45.

1K 77 48
                                    

BİR AY SONRA

***

İlhami'nin ağzından

Sonuçlar açıklanmış kazanan taraf belli olmuştu. Sabahın erken saatlerinde sisin yavaş yavaş kaybolduğu zaman diliminde yüzlerce arabayla konvoylar halinde kutlama yapılıyordu.

Çok kafa kafaya ilerlediği için sabaha kadar iki kez sayım yapılmış ve kazanan kişi benim hayat arkadaşım olmuştu. Aşırı gururluydum bir o kadar da korkuyordum. İlişkimiz ortaya çıkarsa Sadık'ın başı fena halde yanacaktı. Bu yüzden aşırı titiz davranıyor, oturmama kalmama kadar hatta bakışlarıma kadar özen göstererek Sadık ile iletişime geçiyordum.

Şimdi de Sadık, diğer il ve ilçe başkanlarıyla önden gidiyor. Ben ve çocuklarım ise biraz daha geride onları takip ediyorduk. bizim arkamızda ise daha uzun bir şerit vardı. Kızımı güvenli bir şekilde koltuğa oturtmuştum. Ömer ise heyecanlı heyecanlı bir sağdaki cama gidiyor bir soldakine. Arada Abdullah amcalara el sallayarak öpücük atıyordu

Yavşak Gökhan ise Sadık'ın yardımcısı olduğu için süs köpeği gibi dibinden ayrılmıyordu. Şuan Sadık ile aynı arabadaydı. Tam bir aydır Sadık'ın morali bozulmasın diye susmak zorunda kalıyordum.

Bir ara arabalar yolun ortasında şak diye durdu. Tabi niçin durduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Emre'nin arabası ise hemen yan tarafıma yanaştığında onunla göz göze geldim ve ne oluyor der gibi göz kırptım. O da bilmediği için dudak büktü.

Derken kazanmanın şerefine havaya silahlar ateşlendi. En önde de Gökhan ve abisi duruyordu. Onlarca el yukarıya kalkmış göğe doğru hunharca mermi sıkıyordu. Silah seslerinden dolayı Ömer hızla ellerini kulağına götürüp kapattı. Kızım ise korkudan ağlayınca önce onları sabahın erken saatinde getirdiğim için kendime lanetler ettim. Sonra elimi Hatice'nin kulağına götürüp sıkıca kapattım. Başımı Sadık'ın olduğu tarafa çevirdiğimde ağzı kulaklarında Kasım ve diğer ilçe başkanlarıyla gülüşüyordu.

Silahların patlama sesi kesildiğinde kızımın ağlar sesi adeta arabayı esir almıştı. Hızla elimi uzatarak kucağıma koyduğumda Sadık benim olduğum tarafa kaşları hafif çatık baktı. Morali bozulmasın diye gülümsemeye zorladım kendimi lakin Hatice susmak bilmeyince Sadık telaşla yanımıza doğru geldi. Kapıyı açarak "Ne oldu? Hatice'm neden ağlıyor?" diye sorunca gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi.

"Yok birşey acıkmış heralde" diye karşılık verdim. Hatice Sadık'a elini uzatarak ona gitmek istediğini belli edince Sadık tebessüm ederek Arabama geçip oturdu ve telefondan Kasımı aradı.

"Kasım, siz önden gidin. Bizim çocuk ağlıyor. Onunla ilgilenmek zorundayım" deyip telefonu kapattı ve Hatice'yi kucağına aldı. Ağlamaması için ıslak yanaklarını öpüp kendine daha çok sardı. İkisi birbirine acayip bağlıydı. Bu durum fevkalade hoşuma gidiyordu.

Ömer elini koltuklara koyup başını benle Sadık'ın ortasına getirdi ve "Sadık amca ben çok korktum vallahi! Kardeşim de silah sesinden korkup ağladı" Ömer tam olarak söylemek istediklerimi aktardı. Daha doğrusu söyleyemediklerimi...

Sadık başını iki yana sallayarak ağzının kenarından sessiz bir küfür savurdu. Sonra bana döndü sinirle "Bin kere de dedim onlara silah patlatmayın diye" çocuklar var diye küfür etmemeye özen gösteriyordu. Ki Sadık asla ağzı bozuk biri değildi. O yüzden daha çok seviyordum onu. Bu konuda benim tersimdi.

YASAKLI GÜNAHLAR    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin