4.

2.8K 116 32
                                    

Aradan geçen iki günün sonunda, öğle ezanından sonra, babam anneme hazırlanmasını söyledi.

Sonra da, ayaklanarak öğlen namazını kılmak için, evin avlusunda bulunan tuvalete gitti. Dedeme baktığımda ise, öğle namazını kılıyordu, bende bunu fırsat görerek babam içeri girmeden, baş başa bir konuşma yapmak istedim.

Gerçi konuşacağım konuyu kesin red edecekti ama hiç konuşmamaktan iyidir.

Tuvaletin tam karşısındaki duvara sırtımı yaslayıp, bir ayağımı da duvara dayayarak stresle sallamaya başladım.

Kara gözlerimi, tuvaletin kapısından bir milim dahi çekmezken, aksi gibi kapıda herhangi bir hareketlilik de gözükmüyordu.

Oflayıp ısırdığım dudaklarım arasında 'Hadi Baba ya, iki saattir bağırsaklarını eline alıp mı boşaltıyorsun, amına koyayım' dediğimde, sağ taraftan bir ses geldi.

"Emre, annem gel haydi son kez oğluşuma sıkı sıkıya sarılayım bi"

Anneme bakmadan, ağzımın kenarından bir küfür kaçırıverdim. Bu köyde, bu utançla bir dakika dahi kalmak istemiyordum bu saatten sonra.

Annemin topuklu ayakkabısının sesi kulağıma ilisince, mecburen yabancısı olduğum sıkıntılı bir gülüş dudaklarıma kondurarak, anneme döndüm ve bacağımı duvardan indirdim.

Benimle hemen hemen aynı boyda olan annem, tam önümde durup, iki kolunu yana açarak sarılmamı bekledi. Yüzüne bakarak kollarımı beline sardım.

"Oğlum bir sıkıntın mı var? Ne bu yüzünün hali?" kulağıma fısıldayınca sadece dudaklarımı, utançla buruşturdum.

"Anne ben de gelmek istiyorum" deyip çenemi omzuna koydum.

"Neden?"

Gözlerimi devirerek "Nedeni yok anne tamam mı? sadece burada kalmak istemiyorum artık"

Sitem dolu sesim, tuvaletten çıkan babamın kulağına ilişince, ne ara abdestini aldığını ve elindeki havluyla ne ara kollarını kuruttuğunu hiç anlamadığım bedenle karşılaştım.

Ardından, gömleğinin kollarını katlaya katlaya, gözümün içine dik şekilde bakıp "Neden kalmak istemiyorsun?" sinir karışımı ses tonuyla sorunca, dudaklarımı birbirine bastırıp sustum.

Ne diyecektim ki 'Dün gece kuzeninin aletiyle ufak çaplı bir oyun mu oynadım' mı diyecektim. Hayır henüz canıma susamamıştım.

Babam bana yaklaştı ve yüzünü, yüzüme yakınlaştırarak "Bahanen yoksa, burada ka-la-cak-sın oğlum" dedi ve işaret parmağını omzuma vurdu sert olmayacak şekilde.

Kelimelerin üzerine basarak emrini verdikten sonra, anneme dönerek "İpek, ben namazımı kılayım, sonra çıkarız" dedi ve eliyle beni gösterip "Şunun cebine de birkaç kuruş at, lazım neyim olur!!" dediğinde annem tamam anlamında gözleriyle iletişime geçti.

Babam yanımdan çekip gittiğinde, kırılmış gözlerim anında annemi buldu. Annemde kollarını birbirine birleştirerek çehreme baktı.

"Ne oldu ki, birden bire gitme isteğin tuttu. Hani Hakan'ım yanına gelmek için can atıyordun?"

"Off tamam anne, sormadım farzet" babamdan korktuğumdan sesimi kısık tutarak, geriye gidip tekrardan sırtımı duvdara dayayıp bir elimi arkamda koydum. Öteki elimi de uzatarak kur yapar gibi "Alayım canım paraları" dedim.

Annem, tek kaşı kalkık bir şekilde elini omzuma atıp beni kendine çekti ve saçlarıma uzun kokulu bir öpücük kondurarak, kendisiyle beraber odaya doğru yürüttü.

YASAKLI GÜNAHLAR    Where stories live. Discover now