

4.1K 366 100
                                    

"Adige !"diye gürledi sarışın uzun boylu asker.
"Sana Sarıyer Böreği buldum buralarda desem inanır mısın ?"

"Ben de en afillisinden çikolatalı kurabiye buldum."dedi geniş omuzlu ve gür sesli diğer oğlan.
"Yarısını da yedim yolda valla."

Oktay sinirle askerlerine baktığında sarışın genç kaş çattı.
"Yine mi soldan kalktın yahu,çilingir soframız da mı olmasın. Zaten bir kar var,na buraya kadar. Yollar kapanmış.
Açılmadan imkansız bir yerlere gitmek. İnanır mısın bizim torunlar tuz diye kendilerini eritiyor yolda. Terleriyle."

"Yok komutanım bu yol açılamaz,yağdıkça yağıyor mübarek."

Rıdvan üzerinde komutanın ütülü tişörtlerinden biri ve bol bir eşofmanla meydana çıktığında kapıdaki adamlar donakalmıştı.
Ne yapacaklarını bilemez halde sinirden moraran Oktay'a baktıklarında esmer ve iri olan yutkunup baş selamı verdi.

"AA,yengenin abisi."dedi ağır ağır.
"Ben de komutanımızın kahvaltısını getirdim. Selamünaleyküm."

"Selamünaleyküm." Rıdvan sinsi bir zevkle sarışını süzmeye başlamıştı.

"Düğün öncesi."dedi oğlan soğukkanlılıkla.
"Eniştenizle kahvaltı yaptığınızı bilsek rahatsız etmezdik komutanım...Af buyurun..."

"Lan siktir git."dedi Oktay hırsla.
"Kemal,mal mısın olum sen ? Adige diye böğürerek giriyorsun,bu mal mı da anlamayacak."

"Komutanla kanka olduğunuz mu?"dedi Rıdvan omuz silkip.
"Hiç anlamamıştım."

"Sakın zehirli ağzını açma."diye tısladı Oktay.
"Keserim dilini."

"Harbi bilader."dedi Kemal denen oğlan soğukkanlılıkla.
"Biz taa üniversiteden arkadaşız ama alt dönemdik biz,şimdi rütbe farkı var ya üniversite gibi takılamı..."

"Sus Kemal,amcık ağzını sikeyim."

"Ne ya."dedi Kemal sevimli bir gülüşle.
"Aile oldunuz siz şimdi, yengenin abisi bizim de kardeşimiz...."

Oktay bezgin bir bakışla balkonda bir sigara ateşledi.
"Dün gece ,eşya mevzusu için konuşmaya geldi. Sabah kar yağdı, Rıdvan'ı bırakın eve."

Rıdvan çıtır çıtır peynirli böreği utanmazca ağzına tıkarken Oktay ters bir bakış daha attı.
"Pazartesi nikah var. Pürüz istemiyorum."

"Bugün cumartesi."dedi esmer iri oğlan esnerken.
"Çarşıya ineriz diyordum."

"İnmeyiver sen de Saltuk!"

"Saltuk Buğra'nın aklı ev yemekleri yapan yerdeki kız da be Adige'm..."diye mırıldandı Kemal.
"Yandı yavrucak."

"Şimdi de milletin karısına kızına mı göz dikiyorsunuz ?"diye tısladı Oktay.
"Zıkkım ye."

"Yani yaşımız var, helalinden paramız var,puştluğumuz yok, şöyle iyi bir kız bulsak biz de evleniriz..." Kemal inci gibi kelimelerini dizerken Oktay sertçe baktı yalnızca.

"Görev başında bir askerin tek aşkı mesleğidir.
Tek görevi,sorumluluklarıdır. Aşk ve aile için zaman yok. Önce görev,sonra evlilik."
Oktay ezbere biçimde yinelemişti kendine.

"K-Komutanım,pazartesi nikahın var ya..."dedi Saltuk.

"Saltuk Buğra !"diye gürledi Oktay.
"Çayı karıştırırken çınlatma ! Hiç sevmem."

"Adige soldan kalkmış."dedi Kemal ağzını fermuar yaparken.
"Neyse..."

"Adige ne demek?"dedi Rıdvan dalgınca.

"Çerkes ya Oktay Komutan."dedi Saltuk Buğra dalgınca.
"Biz kendi aramızda onu Adige diye çağırırız,Çerkes dilinde Çerkes anlamı var."

"Kes."dedi Oktay.
"Abisini almıyorum,kardeşini alıyorum."

"Sizin kaidelere göre bir güzel Şamil oynarsınız belki ?"dedi Kemal sırıtırken.
"Tek abisi sonuçta,birlikte Şamil oynamak isterim evleneceğim kişinin ailesiyle demez miydin?"

"Biz Zazayız."dedi Rıdvan.
"Bir tarafta Kürt. Ben bilmem oynamayı,halay var çekerse."

"Kar toplanıyor."dedi Oktay dalgınca.
"Nikahı ertelemesin,ne yapıp edin o yolları açın."

"Aslında bazı kısımlar açıldı."dedi Kemal.
"Arka yoldan giderseniz,kasaba yolu açık şuan. Merkeze inebilirdiniz. Nikah için takımlarını alırsın terziden."

"Keşke komutan olsaydım da yaverlerimi yollasaydım,vah vah."dedi Oktay tebessümle.

Rıdvan ağzında sallanan börek kırıntısı ile bakakaldı.
Gülmeyi biliyordu.
Gülebiliyordu.
O masada konu biraz dağılıp Rıdvan'ın varlığı silinince Oktay bir kaç kez daha tebessüm etmişti.

Saltuk Buğra isimli asker duraksayıp Rıdvan'a bir şey sormuştu.

"Kız kardeşinin evlenmesi acı veriyor mu? Benimki bulmuş bir öğretmen oğlan... Tayini var kızım onun diyoruz dinlemiyor,yav bu küçük bir şeydi. Benim sırtımda atçılık oynardı. Ben at oluyordum o prenses. Şimdi ben bunu nasıl el memleketine vereyim!"

"Ben de veremiyorum ki zaten."dedi Rıdvan dalgınca.
"Biraz...Biraz gelgit akıllı ya. Küçüğü cin gibidir. Her şeye inanır mesela. Çabuk güler ama çabuk ağlar. Bazen gece uyanır tatlı yapar ,ocağı yakar. Bazen oturur olgunca konuşur büyümüş sanırsın sonra durur çocuk gibi ağlar.
Gitsin istemiyorum,zorla alıyor Oktay zaten..."

Oktay çatık kaşlarıyla Rıdvan'ı sadece izlemişti.

Rıdvan ciddi ciddi bir gerçekle farkındaydı.
Eline beş kuruş geçtiğinde pastane simidiyle mutlu ettiği kız onun ocağında olmayacaktı.
Geceleri uyku tutmayınca abi bana hikaye anlat diyen küçük bir kız değildi.

Kadın olacaktı,birinin eşi.
Bu adamın eşi.
Muhtemelen biricik eşi.
Sonra onun bebeklerinin annesi.
Rıdvan ,hayatında hiç olmadığı kadar büyük bir mide sancısı ile kasılmıştı.
Defalarca kez madde krizinde bile sancımayacak denli bir sızıydı bu.

Artık ağabeyim gelmeden sofraya oturmam diyemeyecekti ki.
Bu adam onu uzaklarda,uzak sofralara götürecekti.

Kemal ve Saltuk Buğra gelen anons üzerine lojmanın diğer tarafına hareketlenirken Oktay buz gibi bakışlarını hala Rıdvan'ın üzerinde gezdiriyordu.

"Onu cidden alacaksın."dedi Rıdvan.

"Şaka mı sanıyordun?"

"Sabahları uyanamaz."dedi Rıdvan dalgınca.
"Kahvaltı hazırlamazsa kızma."

"Ben kahvaltı yapmam."dedi Oktay sinirle.
"Sofra kurmadı diye de eşime kızmam."

"Akşam üzerleri uyuyakalıyor,yemek pişirmeyi unutabilir."dedi Rıdvan yutkunup.
"Peynir falan yersin.."

"Köle almıyorum,uyuyabilir."dedi Oktay tek kaşını havaya kaldırıp.
"Bana yemek hazırlamak zorunda değil."

"Öyle.. çalışacak biri de değil,narin biraz."

"Benim param yeter bize. Harçlık alırım,cüzdan onundur."dedi Oktay dalgınca.

"Bizi özlerse."dedi Rıdvan dalgınca.
"İzin verme gelmesine alışana kadar. Annelerinden kopamaz. Babasından da. Amcam düşkün ona."

Oktay uzun bir süre Rıdvan'ın suratını inceledikten sonra sürmeli gözlerine bakarak fısıldadı.
"Sen kimsin?"

"Ha?"

"Kimsin sen."dedi Oktay kafası karışık halde.
"Seni çözemiyorum, kimsin? Ne yapmak,nereye varmak istiyorsun."

"Eve."dedi Rıdvan alayla.
"Pazartesi kardeşim ,kuzenim evleniyo. Yakışıklı olmam lazım."

"Sen cidden..."dedi Oktay.
"Ya iyi yalancısın,ya orospu çocuğu olmayı huy etmişsin ya da cidden hatırlamıyorsun."

"Ne?"

"Kalk."dedi Oktay sinirle.
"Damatlığımı alacağım,sen de evine."

İktidarWhere stories live. Discover now