Sert Bir Dikiş

4.4K 365 32
                                    

Mirza arabayla konağın bahçesinden uzaklaştığında Rıdvan titrek dizleriyle yataktan kalkmıştı. Üzerinde bir ölünün ağırlığı vardı,kanı çekilmişti adeta. Boncuk boncuk soğuk terleri tehlike çanlarını çaldırıyordu. Tırnaklarını yolmaktan kanatmış,dip hale getirmişti. Kurumuş dudaklarını sürekli yolmuş,kan tadını ve kokusunu kendi ağzından almıştı bolca. Rıdvan o kadar çok üşüyordu ki titremesi hem soğuktandı hem de içinden gelen bitmek bilmez ayazdan kaynaklıydı.

Artık direnemiyordu.Kanında olmasını istediği şey onu o denli çileden çıkarıyordu ki iç sesi durmaksızın "Bitsin.."diye gürlüyordu. Kabul et ve gözlerini kapat,her şey çok güzel olacak. Onu güzel dille eve ikna et, onunla birlikte yuvarlanarak gideceğin bir hayatı tercih et.Hayatında ilk defa tercih hakkı önündeydi.Pek çok şey onun seçimi değildi. Seçim yapsa bile kaydırma yapar gibi hissediyor, öyle ki tercih yapacak kapasite ve özgüveni kendinde bulamıyordu artık. Hayatı boyunca tercihleri başkasının ne istediğine göre yapmaya o kadar alışmıştı ki şimdi kendisi de ne istediğini duyamıyordu.

Cidden,sahiden ne istiyordu ki?

Mirza'nın zaaflarıyla onu parmağında oynatmak bebek işiydi. Bunun karşılığında karakterinden verdiği ödünlerin haddi hesabı yoktu. Çocukluk olmayan çocukluk,ergenlik hatası olmayacak kadar hudutları sivri ve can yakıcı bedeller ödemişti. Yetişkinlik kapıdaydı. Sonrasında yaşlılığı görmeyecekti muhtemelen. Bu hızla içmeye devam ettiği takdirde ciğerleri ve iç organları ona sırayla veda edecekti.

"Hızlı yaşa cesedin yakışıklı olsun."diye mırıldandı kendi kendine.

Dört sikik gün Allah'ın her günü kafasını ılık suya tutarak "his" almaya çalışarak geçmişti. Kendisini defalarca kez arayan Oktay'ı yanıtsız bırakmış,üstüne bir de Mirza ile ne kadar mutlu olduğu zırvasını sıkarken Oktay'ı da tamamen hiç etmişti. Zira Oktay bu konağı da yakardı,Mirza'yı da yakardı üstüne Rıdvan'ı ve kendini de harcardı. Mesleğine kara leke olarak müptelezin birini "aşiretin" evinden kavga gürültüyle zorla haneye girerek alması demek Rıdvan'ın hayatı boyunca kendini affetmeyeceği bir durum demekti.

Rıdvan alayla konağın içerisinde gezindi. Büyük holler,sarmal merdivenler. Altın varaklı mobilyalar,gold renkte tokalarla süslenmiş işlemeli perdeler.

"Altından mezarım."diye mırıldandı Rıdvan.

Dışarıdaki kar fırtısına gözlerini kısıp baktı. İnsanın kemiğini kıracak bir soğuk vardı. Muhtemelen incecik eşofmanlarla insan beşinci dakikanın sonunda hipotermiden ölüp giderdi. Rıdvan yüzünde boş bir gülüşle birlikte odaları gezindi. Gecenin yarısına çoğu kişi uyumuşken çekmeceleri usulca kurcaladı. Dantellerin içinde düğüm düğüm atılmış altın bilezikler,burmalar,çeyrekler ve saatlere iştahla baktı.

"Çok güzel."diye mırıldandı Rıdvan altınları eşofman ceplerine doldurarak.Cebindeki şıngırtıya kıkırdadı.

Teknik olarak bunları zaten her düğünde gelinlerine takıyorlardı. Eh,yıllardır o da bir gelin sayılırdı artık. Hem de "veliaht" torununun gözdesi olarak baya bir hak ediyordu.

"Cüzdanları ve altınları ortalıkta bırakmayın."dedi Rıdvan kendi kendine fısıldayarak. "Soyunu sopunu bilmiyoruz..."

Rıdvan ayağında önü kalkmış derisiyle bolca su kaçıran botlarını giymişti. Mirza pek yakında şehir merkezinden dönecekti. O gelmeden sert bir sikiş için hazır olmayı planlıyordu. Bunu sunmuştu,vaat değildi. İcraatlerini ortaya koyacaktı.Telefonu o kadar beter bir haldeydi ki kimseyi arayamıyordu. Gecenin bir köründe çekmeyen kırık dökük telefonuyla kar fırtınasına incecik eşofmanlarla adımlıyordu.

Telefonunu açabilse de kırık ekran sadece rengarenk "gidik" ekran uyarısı veriyordu. 

Rıdvan kirpiklerinde asılı kalan kar taneleriyle birlikte tebessüm bıraktı. Cebindeki altınları gelişigüzel şekilde avlunun donmuş ,buz tutmuş çeşmesine fırlatmış daha sonrasında ise avlunun dışında rastgele karların içine doğru göndermişti. Çil çil çeyrek altını da bilezikleri de ne cebine tıkıştırdığı tüm burma bilezikleri mahallenin karla gömülü yollarına doğru fışkırtmıştı.

"Soyu belirliler koklayarak bulsun altınlarını."diye gülümsemişti Rıdvan hıçkırıkları arasında.

Mirza gelmeden kapıyı  ittirip var gücüyle itiklemişti ki bu artık onun sonun kuvvetiydi. Dizlerinin bağı iyiden iyiye kopmuş hissediyordu. Yemek ona biraz olsun güç verse de kanı içeriden vakumlanıyor gibi bir hisle birlikte savruluyordu. Sağanak kar fırtınasında incecik üstü buz tutarken Rıdvan ıslak sayılabilecek sigara paketinde kalan son dal sigarayı ateşlemeye çabalıyordu.

Mosmor olmuş elleri duman ihtiyacını gidermek için kendine siper edinirken Rıdvan kendi kendine mırıldandı.

"Sert bir sikiş oldu."diye yineledi kendine. "Bu da orgazm sigarası,seni bir kaç milyon lira siktim Mirza orospusu..."

Yoksunluk krizi gözlerindeki perdeyi çekerken Rıdvan için son perde oynuyordu. Kar fırtınası altında yoksunluk krizinde geberip giderek şerefli bir ölüm mü yoksa kişiliğinin her parçasını bir adamın yatağında onun altında sahte iniltilerle kaybederek her gün ölmeyi tatmak mı arasında tercih yapıyordu.

Şerefli bir ölümle,yakışıklı bir ceset olarak kalmayı "hayallerle" her gün sikilmeye bin kez tercih ederek hayatta kendisi için ilk ve tek tercihini ortaya koymuştu.




İktidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin