47.

961 70 74
                                    

Emre'nin ağzından

***

Arabamı Yaylak belediyesi yazılan binanın park alanında durdurdum. Kapıdan çıktığım esnada Gökhan ile karşılaşmam kesinlikle tesadüf olmuştu benim için. Aramızda ise gözle görülür bir rekabet oluşmuştu. Neden? Niçin? Ona bilmeden nasıl bir kötülük yaptım? İnanın hiçbir fikrim yoktu ama emin olduğum tek birşey var. O da Gökhan'ın Sadık abiye karşı duygu beslediğiydi.

Tamam bunu da anlardım. Herkes herkesten hoşlanabilirdi! Bu bazen insanın elinde olmayabiliyordu ama bir korkak gibi duyguların arkasında saklanarak başkalarına kin nefret duymak kaçıncı seviye şuursuzluktu.

Başımı iki yana sallayarak binaya doğru yürüdüm. O da bir elini gri kumaş pantolonun cebine iliştirmiş. Diğer eliyle de sigara tutmuş, parmaklarıyla külü deviriyordu.

"Ooo. Kimleri görüyorum. Yaylak ilçesinin göz bebeği gelmiş" kendince alaylı bir ton kullanıp dudaklarının kenarlarını kıvırınca aynı tepkiyi verdim. "Beni her gördüğünde böyle ooo diye tezahürat edeceksen baştan haber ver. Ona göre giyineyim"

Kıkırdayarak "Şakacı seni" deyip başını diğer tarafa çevirdi. Bir ara gözüm ellerine kayınca ellerinin titrediğini ve benden saklamak için yumruk haline getirdiğini gördüm. O da bunu fark edince titrek bir nefes içine alarak "Benim yıllardır alamadığımı sen bir ayda almışsın! Hayret ediyorum nasıl baştan çıkardın onu!" diye oltayı bana atınca tek kaşımı kaldırmak zorunda kaldım.

"Anlamadım. Kimi baştan çıkarmışım?"

Burnu seğirip yarım bir gülüş bıraktı. Sanki kendi kendine konuşuyormuşçasına "İyi beceriyor mu bari? E tabi ondan bırakamıyorsun belli"

"Ne diyorsun lan sen? Ağzını topla!"

"Toplamazsam ne sikim yaparsın ha!" dişlerinin arasından konuşunca kafayı iyice sıyırdığını gördüm. Benim gururuma bastığı için onu daha da sinirlendirmek geldi içimden. Hemde başımı belaya sokacağımı bilmeyerek.

Ona iki adım atıp yılan gibi tısladım. "Evet baya iyi bu konuda! Senin hasret kaldığını ben hergün koynuma alıyorum. Hergün her gece her saniyesini benimle geçiriyor. Sen de bir zavallı gibi ancak içinde yaşar durursun. Hamam böceği seni!"

Sinirden alt dudağını ısırıp başını bana çevirerek salladı. "Hamam böceği ha! Hamam böceği!...Benim bakmaya dahi kıyamadığımı sen hergün koynuna alıyormuşsun demek"

"Evet! Aklının alamayacağı şeyler deniyoruz mesela"

"Hmm!" deyişiyle yumruğunu yüzümde yemem bir oldu. Bir hışımla üzerime yürüyüp yakamı tuttu ve "Senin o gürültü yapan küçük yılan dilini koparırım Emre! Kiminle laf dalaşına girdiğine iyi bak" derken yüzümde korkunç bir sırıtma belirdi. O sinirlendikçe daha çok keyif alıyordum.

"Senin bakmaya kıyamadığını varya ben her gün öpüp kokluyorum. Dahasını söylerdim ama bu bizim özelimiz maalesef. Senin gibi hamam böceğine daha fazlasını anlatamam" yüzümde kindar gülümseme bozulmazken arkadan güvenlikçiler koşarak geldi.

"Gökhan bey! Emre bey!" diye şaşkınlıkla bakakaldılar.

Güvenlikçiler Gökhan'ı benden uzaklaştırırken abisi Kasım da kapıda belirdi. Gözleri kocaman açılmış hızla benim kanayan burnuma bakadurdu. Sonra da dönüp kardeşinin yanına gideceği an Gökhan korkunç bir şekilde gürledi. "Senin yüzünden oldu hep! Allah belanı versin senin abi!" dedi ve kolunu savura savura arabaya ilerleyerek çekip gitti. Her hareketinde bir yakarış akıyordu. Belli ki uzun süredir takıntı hale getirmişti kendine. Ve yine belli ki abisi hep engel olmuş...

YASAKLI GÜNAHLAR    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin