23.

1.6K 104 91
                                    

Yıldıza basmayı unutmayın canlar ❤️
Keyifli okumalar

****

Sert rüzgarın bir şiddetlenip, bir alçalan fısıltı gibi uğultusu ve köyün boş arazisinden gelen köpeklerin uluma sesleri eşliğinde balkona çıkmış, sigaramı içiyordum.

Karanlıkta ise yanıp sönen sigaramın kırmızı ucu ve dalgalanan dumanı beni geçmişe götürüyor sonra tekrar öfkeyle düşüncelerimden sıyırıyordu.

Başımı biraz yukarı kaldırıp baktığımda hızla akıp giden bulutların arasında arada bir ay görünüyor, yer yer yıldızlar ansızın parlıyor, hemen ardından bulutların arasında kayboluyordu.

Saat ise şuan gece 1.17'ye geliyordu. Soğuk hava giydiğim salaş kazağımın arasına girerek yerimde titrememe neden oluyordu.

Yanaklarımı içe gömüp bir duman daha içime çektiğimde, ne ara gözümden yaş gelmişti bilmiyorum ama soğuk rüzgardan dolayı ıslak yanağımı daha da hissedemez hale getirmişti.

Yutkunup elimdeki izmariti bahçeye attığım gibi paketimden bir dal daha çıkartarak dudaklarım arasına yerleştirdim. Ardından çakmağı tekrar sigaranın ucuna yaklaştırarak ateşleyip her zaman yaptığım gibi çakmağı iki kere sallayıp öyle cebime iliştirdim

Tekrardan taze sigaramdan deriiin bir duman ciğerlerime bahşederek balkonun korkuluğuna dirseklerimi yasladım. Bu sefer ki sigaramı ziyan etmeden güzelce içerek, adını dahi zikretmekten utandığım herifi düşünmeyi bir kenara bırakıp içeri geçtim.

Odaya göz gezdirdiğimde ise, kızım kendi beşiğinde uyuyor, Ömer ise benimle beraber uyuyordu. Sebebi ise sıcaktan dolayı üstünü çok fazla açmasıydı. Şimdi durduk yere hastalanırsa birde onunla uğraşamazdım. Çünkü hastalandığı zaman çok zor atlatıyordu.

Yorganı kenara kaldırarak direkt içine girdim. Ellerimi birleştirerek başımın altına koydum. Gözümü yummadan odanın tavanına diktim dakikalarca.

<<<5 Yıl Önce>>>

Öğleye doğru bana atılan mesnetsiz mesajlara başta inanmadım. Yine Emre'nin ergenliği tuttu diye ayakkabımı ayağıma geçirdiğim gibi koşar adım arabaya atladım ve soluk almadan halamların evine doğru sürdüm arabayı.

Yaklaşık beş dakika sonra halamların evine vardığımda arabanın frenine basmadan direkt el frenini aşağı indirip bir hışımla nefes nefese çıktım. Öte yandan bedenimi saran öfkeyle ne yapacağım önce bilemiyor, bir an önce onu görmek ve bana şaka yaptığından emin olmak istiyordum.


Bahçe kapısının sürgüsünü kaldırdığımda iki saniye yerimde durup nefeslendim. Halam ise kayısı ağacının altında oturmuş, elindeki tesbihle dualar ediyordu.

Beni görünce "İlhami, gel oğlum hoş geldin" dedi.

Derin derin nefeslendiğim için alnımda biriken terleri kolumda silerek "Hoş buldum hala, Abdullah amca yok mu?" diye sorduğumda elindeki tesbihi avucuna koyup biraz ovaladıktan sonra üç kere öpüp alnına vurdu ve cebine attı  siyah tesbihini.

Başını sallayarak "Yok oğlum ben tekim hayırdır" diye gözümün içine bakıverdi.

Bir an sorup sormamakta kararsız kalsam da geri adım atmadım. Boğazımı temizleyerek duymaktan korkacağım cevabın sorusunu sordum.

YASAKLI GÜNAHLAR    Where stories live. Discover now