10.

2.4K 105 65
                                    

Dün akşam bir çift kahverengi gözün bakışlarına maruz kala kala yemeğimi yedikten sonra bir hışımla odama gidip, kapıyı kilitlemiştim. Ta ki onlar gidene kadar. Sonra kapının kilidini açarak önce lavabo ihtiyacımı halletmiş, sonra Hakan'ın yanına giderek saatlerce oturdum.

Hakan ise kahkaha ata ata saat bilmem kaça kadar, İsmail'i fake başka bir hesaptan, başka bir kız profiliyle işletmeye devam etti. Onu gece eve bırakmamış, kesin bir dille odamda uyumasını söylemiştim.

Şimdi de saat sabah 8.30'du. Güneş artık rengini tam açmış, odamı aydınlık hale getirmişti. E haliyle pencereden sızan güneş Hakan'ı daha da ısıttığı için, esneyerek benim gibi yerinde oturup boş boş önüne bakınmaya başladı.

"Sabaha kadar milleti işletirsen, İsmail'in siki gibi de öylece yere bakarsın kardeşim"

Başını önünden kaldırmadan, gözünü yukarı kaldırıp ters ters yüzüme bakıp, güldü oruspular gibi.

"Oğlum gülme lan, yemin ediyorum çok sıkıcı oldun ha, buraya sen İsmail'i işlet, sonra da onun salaklıklarını gel bana anlat diye gelmedim"

"He amına koyayım, sanki bana gelmiş. Baban seni buraya zorla getirmedi mi oğlum!"

Yalancı ve sinirli ses tonu, yüzünün aksiydi. Çünkü hala sırıtıyordu karşımda. Eh biraz haklıydı tabi. Keyfinden gelmemiştim buraya. Yaşıtlarım tatilde Fink atarken, sevgili yaparken. Ben kırlarda bayırlarda milletin yuvasını dağıtma peşine düşmüş gibi oldum resmen.

Sabır çekerek "Kuş beyinli çillo, kalk haydi!" dedim.

Ardından ayağa kalkarak üstümü silkeledim ve Hakan'ın keyfini beklemeden guruldayan mideme gram birşey koymak istedim.

Mutfağa girdiğim gibi halamı salata doğrarken gördüm. Aklıma gelen hinlikle parmak ucundan yürüyüp arkasına geçtiğim gibi "Bööö" diye ellerimi hızla koluna dokundurarak onu titrettim.

"Hıı çok komik salak" dedi milim şaşkınlık emaresi göstermeden.

"Ayıp oluyor ama, hala bari yalandan korkmuş gibi payaydın"

"Tch" deyip arkasını dönüp, kaşlarını yukarıya kaldırarak nıçlandı "Yok tatlım, biz korkmak nedir bilmeyiz, biz dağların erleri!!" Sona doğru asker gibi eller havaya kalktığında, elimi eline vurup;

"Abart iyice, elinin hamuruyla erkeklerin işine karışma bari" dedim.

Sonra da tezgahta doğranmış taze salatalık dilimlerden birkaç tane ağzıma koyarak ısırdım. Halam ise ağzı açık tek kaşını kaldırarak, elindeki sivri bıçakla kendini gösterip

"Koçum, sen şu halanı hala tanıyamamışsın sanırım. Ben var ya ben ne cingöz biriyim. Enişteni tok götürüp aç getiren biriyim evelallah...hahayt"

Ters ters kendisine bakarak yamuk bir sırıtış bırakıp "Bravo, o yüzden adam senle bir yere gitmiyor"

"Ayy ne alaka sende, neyse şansın varsa deden bu sıcakta seni tarlaya göndermez inşallah"

"Off, bu tarla işini de hiç sevmiyorum yeminle, hâlbuki bu narin ellerime sadece kalem yakışır" diye buruşmuş yüzümle konuştum.

Arkamdan Hakan'da belinde düştü düşecek eşofmanla mutfağa adımladığında, halam elindeki bıçağı eşofmanına götürerek "Kımıldama len!" diye yalancı sinirle bağırdı.

Eşofmanı bıçaktan kurtulunca, bıçağı yıkanacaklar arasına koyarak yeni bıçak eline aldı. Arkasını dönmeden "Çillo, bak 19 yaşına geldin hala o eşofmanın düzelmedi gitti"

YASAKLI GÜNAHLAR    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin