12.

2.2K 108 63
                                    

Zifiri karanlık havada, ağacın dalında İlhami'ye biraz uzak oturmuş, rüzgardan gelen efil efil havaya kendimi bırakmıştım dakikalarca.

Dolunaydan gelen beyaz ışık ise, dalların arasından sıyrılarak İlhami'nin yüzünü az da olsa açığa çıkartıyordu

"Daha iyi misin?" diye sorunca, cevap vermeden aşağıya sarkmış bacaklarıma baktım. Araba ise hala çalışır vaziyetteydi. İlhami'nin açtığı kısık sesli şarkıyı dinliyor, arada mırıldanıyordum.

Aklıma gelen şeyle, yüzümü ona çevirerek göz kırptım sanki görebilecekmiş gibi "Ne oldu boşanacağım diyordun!!!?

"Avukat boşanma evraklarını hazırlıyor. Yarın, öbür gün hallolur dedi" diye yanıt verdi.

"İlhami sen çok yalancı bir adamsın biliyor musun?" ses tonum bana bile yabancı gelerek sinirle çıkmıştı.

"Ne yalanımı duydun yine piç Emre?" dedi ve ağacın dalında sarkan sağ bacağını kendine çekip kollarını etrafına sararak ellerini birleştirdi.

"Valla senin karın sen gibi düşünmüyor. Karımı sevmiyorum etmiyorum, huzurum yok diyorsun ama kadın sana duacı amına koyayım"

Kıkırdayarak "Nee?" deyip Töbe estağfurullah diye sabır çekti bezgin bir sesle

"Gülme lan, kadın yalan mı söyleyecek!!" dedim uyarır gibi.

"Ne palavralar uydurdu peki sana. Bi söyle de bende bileyim?"

Nırçlanıp parmağımı İlhami'ye uzatarak araba farı gibi açılan gözlerimle "Palavra mı!!? Ulan o senin karın karın...Sen onun arkasından atıp sallarken, o seni öve öve bitiremedi geçen gece"

Elini alnına koyup düşen yüzüyle başını önüne eğdi ve sağa sola salladı. "Madem bana duacı. Kocana niye hayatı zehir ediyorsun diye de sordun mu?" dedikten sonra kafasını bana çevirdi.

Banane der gibi omuz kaldırıp "Sen kışkırtmasan kadın evinde kös kös oturacak da..."

"Hatice'yi kışkırttığımı mı düşünüyorsun gerçekten?" deyip elindeki çalıyı eğerek sinirle kırıverdi.

"Neden olmasın, sonuçta ikinizi de tanıyorum. Senin ne kadar ileri gidebileceğini, onun ne kadar tırsak olduğunu felan"

Elindeki kırık çalıyı yüzüme atarak "Bir sikik bilmiyor musun konuşma bari!"

"Hmm, madem öyle, köylüler niye senden nefret ediyor peki?"

"Hepsinin anasını...tövbe estağfurullah bak az daha halama da küfrediyordum" diye sinirle konuşup, elini hızla koluma atarak beni kendine çekmeye çalıştı. Bende ağzımı koluna götürerek bileğini dişleyip zor kurtuldum elinden. Resmen tecavüzcü coşkuna bağlamıştı şerefsiz. Be namus.

Az daha ağacın dalından düştü düşecek gibi olsam da, kontrolü elime alarak biraz daha kenara kaydım.

"Bak bir daha bana dokunma. Yeminle atlarım canımdan olurum bak"

Pehleyip  kahkaha attı "Ulan iki metrelik yerde gebermezsin merak etme" deyince "Neyse ne işte, bana dokunursan vallahi atlarım!"

"İyi tamam gel haydi, inelim!"

"Yok be otur. Burası iyi, biraz daha kalalım" diye içi boş bir şekilde devam ettirdim.

Uyarır gibi "O zaman yakınıma gel sikik, götünü kaydıra kaydıra dalın ucuna gittin. Düşersen karışmam bak" öyle deyince, dönüp arkama baktım. Cidden baya mesafe katmıştım aramıza. Ağzımın kenarıyla "İyi tamam"  ayağa kalkarak parmak ucundan kalın dalın üzerinden sarhoş adımlarla onun yanına yetiştim.

YASAKLI GÜNAHLAR    Where stories live. Discover now