Telefon Ucunda

4.2K 359 18
                                    

Uzun zaman sonra ilk defa dışarı çıkmak Rıdvan'a garip bir sarhoşluk hali veriyordu. Kendini ilk defa emekleme aşamasından yürüme aşamasına geçmiş bir bebek kadar toy hissetmesine neden oluyordu bu durum. Denge konusunda sorunu neydi emin değildi ama bacaklarının hafiflemiş olduğuna yemin edebilirdi. Sokağı her arşınlayışında gökte süzülür gibi bir yorgunluk ve boşluk hissi yaşıyordu.

Haftalardır evde sadece kendini kontrol altında tutmaya çabalamak ve sıkıntıdan durmaksızın yemeğe odaklanmaktan kaynaklı olduğuna emindi. Eli cebinde yol boyu ilerlemişti. Etrafın kar beyaz oluşu ilk başta gözlerini yakmıştı. Ara sıra pencerelerden ve balkondan kafayı uzatsa da haftalardır dışarı çıkmamıştı. Bir anda dışarı çıkınca karın beyazı gözlerini acıtmış,kaşındırmış ve sulanmasına neden olmuştu. 

Oktay Komutan ise oğlana üç yaşında bir bebek muamelesi yapmadan ,evhamlanmadan duramıyordu. Sabah koyun koyuna uyudukları saatlerin sonunda Oktay onu uyandırmadan duşa adımlamaya çabalamıştı. Rıdvan ise kokainden  ve dumandan körelmiş burnu yeni yeni kendine gelirken kılcal damarlarına dek onun duş jeli kokusunu almıştı. Yatağın içinde kıpırdanmış,uykusundan uyanmıştı. Oktay dakik ve sistematik bir adamdı.

Tamam,bu biraz ürkütücüydü. Tuvalet zamanları bile saniyesini aksatmıyordu. Yeme içme saatlerinden tuvalet saatlerine dek her şey bir ahenk içinde ilerliyordu. Rıdvan tam tersi "nerede akşam orada sabah" olan düzeninin de artık düzen olmaktan çıktığının farkındaydı. O yanından kalkınca istemsizce uyanmıştı. O duştayken ona atıştırmalık bir şey hazırlamıştı. Kendisi de ayak üstü sürekli bir şey tırtıklayıp duruyordu.Oturmakta güçlük geçiyordu zira kalçalarında epey zorlanma hissediyordu.

Onlar ayak üzeri bir şeyler atıştırdığı vakit Rıdvan'ın yeni  ve gıcır gıcır telefonu çalıvermişti. Rıdvan ağzında iri bir peyniri çiğnerken "He?"diye açmıştı telefonu.

Gelen telefon inşaat alım satım işi yapan heriflerden birine aitti. "Yana yakıla" günlerdir Rıdvan'a ulaşmaya çabaladığını söylemişti. Epey yüksek ve bonkör sayılabilecek bir fiyat sunmuştu. Bugünlerde ve özellikle bu bölgede sıva ustası bulmanın zorluklarını konuşsa da Rıdvan fiyatı daha yüksek tutarsa gelebileceğini söylemişti. Adam yüzyüze görüşmek üzere onu çağırdığında ise öğleden sonra ancak uğrayabileceğini belirterek telefonu kapatmıştı.

İşte o saatten beridir Oktay'ın üzerinde bebeği ek gıda sürecine başlamış bir ana evhamı bulunuyordu.

"Ya dışarıda krize girersen ve ben yetişemezsem ?"

"Kendimi kara gömecek kadar zekiyim be Oktay."diye yanıtlamıştı Rıdvan.

"Kan değerlerin oynak götün gibi arşa değiyor iniyor."diye sert yapan Oktay yarım saat sonra tekrar aramıştı. "Buzludur tahtalar falan,sakın çıkma moloz üstüne.."

"Üzerine çıkmak istediğim tek moloz senin yarrağın."diye yanıtlamıştı Rıdvan ağzının içinde kendi kendine gülerek. "Sen git askerlerine falan sataşsana."

Ve şimdi bir kez daha arıyordu çünkü endişe etmeden duramıyordu. 

"Birini başına yollayacağım."dedi Oktay telefonda sertçe.

"Fiyatta anlaşmadan değil iş başı yapmak,tırnak ucumu oynatmam komutan,hava alıp döneceğim."diye mırıldandı Rıdvan. "Ama akşama doğru beni çarşıdan alırsan güzel olabilir."

Ellilerindeki adam lüks aracının içinde oturup tütün mahsülü sigarasını içine çekiyor,Tiktok videolarını sağa sola kaydırıyordu. Takım elbisesinin kumaşı ışıltılı bir kumaştandı,aliminyum folyo misali gri bir takımdı bu. Simsiyah bıyıkları ve saçları taş kınası ile boyanan adam kendi kendine iki dili harmanlayarak konuşuyordu. Taze taze çıkmış  bembeyaz kirli  sakallarını kınalayamıyor olmak onda acaip tezat bir görüntü ve kontrast oluşturmuştu.

İktidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin