48.

862 63 35
                                    

İlhami

Arkası dönük bin ton yük bindirilen omuzlarıyla öylece koridorda yürüyen adama bakakaldım.

Yüzünün bu hali nedir diye sormama fırsat vermeden Emre'nin benden helalik istemesi, dumura uğramama neden olmuştu. Sahi neden kavga etmiş gibi bir hali vardı! Neden bir daha görüşmeyecekmişiz gibi helallik almıştı ki benden?

Oysa biz zaten haftalar önce helalleşmiştik...

Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra önüme döndüm ve elimi kapının koluna götürüp parmaklarımla kavradığım esnada Emre'ye yetişmek ister gibi koşar adımlar giden Kasım'ı görmem bir oldu. Bana başıyla selam verince bende karşılık verdim ve kapı kolunu aşağı indirdim.

Arkamdan kapıyı yumuşak bir hareketle kapattığımda, Sadık'ı sırtını koltuğuna yaslamış, karalarını ise önündeki bilgisayardan ayırmadan birşeyler yazmakla meşgul olduğunu gördüm. Benimle göz göze gelince yüzünü kaplayan çizgilerle koltuğunu geriye sürüp ayağa kalktı. Sonra da seğiren dudaklarıyla yanıma doğru adımladı

"Vay vay vay! Kimler gelmiş beni ziyarete" deyip yanıma vardı. Elini belime götürüp beni kendine çevirdi ve yanağıma ıslak bir öpücük kondurdu. Sonra da yanağımı sıcak nefesiyle örttü. Bu adamın en ufak bir temasına dahi eriyordum.

Dudaklarını yanağımdan çekmeden "Hayırdır yavrum! Bir sorun yok değil mi?" diye sordu. Karşılık olarak yüzümü yüzüne sevdiğime dönderdim. Güzel yumuşak dudaklarına dudaklarımı bastırıp dakikalarca öpüştük.

Son kez dudağımın kenarından öpüp "Ne içersin gülüm?" diye fısıldadı.

Başımı iki yana salladım ve dudaklarımı konuşturmak için oynattım. "Sadık Emre'nin o hali neydi? Tartıştınız mı?"

Cevap olarak dudak büktü "Yok yavrum ne tartışması! Burnun niye kanadı diye sordum. Kapıya değdim diye geçiştirdi ama inanmadım. Ayrıca üstelemedim de"

"Hmm!"

"Ama sonra Gökhan geldi! Emre ile özel birşey konuşacağını söyledi. Emre'de benden helallik alır gibi çekip gitti"

Sadık minik minik yanağımı öpmeye devam ederken aklıma koridordaki görüntüler üşüstü. Üstüne birde Kasım'ın Emre'ye yetişmek için koşar adım gitmesi beni iyice bilincin süzgecinden geçirmesine itti.

Yutkundum ve "Sadık! Bu Gökhan sanırım Emre'yi senden kıskanıyor! Hatta sanmıyorum çünkü öyledir. Bu yüzden aylardır ondan nefret eder gibi sürekli bakıyor" diye söylenmeme Sadık dudaklarını durdurdu ve çatılmaya müsait kaşlarıyla yüzüme baktı.

Tam ağzını açıp dudaklarını birbirine değdirecekti ki elimi yanağına götürüp "Sadık! Bu Gökhan senden hoşlanıyor. Ve kıskandığı kişi ben olmam gerekirk.."

"İlhami daha fazla saçmalama istersen ha yavrum!" deyip yanağımda tekrar aynı ıslaklığı hissettim. Adımı söylerken ki o tınıya aşıktım ama madem bana inanmıyordu. O vakit beni öpmeyiversindi. Bende bir adım kadar kenara çekildiğim vakit kapı birden ardına kadar açıldı. Bende hızla bir adım daha kenara kaydım ve kendime çeki düzen verdim.

Kasım ise gözleri fal taşı gibi kesilmiş acıyla "Sadık! Sadık! Sadık!" diyordu kendi kendine. İyice tedirgin olmuştum. Sadık arkadaşına bir adım yaklaşıp elini omzuna atınca Kasım kendine gelir gibi ağzından nefesler aldı. "E-Emre aradı! Sanırım Gölhan'la beraber kaza yaptılar! İkisini de arıyorum telefonları kapalı. Sadık yardım et!!"

YASAKLI GÜNAHLAR    Where stories live. Discover now