İtirazım Var

4.2K 349 33
                                    

"...Yaşamadan ölmeye itirazım var..."

Kapı önünden her doktor ya da hemşire geçişinde Rıdvan kanlanan gözlerinde pırıltıyla yerinden doğruluyordu. Hiç bir şey sikimde değil dese de,pek çok şey sikindeydi. Pınar'ın canı yanıyor muydu? Gerçekten hamile miydi ? Bunca zamandır hamileyse bunu nasıl gizlemişti ? Evde üç tane kadın vardı ve illa biri anlamış olabilirdi.En acısı Rıdvan'ın gözüne inceden bir bulut düşme sebebi bu değildi. Dilan evden bu yüzden ayrılmıştı. O Pınar'ın aksine gözüpek,ceval ve uyanık bir kızdı. Muhtemelen daha en başından itibaren Pınar'ın hamileliğini anlamıştı ve bu yüzden kendi çapında kendine bir yol aramıştı.

Kendini bu gölgeden kurtarmak adına buradan kaçıp gitmişti,kendine bir gelecek çizmek için değil. Öyle ki iki ihtimalde de Rıdvan'ın bir toplu iğne başı kadar değeri yoktu ki söylememişti. Oysa zamanında söylenmiş olsaydı Rıdvan kan kusarak,kızılcık şerbeti içtim diyerek bu olayı örtbas edebilirdi.

Yaşadığı ekstra ihanetle birlikte kapının önünde duraksadığında bir doktor nihayet çıkıyordu.

"Pınar..."diye sayıkladı Rıdvan. Kafası uçuşa geçtiği için artık kendi soyadlarını bile ezberde tutamayacak kadar sersemlemişti. Dili birbirine dolanıyor,savsak ve sersemce cümleler kuruyordu. Peltekleşmeye başlayan dili uyuşuktu,git gide bedeni üzerindeki iktidarı kaybediyordu.Damarlarında gürül gürül akan kana karışan gramlar yeniden bedeni üzerinde erk oluyor,iktidarı ele alıyordu. Onun üzerinde tek bir sahip vardı, o da gramların belirlediği akış hızıydı.

Mirza onun adına onun soyadını telafuz ettiğinde Rıdvan yeniden o küçük çocuk haline geliyordu.

Erken yaşta ölen babasının arkasında bıraktığı tek erkek evlat olmanın yükü altında ezilen,kimsesiz kalmamak adına amcasıyla annesinin nikahına seyirci olmuş bir oğlan çocuğu oluyordu tekrar. Zihni bulanık,en az kanalizasyondaki su kadar kirli bir hale geliyordu. Oktay'ın bakmak,dokunmak istemeyeceği kadar kirli olan su gibi hissediyordu. Kız kardeşlerinin yükü bitmeden zavallı amcasının genç yaşta biten hayatına tanık oluyordu. Annesi Rıdvan'ı  babasına benzeterek gururlandırırken Rıdvan babasına benzeme olayını fizikselden ötede bir konuma peydah ediyordu. Onu direkt bir devam olarak alıyordu ele. Onun ruhu sanki küçük bedeninde tekrar doğmuş gibi boyundan büyük işlerde gibi hissediyordu.Pınar doğduğunda da havai bir kuzenden ziyade bizaat öz amcasının yerine geçtiğini yeni yeni idrak ediyordu.

Bütün bu dertler arasında yoksulluk,kimsesizlik ve hiçlik hissi arasında yine yeni ve yeniden onu bu histen çekip alan Mirza oluyordu.

"Babası siz misiniz?"dedi Rıdvan'a dönen doktor bu toy,iri gözlü oğlanı süzerek.

"Dayısıyım."dedi Rıdvan allak bullak zihniyle. "Galiba,yani..e,evet."

Ve şimdi yeni bir yükü daha omuzlarında hissediyordu. Kendi ağzından "dayı" kelimesini yüklediğinde istemsizce,her ne olursa olsun ana ve babasının günahını ona yükleyemeden yeniden sahiplenecekti. Zalim Oktay'ın tohumu olmasının önemi olmadan,Pınar'ın onu ezip geçmesini umursamadan yine de aklında küçük de olsa bir sahiplenme fikri peydahtı. Oğlan mıydı ? Rıdvan'ın tuttuğu takımı tutar mıydı ? Rıdvan'a benzer miydi misal ? Ya da kız bir bebekse onu parktaki diğer oğlanları kovalayarak oynatır mıydı ? Kime benzerdi ? Onu koruyacak kadar uzun yaşar mıydı ? Onu neden korumak zorunda hissedecekti ?

"Kız yaşıyor mu ?"dedi Mirza tek kaşını havaya kaldırıp.

"Pınar Hanım'ın durumu iyi."dedi doktor sıkkın bir tavırla. "Bir gün bizimle kalacak,dinlenmeli ancak bebek...."

"Öldü mü ?"dedi Rıdvan sulanan gözleriyle.

"Çok fazla oksijensiz kalmış,kaybettik."diye yanıtladı doktor.  "Malesef,fetüs anneyi de zehirlemeye başlamadan operasyonla alacağız."

"Kürtaj mı yani ?"diye yanıtladı Mirza. "Yapılıyor mu,kaç aylık ?"

"Yedinci ayında , gerçek bir doğum gibi olacak,tek fark canlı bir bebek değil,fetüsü anne karnından sezaryenle alıyoruz. Acısızdır,dikişler biraz zorlayabilir ama hissetmeyecek."

"Doktor."dedi Rıdvan hissizleşen bacaklarıyla. "Sen bana kardeşimin karnını kesip,içinden ölü bir bebek çıkarsın diye doğumhaneye mi alacağım diyorsun..."

"Rıdvan."diye mırıldandı Mirza,oğlanın kolundan sertçe çekiştirirken Rıdvan kendini daha fazla kaybetmesin diye onu zorla duvara sabitlemeye çalışıyordu. "Kendine gel!"

"O salak cidden bebek için doğuma girerim sanır! Sen bilmezsin onu."diye hıçkırdı Rıdvan. "Elini açar bebeği sorar,bebeği vermezler,ölü derlerse iki gram aklını da sıyırır o..."

"Tıp ne diyorsa o! İçinde tutacaksın da iki ay daha Pınar da mı geberip gitsin piçiyle! Kendine gel,senin piçin değil!"

"Benim piçim lan benim piçim! Babasından banane!"diye gürledi Rıdvan daha fazla tutamadığı hırsıyla. "Babasının amına koyayım! Dayısı benim! Babası olmasa da ben bakardım."

"Hangi birine kaçına yeter amına koyayım,doğmaması gerekiyordu doğmadı oldu bitti. Üzücü ama bu böyle! Yeter! Sabah alırız hastaneden,eve geçiyoruz." Mirza oğlanın kolundan sürüklese de Rıdvan hırsla duvara yaslanmayı sürdürdü.

"Kucağı boş kalınca delirecek..."diye mırıldandı Rıdvan. "İki gram aklını da bırakacak.."

"Peydahlayan düşünsün."diye tıslamıştı Mirza. Rıdvan'ın kolundan sürüklemeye devam ederken derin bir nefes verdi. "Bak yavrum,vicdansızlığımdan değil. Hiç doğmaması gerekn bir çocuk olabilir ama masumi sonuçta,üzücü evet. Kız daha genç,herif de sağlam. Yaparlar sana yiğen canını sıkma. Bu sefer nikahlı yaparlar."

Rıdvan,Mirza'nın anlattığı cümleler arasında gelip giderken gözleri otoparka aracını park etmiş halde aceleyle hastaneye adımlayan Oktay Komutan'a kaymıştı.

Rıdvan yumruklarını öyle sıkıca sarmalamıştı ki kendisini sakinleştirmeye çalışan Mirza'nın burnuna kontrolsüzce bir yumruk sallamış,burnunu patlattığı sevgilisini ittirerek ondan uzaklaşmıştı.  Mirza bir anlık yumrukla,sendelemeye başladığında Rıdvan yaydan çıkmış bir ok gibi atağa geçmişti.

Direkt olarak kanlı gözleri,sıkılı yumruklarıyla  otopark bahçesine Komutan'a doğru ilerliyordu.

"Ananı siktim ,hayatını siktim şimdi senin!..."diye gürledi.







İktidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin